Allah İle Konuşturan Namaz
Dünyada nereye bakarsan bak her yer kalabalık...
Tek bir yer hariç!
Hastaneler tıklım tıklım. Sanki herkes hastalanmış ve doktora gelmiş gibi...
Mağazalar insan kaynıyor. Sanki tüm insanlar aynı anda alışverişe çıkmış gibi...
Caddelerde adım atacak yer yok. Dünya sokağa dökülmüş gibi...
Bir de camiye gidiyorsun bomboş. Sanki namaz farz değilmiş gibi...
Çünkü bu asır namazı işine, eşine, yoğunluğuna, yorgunluğuna feda edenlerin asrı…
Bahanelerin imanın önüne geçtiği, müsait zaman Müslümanlarının asrı…
Öyle ki çoğu insan vakti veren Allah’a vakit ayıramaz hale gelmiş, “çalışmak ibadettir” deyip çalışma uğruna tüm ibadetleri terk etmiş…
Kitapları ve videolarıyla milyonlara ulaşan Mehmet Yıldız, Allah ile Konuşturan Namaz’da da akıcı üslubuyla Allah'ı, imanı ve namazı anlatmaya devam ediyor…
Anlamın Buharlaşması Ve Kuran
Biz bir metni nasıl anlarız?
Anlama faaliyeti esnasında neler olup biter?
Bir metni 'doğru' olarak anlamak imkânı var mıdır?
Anlam'ı 'doğru' ya da 'yanlış' olmakla nitelemenin ölçütü (nesnel koşulları) var mıdır, varsa, bu ölçüt nesnel bir biçimde gösterilebilir mi?
Anlama ile yorumlama arasındaki fark nedir?
Muhatabın, -metin'le ilişkisi bağlamında- aşmaması gereken bir sınır var mıdır?
Anlam, metnin içinde duran, bizi 'orada' ve 'öylece' bekleyen bir şey midir, yoksa metinle ilişki sırasında ve muhatabın katkılarıyla kendisini ifşa eden bir mahiyete mi sahiptir?
Bir metni, öylece, yani kendinde olarak nasıl idrak edebiliriz?
Bu sual listesi uzatılabilir. Bu suallere cevap vermeyi gerekli gördüğünüz andan itibaren...
Bakara Suresi Sohbetleri
Beyaz Müslümanların Büyük Sırrı
Kimdir, “Beyaz Müslümanlar”?..
Soner Yalçın bu kez okurlarını, tarikat şeyhi Harun Hoca’nın (Aaron Kandiyoti) peşinden, tarikatlara, dergahlara, müritlere, siyaset ve ticaret dünyasına, ilginç akrabalık bağlarına uzanan bir yolculuğa çıkarıyor...
İslamcı çevrelerin içindeki Sabetayistler...
Tarikatlara, tekkelere, müritlere, iş dünyasına, siyasete ve ilginç akrabalık bağlantılarına uzanan ilişkiler ağı... İsimler... İsimler...
Said-i Nursi’nin, mezarından kaçırılan cesedi yıllardır neden bulunamıyor?..
Sabetay Sevi’nin sağ kolu Osman Çelebi, hangi ünlü Mevlevi’nin büyükdedesiydi?..
Nazım Hikmet’in Nakşibendi Gümüşhaneli Dergahı’yla akrabalık bağları neydi?..
Türkiye’nin sayılı zenginlerinden, tarikatçı bir ailenin sosyetik gelinleri kimler?..
Yahudi Alyans Okulu mezunu ünlü şeyh kimdi?.
Bir Kuran Şairi
Kur’an Şâiri, kolay kolay eskimeyen bir sesin ve sözün sahibiydi. İnanan ve inandığı gibi yaşayan biriydi! Dürüst muhaliflerinin bile ahlâkına ve bilgisine toz kondurmadıkları, konduramadıkları bir dâvâ adamıydı. İddiası vardı, dâvâsı vardı, uğrunda her türlü eziyet ve cefâya katlandığı sevdâsı vardı. Kur’an Şâiri hakkında birileri, "hurafelere takılan adam" tabirini kullanmıştı. Binaenaleyh bu kitap, onu o "hurafeler"den tezkiye etmek için değil, bilâkis onun "hurafelerini" hâlâ takip edenlerin bulunduğunu ve dahî, "hurafelerinin" zerresini bile fedâ etmeyi düşünmediklerini hatırlatmak için yazıldı.
