

İstiklal – Vatanımda Bir Tek Düşman Kalmasın
₺544,25 Orijinal fiyat: ₺544,25.₺436,25Şu andaki fiyat: ₺436,25.
31 Ağustos 1922…
Büyük Taarruz’la son aşaması başlayan Türk’ün istiklal yürüyüşü meyvelerini vermiş, düşmanın muharip gücü Dumlupınar’da çok ağır bir darbe almıştır. Başkomutanlık Meydan Muharebesi’yle Yunan Küçük Asya Ordusu’nun üçte biri savaş dışı kalmıştır ama geriye kalan kuvvetler daha geride, örneğin Milne Hattı’nda savunmaya geçme ve İzmir yolunu kapatma potansiyeline sahiptir. Başkomutan Mareşal Mustafa Kemal Paşa’nın “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri!” emri işte bu tehdidi ortadan kaldırmak, vatanı son düşman askerinden de temizlemek için ortaya konan stratejinin özetidir.
Nitekim 9 Eylül’de İzmir’in geri alınmasıyla savaş bitmeyecek, İstiklal Harbi’nin son kurşunu namludan çıkmak için dokuz gün daha bekleyecektir. Türk üç buçuk yıl süren Milli Mücadele’nin sonunda, bağımsızlığa açılan son kapının eşiğindedir.
1 Eylül-9 Eylül 1922 arasında Batı Cephesi’nde neler yaşanmıştır? Yunan ordusu dövüşmeye devam mı etmiştir, yoksa ardına bakmadan kaçmış mıdır? Zaferin ardından Mustafa Kemal Paşa’nın yeniden kılıcını kuşanmasına neden olan şey nedir? Yunan ordusunun yaptığı etnik temizlik ve sistematik yıkımdan sonra Türk’ü nasıl bir gelecek beklemektedir? İzmir yangınını kim çıkarmıştır? General Trikupis nerede ve nasıl esir alınmıştır? İstanbul ve Çanakkale’de İngilizlerle yeniden karşı karşıya gelen Türk Ordusu İstanbul’u nasıl tek kurşun atmadan geri almıştır? Milli Mücadele sadece Yunanlılara karşı mı verilmiştir; İngilizler bu savaşın neresindedir? Çanak Krizi nedir? Mudanya Mütarekesi’ne giden diplomatik süreçte neler yaşanmıştır? Bütün bu soruların cevapları Sakarya ve Büyük Taarruz kitaplarının yazarı Selim Erdoğan’ın İngiliz ve Fransız arşivleri başta olmak üzere, kullandığı kaynakları muharebe sahalarındaki çalışmalarıyla doğruladığı İstiklal kitabında.
Cephede Milli Mücadele Serisi’nin yeni kitabı Lloyd George’u köşeye sıkıştıran ve pes etmesine neden olan dinleme skandalını ilk kez gündeme getirmesi ya da Büyük İzmir Yangını’nın failini bizzat isim vererek işaret etmesi açısından da Milli Mücadele literatürüne yeni katkılarda bulunmaktadır.
“İstiklal: Vatanımda Bir Tek Düşman Kalmasın” üç buçuk yıl süren Milli Mücadele’nin son perdesini belgelerle, atlas kısmındaki renkli fotoğraflar ve haritalarla tüm gerçekliğiyle gözler önüne seriyor.
Yayınevi |
Kronik Kitap |
---|---|
Yazar |
Selim Erdoğan |
Sayfa Sayısı |
400 |
Kağıt Cinsi |
2. Hamur |
Baskı Yılı |
2023 |
Boyut |
"13 ,00" ,50 X 21 |
Cilt Tipi |
Karton Kapak |
1 adet stokta
Kronik Kitap – İstiklal – Vatanımda Bir Tek Düşman Kalmasın
/n
31 Ağustos 1922…
Büyük Taarruz’la son aşaması başlayan Türk’ün istiklal yürüyüşü meyvelerini vermiş, düşmanın muharip gücü Dumlupınar’da çok ağır bir darbe almıştır. Başkomutanlık Meydan Muharebesi’yle Yunan Küçük Asya Ordusu’nun üçte biri savaş dışı kalmıştır ama geriye kalan kuvvetler daha geride, örneğin Milne Hattı’nda savunmaya geçme ve İzmir yolunu kapatma potansiyeline sahiptir. Başkomutan Mareşal Mustafa Kemal Paşa’nın “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri!” emri işte bu tehdidi ortadan kaldırmak, vatanı son düşman askerinden de temizlemek için ortaya konan stratejinin özetidir.
