Aile Sohbetleri
Babanız Atatürk
Her birinizin bir babası ve bir annesi var. Onlar olmasa idi dünyaya gelemezdiniz. Eğer Atatürk, milletinin ve ordularının başında Anadolu savaşlarını kazanmasa idi, bu dünyada vatansız ve hürriyetsiz kalırdınız. Asıl öksüzlük budur. Onun için kitaba Babanız Atatürk adını koydum. Hayatınızı ana-babanıza, hür, şanlı ve şerefli Türklüğünüzü Atatürk’e borçlusunuz. Size, babanız Atatürk’ün nasıl yetiştiğini, neler yaptığını, nasıl bir insan olduğunu anlatmak istiyorum. Onunla, niçin övündüğünüzü, nasıl onun gibi olacağınızı öğrenmeniz umuduyla.
Büyük Fizikçiler Galileo’dan Yukava’ya
Ioan James bu önemli çalışmasında, günümüzden 450 yıl geriye uzanarak elli büyük fizikçinin biyografilerini kaleme alıyor. Kitap, fizikçilerin bilimsel başarılarının yanı sıra her biri oldukça merak uyandırıcı yaşam öyküleri üzerinde de titizlikle duruyor. Kronolojik olarak düzenlenmiş biyografilerle, fiziğin yıllar içinde hangi toplumsal koşullarda geliştiğine dair çarpıcı bir tablo sunuluyor. Bilimsel ve teknik ayrıntıları asgaride tutan kitap, konuya ilgi duyan bütün okurları modern gelişmeleri kolayca izlemeye davet ediyor.
Büyük Fizikçiler ‘de aralarında Kepler, Newton, Franklin, Faraday, Curie, Maxwell, Einstein, Bohr, Schrödinger ve Oppenheimer gibi pek çok fizikçiye ait ilginç hayat hikâyelerini okurken bir yandan da fiziğin kendi yolunda nasıl ilerlediğine ve diğer bilim dallarıyla ilişkisine tanık olacaksınız. Oxford Üniversitesi matematik profesörlüğünden emekli olan Ioan James, araştırmacı matematikçi olarak seçkin bir kariyer sürdürdüğü görevine halen devam etmektedir. 1968’de Royal Society üyeliğine seçilen James, son yıllarda bilimsel disiplinlerin tarihçe ve gelişimleri ile bu disiplinleri temsil eden bilimcilerle ilgilenmektedir. Yazarın aynı dizide yer alan son kitabı Büyük Mühendisler yayınevimizin 2014 yılı yayın programına dahil edilmiştir.
Cehenneme Övgü
Bazı eleştirmenlerin “şeytanın avukatı” sıfatını yakıştırdıkları Gündüz Vassaf’ın “gözden geçirilmiş ve genişletilmiş yeni baskısı”yla sunduğumuz Cehenneme Övgü’sü, içimizde büyütüp yaşattığımız küçük ‘totaliter dünyalar’ımızı afişe ediyor, daha doğrusu ‘yüzümüze vuruyor’. Totalitarizmin -anne karnındaki bebeğin beslenmesi gibi- bireyle toplumu bağlayan göbek bağıyla semirdiğini, hayata ilişkin algılarımızı ve kimi dayatılan kimisini de gönüllü olarak kabul ettiğimiz kavramları irdeleyerek gösteriyor. Cehenneme Övgü, yazarın kendiyle hesaplaştığı, herkesi de hesaplaşmaya çağıran, hatta kışkırtan bir kitap.
Çelebi Mehmed
Esrarengiz Çiçekler
Fatih Sultan Mehmed
Fatih’i yetiştiren atmosferin resmi, kanaatimizce, genç nesillere, "geniş ufuklu insanlar" olabilmenin sırlarını vermektedir. Böyle insanlar yetiştirmede hayli çorak dönemler yaşayan bu ülkenin eğitimcilerine, bahsi geçen noktada başarılı olmuş bir devrin insanlarını anlatmanın, gelecekte bu sorunları aşma adına, faydalı olacağını düşünüyoruz. Her biri, İstanbul kadar mühim fetihler gerçekleştirmesini umduğumuz nesillere, bir damla can suyu olabilmesi temennisiyle hazırlanan bu eser, dileriz, geleceğin Fatihlerine ulaşır.
Gösteri Toplumu
Yaşamını medyatik uygarlığın ötesinde, herkesten uzakta ve gizlice tamamlamış olan Guy Debord 20. yüzyılın ikinci yarısının en önemli şahsiyetlerinden ve kahinlerinden biridir. Gösteriye katılmayı reddeden bir radikaldir!
Debord’un Gösteri Toplumu adlı kitabı yıkıcı olduğu kadar tarihe de direnebilmiş bir eserdir. 70’lerde yayımlandığında “aşırı” tezleri nedeniyle “şok” yaratmış, 80’lerde ise hayatın doğruladığı bir metin olarak kabul görmüştür. Egemenliğini tüm dünyada çoktan kurmuş ve gündelik dile geçirmiş olan gösteri toplumunu ilk kez tanımlayan ve adlandıran Debord, kapitalist iktisadın ve meta dolaşımının uzantısı olarak nitelendirdiği gösteri egemenliğinin sosyalist oldukları iddiasında olan ülkelerde de var olduğunu; dünyanın yeniden tek bir pazar haline geleceğini ve bürokratik iktidarların da Amerikan tipi gösterinin hakimiyeti altına gireceğini söylemiştir. Gösteri Toplumu’nda tek kelimeyi bile değiştirme gereğini duymadan yıllar sonra kaleme aldığı Gösteri Toplumu Üzerine Yorumlar’da mafya, terörizm, polis devleti gibi olguların nasıl gösterinin bir parçası haline geldiklerini sergiler.
