

Akümülatörlü Radyo
₺288,50 Orijinal fiyat: ₺288,50.₺117,00Şu andaki fiyat: ₺117,00.
Türk edebiyatının mühim isimlerinden Tarık Buğra, Yalnızlar adlı romanının doğuşunu bu eseriyle ilişkilendirir ve şöyle der: “Akümülatörlü Radyo benim ilk eserimdir. Ona bir amatörün ilk eserine verebileceği taptaze dikkatleri, gözlemleri, içtenliği ve duygu, düşünce birikimlerimi koymaya çalışmıştım. Şehir Tiyatrosu’ndan geri çekilince insanlarını romana döktüm. Ortaya Yalnızlar çıktı”.
Önce Dört Yumruk, daha sonra ise Akümülatörlü Radyo adıyla yayımlanan eser 1980 yılında Devlet Tiyatroları’nın Oda Tiyatrosu’nda sahnelenmiştir. 1991 yılında Devlet Sanatçısı unvanına layık görülen Buğra, yarım kalan bir mutluluğun hikâyesi olan bu eseriyle de 1981 yılında Yazarlar Birliği tarafından Tiyatro Ödülü’ne layık görülmüştür.
Yayınevi |
Ötüken Neşriyat |
---|---|
Yazar |
Tarık Buğra |
Sayfa Sayısı |
92 |
Kağıt Cinsi |
2. Hamur |
Baskı Yılı |
2020 |
Boyut |
"12 ,00 X 19 ,50" |
Cilt Tipi |
Karton Kapak |
3 adet stokta
Ötüken Neşriyat – Akümülatörlü Radyo
Türk edebiyatının mühim isimlerinden Tarık Buğra, Yalnızlar adlı romanının doğuşunu bu eseriyle ilişkilendirir ve şöyle der: “Akümülatörlü Radyo benim ilk eserimdir. Ona bir amatörün ilk eserine verebileceği taptaze dikkatleri, gözlemleri, içtenliği ve duygu, düşünce birikimlerimi koymaya çalışmıştım. Şehir Tiyatrosu’ndan geri çekilince insanlarını romana döktüm. Ortaya Yalnızlar çıktı”.
Önce Dört Yumruk, daha sonra ise Akümülatörlü Radyo adıyla yayımlanan eser 1980 yılında Devlet Tiyatroları’nın Oda Tiyatrosu’nda sahnelenmiştir. 1991 yılında Devlet Sanatçısı unvanına layık görülen Buğra, yarım kalan bir mutluluğun hikâyesi olan bu eseriyle de 1981 yılında Yazarlar Birliği tarafından Tiyatro Ödülü’ne layık görülmüştür.
İlgili ürünler
Akif Bey
Türk edebiyatının deniz konulu ilk piyesi olduğu için tiyatro tarihimiz açısından önemli olan Akif Bey’de, denizin güzelliği ve insanı etkileyen tarafları Akif Bey’in ağzından dile getirilir.
Bir savaş gemisinin kaptanı olan Akif Bey, Dilrüba adında ahlak yönünden düşük bir kadınla evlidir. Dilrüba ile evlenmek isteyen Esat Bey Rusların Türk donanmasını Sinop’ta yakmaları üzerine Akif Bey’in savaşta öldüğü haberini yayar. Dilrüba da kocasının Sinop’taki deniz savaşında öldüğünü iki yalancı şahitle ispat edip başkasıyla evlenmek için gerekli belgeyi alır ve Esat Bey’le düğün hazırlıklarına başlar. Sinop baskınından sağ olarak kurtulan Akif Bey, Dilrüba ile ilgili bütün gerçekleri babasından öğrenir. İntikam almak amacıyla düğün gecesi Dilrüba’nın evine gider ve ardından trajik olaylar yaşanır.
Eserin tiyatro severlerin ilgisini çekeceğini umuyor, Tiyatro Klasikleri serisi içinde yayımlamanın tiyatromuza katkıda bulunacağını düşünüyoruz.
Ayışığında Şamata
Ayışığında “Çalışkur” adlı öyküsünden Haldun Taner’in oyunlaştırdığı ve ilk kez 1977’de sahnelenen Ayışığında Şamata, yazarın deyişiyle, “yazarın koşullanmaları ile seyircinin bambaşka koşullanmaları arasındaki zıtlığı bir fars havası” içinde yansıtır.
Ayşegül Yüksel’in bu oyunla ilgili değerlendirmesi şöyledir:
“Taner, Ayışığında Şamata ile, Lütfen Dokunmayın’dan bu yana sürdürdüğü toplumdaki yanlış koşullandırmaları irdeleme ve doğru olarak algılanması gereken gerçekleri maskeleyen “yalan” balonlarını delme eyleminin bir başka çarpıcı örneğini vermektedir.
Ayışığında Şamata, Taner’in tüm oyunlarının temel çıkış noktasını oluşturan tersinleme yaklaşımının tam verimle değerlendirildiği, oyunculara, Sersem Kocanın Kurnaz Karısı’nda olduğu gibi büyük olanaklar tanıyan, güldürücü ve düşündürücü bir oyundur.”
Fuji Yama
Cengiz Aytmatov, Kaltay Muhammedcanov ile birlikte kaleme aldığı tiyatro oyunu Fuji-Yama’da “insan olma meselesi”ne dair güçlü ve sarsıcı sorular üzerine düşünmeye davet ediyor bizi.
Adalet, hak, güven, sevgi ve dostluk gibi kavramların sorgulandığı Fuji-Yama ile hem kendileri hem de birbirleriyle yüzleşen bir arkadaş grubunun “insan” olmaya dair içsel arayışına ortak olurken Sabur’un vaktiyle dile getirdiği soruyu bir kez de biz soruyoruz kendimize:
İnsan, nasıl bir insan olmalıdır?
Oyun Ve Bügü / Türk Kültüründe Oyun Kavramı
Oyun ve Bügü, konusunda Türkçe kaleme alınmış ilk monografi. Frazer, Huizinga, Çaillois ve Malinowski gibi araştırmacıların açtığı yoldan giden Metin And, otuz yıl önce basılıp büyük ilgi gören ve genç kuşaktan araştırmacıları etkileyen kitabında, Türlerin Anadolu'da yarattığı "oyun" diye nitelenebilecek etkinlikleri geniş bir açılımla ele alarak halkbilimsel deneyler yapıyor, ritüel ile tiyatronun buluştuğu yerlerdee ilginç sentezlere ulaşıyor. And'ın, Anadolu halk danslarına, dramatik köylü oyunlarına ve çocuk, genç ve yetişkin oyunlarına getirdiği bakışlar, Orta Asya, Anadolu ve İslam kültürlerinin kaynaştığı bi dünyada eski kültürlerden çağımızın gündelik hayatına geçişler de içeren bir düzlemde sergileniyor. Oyun ve Bügü, yaşamını Türk tiyatrosunu her evresi ve boyutu ile araştırmaya adamış bir bilim adamının "eskilik", "yaygınlık", "kutsallık", ritüel bağlantısı", "din","büyü" ve "gösterim sanatları" gibi kavramların kapsayıcı gölgeliği altında vardığı, pratikte de yararlı olabilecek sonuçlar içeriyor. Metin And, Oyun ve Bügü'nün genişletilmiş baskısı ile Anadolu labirentinin gizli çıkmaz ve geçitlelrinde kılavuzluk etmeyi sürdürüyor.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.