Nitekim 9 Eylül’de İzmir’in geri alınmasıyla savaş bitmeyecek, İstiklal Harbi’nin son kurşunu namludan çıkmak için dokuz gün daha bekleyecektir. Türk üç buçuk yıl süren Milli Mücadele’nin sonunda, bağımsızlığa açılan son kapının eşiğindedir.
1 Eylül-9 Eylül 1922 arasında Batı Cephesi’nde neler yaşanmıştır? Yunan ordusu dövüşmeye devam mı etmiştir, yoksa ardına bakmadan kaçmış mıdır? Zaferin ardından Mustafa Kemal Paşa’nın yeniden kılıcını kuşanmasına neden olan şey nedir? Yunan ordusunun yaptığı etnik temizlik ve sistematik yıkımdan sonra Türk’ü nasıl bir gelecek beklemektedir? İzmir yangınını kim çıkarmıştır? General Trikupis nerede ve nasıl esir alınmıştır? İstanbul ve Çanakkale’de İngilizlerle yeniden karşı karşıya gelen Türk Ordusu İstanbul’u nasıl tek kurşun atmadan geri almıştır? Milli Mücadele sadece Yunanlılara karşı mı verilmiştir; İngilizler bu savaşın neresindedir? Çanak Krizi nedir? Mudanya Mütarekesi’ne giden diplomatik süreçte neler yaşanmıştır? Bütün bu soruların cevapları Sakarya ve Büyük Taarruz kitaplarının yazarı Selim Erdoğan’ın İngiliz ve Fransız arşivleri başta olmak üzere, kullandığı kaynakları muharebe sahalarındaki çalışmalarıyla doğruladığı İstiklal kitabında.
Cephede Milli Mücadele Serisi’nin yeni kitabı Lloyd George’u köşeye sıkıştıran ve pes etmesine neden olan dinleme skandalını ilk kez gündeme getirmesi ya da Büyük İzmir Yangını’nın failini bizzat isim vererek işaret etmesi açısından da Milli Mücadele literatürüne yeni katkılarda bulunmaktadır.
“İstiklal: Vatanımda Bir Tek Düşman Kalmasın” üç buçuk yıl süren Milli Mücadele’nin son perdesini belgelerle, atlas kısmındaki renkli fotoğraflar ve haritalarla tüm gerçekliğiyle gözler önüne seriyor.
İlgili ürünler
Devleti Aliyye Iı
Halil İnalcık Devlet-i 'Aliyye'nin ilk cildinde, Osmanlı Devleti'nin bir beylikten güçlü ve köklü bir imparatorluğa dönüşümünün öyküsünü konu ederek geniş kitlelere ulaştı. Okuyucuların merakla beklediği ikinci cildin konusu, imparatorlukta padişahlık otoritesinin yok oluş sürecinde çeşitli odakların iktidarı ele geçirmek için verdiği mücadele…
Halil İnalcık, dönemin tarihçilerinin "tagayyür ve fesad", yani bozuluş ve kargaşa olarak adlandırdıkları bu durumu, o çağın kaynaklarından ve az bilinen arşiv belgelerinden de yararlanarak günümüz okuyucusu için anlatıyor, yorumluyor.
Devleti Aliyye V
Devlet-i ‘Aliyye’nin birinci cildi Osmanlı Devleti’nin bir beylikten Balkanlar ve Ortadoğu’ya hükmeden güçlü bir imparatorluğa dönüşümünü konu alır. İkinci cilt, padişah ve devlet otoritesinin zayıfladığı 17. yüzyılın ilk yarısındaki iktidar mücadelelerini inceler. Üçüncü cilt, merkezi devlet otoritesinin yeniden kurulduğu “Köprülüler” dönemini, Orta Avrupa’da Habsburglarla süren uzun iktidar mücadelesini, malî ve siyasî bunalıma karşı çözüm arayışlarını ayrıntılarıyla ele alır. Dördüncü cilt ise, Osmanlı Devleti’nin geçirdiği askerî ve malî dönüşümü mercek altına alır, Tanzimat ve Meşrutiyet dönemine kadar uzanan süreçte gelişen olayları takip eder. Ayrıca Birinci Dünya ve Kurtuluş Savaşları sonunda Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına uzanan geniş bir kesit sunar.