Cenab-I Aşk
Varlığa gelen her âdemin kendini varlığa getirene ihtiyacı iki cihettendir; ilki varlığa getirdiği için, ikincisi varlığını sürdürmesini sağladığı için. Evet, varlığa gelmenin bir sebebi olduğu gibi, var kalmanın, varlıklı olmanın da bir sebebi vardır. İki farklı sebepten değil, bir sebebin iki cihetinden söz ediyoruz aslında. Varolabilmemiz için muhtaç olduğumuza varlığımızı sürdürmek için de muhtaç olmaktan... Böylelikle varolanların tümü iki sıfatla muttasıf olmak zorunda: vücûd ve beka. Demek ki aşk vücûdu bâki kılmak için çırpınanların değil, vücûdu fâni kılmak için çabalayanların mesleki.
O halde Cenab-ı Aşk yâriniz ve yardımcınız olsun efendim!
Doğu Batı Arasında İslam
Son yüzyılın en önemli Müslüman düşünür ve devlet adamlarından birisi olan Aliya İzetbegoviç’in başyapıtı sayılan Doğu Batı Arasında İslam, büyük bir bilgi birikimini derin bir tefekkür ile harmanlayarak geniş bir bakış açısı sunuyor. Felsefe, sanat ve sosyoloji gibi disiplinlerin kültürel öğelerle etkileşimlerini temel alan bir düşünce sistematiği inşa eden İzetbegoviç, İslam’ın kuşatıcı ve dönüştürücü özüne doğru bir yol izliyor. Doğu’da ve Batı’da, İslam’ın bütün güzelliklerini tıpkı güneşin hareketlerini takip eder gibi modern dünyanın karanlık yanlarına ulaştırmak isteyen bu eser aynı zamanda örnek bir yaşamın da ürünü. “İslam, adını kanunlarından, emir ve yasaklarından, talep ettiği bedensel ve ruhsal çabadan değil, tüm bunları kapsayan ve aynı zamanda aşan, bir marifet anından, ruhun zaman ile yarışma kuvvetinden, bir mevcudiyetin sunabileceği her şeye tahammül etme dirayetinden, tek kelime ile teslimiyet hakikatinden almıştır. Ey teslimiyet, senin adın İslam’dır!”
İslam Deklarasyonu Ve Tarihi Savunma
Aliya İzetbegoviç’in fikir dünyasının temel taşı, 1969 yılında kaleme aldığı ve ertesi yıl kendi imkânlarıyla, zorlu şartlar altında Belgrat’ta yayınlattığı, İslam Deklarasyonu’dur. Bu eser, hacim itibariyle küçük olsa da, hem yerel ölçekte, hem de dünya çapında etkili olmuş, büyük yankı bulmuştur. Öyle ki, eski Yugoslavya’nın Tito rejimi tarafından açık bir tehdit olarak algılanmıştır. 1983 yılında Saraybosna’da görülen Genç Müslümanlar (Mladi Muslimani) davasının en önemli delili olarak sunulmuştur.
İslam Deklarasyonu’nu kıymetli kılan; Saraybosna’da yaşayan bir Bosnalı tarafından kaleme alınmış olmasına rağmen, tüm İslam dünyasına hitap etmesidir. Aliya İzetbegoviç, sadece Yugoslavya Müslümanlarının değil, tüm dünya Müslüman halklarının sorunlarına dair tespitlerde bulunmuş ve reçeteler önermiştir. Bu tespit ve reçeteler bugün de geçerliliğini korumaktadır.
Aliya İzetbegoviç'in, 1983 yılında verilen 14 yıllık mahkûmiyet kararı aleyhindeki kanun yararına bozma başvurusu yani ünlü savunması ise ilk kez Türkçeye kazandırılarak, kitabın ikinci bölümünde yer almaktadır.