Gösteri toplumunda, kurtuluş vaatleri de gösterinin bir parçasına dönüşür, sahteleşir. Tüm dünya aynı gösterinin sahnesidir artık; hepimiz aynı gösterinin oyuncusu ve seyircisi oluruz. Tarihsel bilgiyi yok etmek, özgünlük görünümü altında sansürü genelleştirmek, gösterinin vazgeçilmez ikizi olan terörizme girişmek, doğruyu bir yanlışlık anı yapmak, öznelliği silmek... gösteri toplumunun söylemini oluşturur.
Bu umutsuzluk kitabı, hapishane halindeki bir dünyada yaşadığımızı gözler önüne serer. Antikçağdan günümüze, zaman kavramından mekan kavramına, şehircilikten turizme ve kültürel tüketim soytarılığına kadar her alana uzanan Gösteri Toplumu’nun labirentleri arasındaki yolculuk kitabın ortalarında giderek dehşete dönüşür: Çıkış yoktur!
Debord karamsardır! Karamsarlığın doruğunda yaşayan tüm devrimciler gibi gerçekçidir de... Hakikati söyler.
Kanuni Sultan Süleyman
Menderesin Dramı
Bu eser; ne övgü, ne de yergidir. Bu eserde; tarihimizin akışına karışmış bir insanın hayat hikayesi dile gelir. Bu insan, Adnan Menderes'tir. Menderes'i dile getirirken de, tarafsız ve gerçekçi kalmaya çalışacağız.Ama, öyle sanıyorum ki bu hayat hikayesi; bugün siyasi hayatımıza karışanlarla, yarın bu hayata karışacak olanlar için de, bazı manalar taşıyacaktır...
Noktalar
"Dost, güzellik ve iyilik birbirini kucaklayan üç kavramdır. Biri birinden ayrılınca denge bozulur. Ve insan yeniden yalnızlığına düşer.
Bu üç kavramı bir arada bulmak, yaşatmak, yüceltmek büyük kalplerin işidir. Ne yazık ki insan, insana bu büyük mutluluğa erişme olanağı vermez. Bu yüzden yalnız doğuyoruz, yalnız yaşıyoruz, yalnız ölüyoruz... "
Öğretmen Olmak
Doğan Cüceloğlu ve İrfan Erdoğan, bu kitapta genç fidanları taptaze umutlara dönüştüren öğretmenlerimizi konuşuyorlar. Eğitim ve öğretmenlik hakkında bugüne kadar biriktirdikleri kuramsal, tarihsel ve güncel fikirlerini paylaşmak üzere bir araya gelen Doğan Cüceloğlu ve İrfan Erdoğan, uzun soluklu bir yol arkadaşlığı kurdular. Yaklaşık bir yıla yayılan bir zaman dilimi içinde, sadece İstanbul'da değil, Türkiye'nin çeşitli kentlerinde "öğretmen"i konuştular, tartıştılar ve bütün bu kayıtları, elinizdeki kitabın malzemesini teşkil edecek şekilde düzenlediler. Nihayetinde ortaya çıkan bu eser, eğitim konusunda Türkiye'nin en birikimli düşünürlerinden Doğan Cüceloğlu ve İrfan Erdoğan'ın yalnızca kendi aralarındaki değil, tüm öğretmenlerimizle kurdukları diyalogun bir ürünü olarak görülmelidir. Ve şimdi bu diyalog, kitabın okurlarıyla devam edecek. Öğretmen Olmak, sadece okulda değil, yaşamın her alanında, herkese esin kaynağı olmak isteyenlere...
Ölümcül Kimlikler
"Bana içimin derinliğinde'ne olduğum sorulduğunda, bunda herkesin içinin derinliğinde ağır basan tek bir aidiyetin, bir bakıma kişinin derin gerçekliğinin doğarken ebediyen belirlenen ve artık değişmeyecek olan özünün var olduğu inanışı yatıyor; sanki geri kalanın, bütün geri kalanın özgür insan olarak katettiği yolun, benimsediği inanışların, tercihlerin, kendine özel duygusallığının, yakınlıklarının,sonuçta yaşamının, hiçbir önemi yokmuş gibi."
Kimlik, insanın zamanın içindeki incelişinde onu dünyaya bağlayan bir ayna. Amin Maalouf, Ölümcül Kimlikler'de çok yönlü ve saydam bir sorgulamanın eşliğinde, aynadaki görüntünün tutabileceğine işaret ediyor. Ölümcül Kimlikler, dünyanın yeni zamanlarında insanlığın küllerinden kuracağı düzenin temeline konan bilge bir taş.
Türk Atasözlerinden Seçmeler
Ustadır Arı (Yky)
Ustadır Arı, Ağacın Çürüğü, Baldaki Tuz ve Zulmün Artsın Yaşar Kemal'in gazetelerde, dergilerde yayınlanmış toplumcu ve gerçekçi bir bakış açısıyla kaleme aldığı yazılardan ve konuşmalarından derlenmiştir. Onun düşünce ve yazarlık serüvenine tanıklık eden bu yazılar halkın yıllardır içine sürüklendiği karanlığın belgeleridir. "Boğazı zilli kurt, boğazındaki zil yüzünden hiçbir canlışa yaklaşamaz. Boğazında zil, bozkırlar boyunca, dağlar boyunca koşar durur ve bir gün açlıktan ölür. Bu insan aklına gelen işkencelerin, zulümlerin en korkunçlarından biridir." -Yaşar Kemal-