Osmanlı Devleti’nin kuruluş devrinin, hukukî ve idarî teşkilâtının, ekonomik, sosyal ve toplumsal altyapısının detaylı olarak işlendiği Devlet-i ‘Aliyye külliyatının beşinci cildi, Osmanlı-Avrupa ilişkileri, Annales Okulu ve bu okulun Osmanlı tarih araştırmalarına etkisiyle sonlanıyor. Halil İnalcık’ın bu son cilt için bir araya getirdiği İngilizce ve Türkçe makalelerinin yer aldığı eserde, ayrıca serinin tamamını ihtiva eden detaylı bibliyografya da sunulmaktadır.
Kgb Kremlinin Gözleri
İnsan, var oldu.
Efendi oldu, ama çoğunlukla da köle oldu.
Sınıf, bir bakıma kader de oldu. Halklar ilk günden itibaren baskı, sömürü ve adaletsizlik ile kavgalı oldu. 1789’da ayaklandı, “özgürlük, eşitlik, kardeşlik!” dedi, kan döktü, can verdi, tiranları devirdi. Fransız Devrimi ile ümitlenir gibi olmuştu ki Sanayi Devrimi, eski düzeni yeniden kurdu; efendi yerine patron, köle yerine işçi geldi. Karl Marx diye biri çıktı. Kapitalizm bela, tarih dediğimiz sınıf mücadelesi dedi. Komünizm diye bir hayal kurdu. Sınıf değil kardeşlik, sömürü değil yoldaşlık olacaktı. Adeta bir dünya cenneti. Böyle bir dünya mümkün, “zincirlerinizden kurtulun!” dedi. Ve ekledi: “Kurtulun ve son bir devrim daha yapın!”
Rusya’da Lenin diye biri çıktı, “evet, mümkün!” dedi. Önce Çar’ı devirdi, sonra her şeyi. Rusya’yı yaptı Sovyetler Birliği. Olacaktı komünist bir dünya cenneti. Ancak bu, hayal edilenden çok farklı bir komünizmdi. Dikiş tutmadı, tutsun diye yaratıldı bir terör makinesi.
Adı KGB idi…
Daha iyi bir dünya adına yaktı, yıktı, ezdi geçti. Ezdikçe büyüdü, büyüdükçe daha çok ezdi. Devrimlerle darbelerle dünyanın yarısını ele geçirdi; herkesi izledi, herkesi dinledi; cennet idealinden yarattı bir korku devleti. Özgürlük adına özgürlükleri, insanlık adına insanları yok etti.
Bizzat kendisini besleyip büyütenleri bile…
Ve bir gün geldi, kendi elleriyle kurduğu cennet hayalini, cehenneme dönüşmüş bir kâbus olarak yine kendi elleriyle toprağa verdi.
Belki de bu, daha en başından itibaren yanlış yerde, yanlış zamanda yapılmış bir devrimin hikâyesiydi...
Nutuk – Bilgi Yayınevi
Piri Reis’in Haritası. Müslümanların Unutulan İlmi Ve Amerika’nın Keşfi
Sultan Alparslan
Tarihi Değiştiren Konuşmalar
Teşkilat’ın İki Silahşoru
Biri Meşrutiyet’in Silahşoru Dede Yakup Cemil
Diğeri Cumhuriyet’in Silahşoru Torun ‘’Yakup Cemil’’
“Soner Bey beni arıyormuşsunuz?”
Tanışmamız telefonda bu cümleyle başladı.
Tarih: 16 Haziran 1999.
“Tetiği çekene biz ‘Teğ-Men’ ya da ‘Çiftçi’ derdik. Bu şifreler
bize Teşkilatı Mahsusa’dan mirastı. Nasıl mı?
İki kompartıman çalıştık; 1-2-3 ve 4-5-6.
Ben 4’üm. Liege-Brüksel ve Rotterdam-Abnham hattı bizimdi.
Neler mi yaptık?
Operasyondan sonra ellerimizi kolonyalı mendillerle sildik...
Bunun eğitimini İzmir yakınlarında Amerikalılardan kalma bir
yerde aldım...”
İttihat ve Terakki’nin silahşoru Yakup Cemil’in kardeşi
Mehmed Hüsnü’nün torunuydu.
Sistemler, rejimler değişti; Teşkilat hep aynı kaldı.
Teşkilat’ın İki Silahşoru’nun 1903 yılında Pangaltı’da
başlayan 80 yıllık yazılmamış hikâyesi...
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.