İslam Kültürünün Yumuşak Karnı Kadın
İslam geleneğinde kadın, tabirin tam anlamıyla bir “yumuşak karın”dır. Çünkü hem İslamın temel kaynaklarında tanımlanışı hem temel kaynakların yorumlanışı ve hem de bu yorumun tepeden tırnağa ataerkil zihniyet marifetiyle gerçek hayat alanına taşınışı itibariyle kadın adeta bir sorunlar yumağıdır.
Bizim asıl maksadımız, “İslam” dininin temel metinlerinde ve geleneğinde yer alan, “kadın”ı pek çok açıdan problemli bir varlık olarak konuşup tartışmamıza yol açan beyan, yorum ve anlayışların “din” kapsamında değerlendirilmemesi gerektiğini vurgulamak. Ayrıca bunun da Müslüman kimlikten sıyrılmak gibi bir anlam taşımadığını göstermeye çalışmak.
İslam Medeniyetinin İnsanlığa Katkısı
İyileştir Kalbini & Duygusal Ve Manevi İyilik Rehberi
Kalbimiz niçin bu kadar çabuk kırılıyor?
Duyduğumuz acılar aslında neyin işareti ve nasıl yorumlanmalı?
Kalbimizin hassas ve savunmasız yaratılmış olması arınma yolculuğumuzun bir parçası olabilir mi?
Her an mutlu olmak gerçekçi bir beklenti değilse acı ve ıstıraba bakışımız nasıl olduğunda içimizdeki boşluk hissi anlamla dolar?
Dünya çapında konferansları milyonlar tarafından takip edilen Yasmin Mogahed, İyileştir Kalbini adlı yeni kitabında bizi kalbimizle yüzleştirip ruhumuza doğru bir yolculuğa çıkarıyor ve içimizde hissettiğimiz boşluğun nedenleri üzerinde duruyor.
İnsanı üzen, boşluğa düşüren asıl nedenin, hayatımızın ve kalbimizin merkezine Allah’ın sevgisini yerleştirmememiz olduğunu anlatan Mogahed, önceliklerimizi yaradılış gerçeğimize uygun hale getirdiğimizde açılacak yolları, içinden geçtiğimiz imtihanlardan selim bir kalple çıkabilmemiz için hatırda tutmamız gerekenleri paylaşıyor.
Duygusal ve ruhsal iyilik için bir rehber niteliğinde olan İyileştir Kalbini, içimizdeki boşluk hissini dolduracak kaynakları, insanlık için apaçık bir rehber olan Kur’an ayetlerinden ve Peygamberimizin hayatından örneklerle sunuyor.
Kaderi Merak Ediyorum
Kainatın Efendisi Peygamberimizin Hayatı – Nesil Yayınları
2 Cilt Bir Arada.
Günümüzde insanlığın asıl ızdırabı, kâinatın efendisi Hz. Muhammed’i (a.s.m.) tam mânâsı ile tanımamak, hakîkî şahsiyetini bilmemek ve getirdiği hayat bahşeden esaslara aşk ve şevk içinde kucak açmamaktan ileri gelmektedir. Dünyanın manevî sarsıntısı da, sıkıntısı da, anarşi ve huzursuzluk içinde bocalayışı da bundan doğmaktadır. Onu (a.s.m.) anlamadıkça, sevmedikçe ve hayat bahşeden prensiplerini kendisine rehber edinmedikçe de insanlığın bu sıkıntı, sarsıntı ve buhrandan kurtulması mümkün değildir. İnsanlık onu anlamak zorundadır! Dünya Siyer Ödülü Birincisi bu eserimiz, onun (a.s.m.) bir nebze olsun anlaşılmasına vesile olacaksa kendimizi bahtiyar addedeceğiz.
Kur’an’ın Anlattığı Tarih: Türkiye
Kutlu Hayatın İzinde
Ant olsun ki Allah’ın elçisinde sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok ananlar için güzel bir örnek vardır (Ahzab 33/21).
İslam’da Hz. Peygamber’in (sav) önemi sadece ilahî mesajı insanlığa ulaştırmasında değil, bu mesajda sunulan ideal insan (insan-ı kâmil) modelinin nasıl gerçekleştirileceğini yaşayışıyla bizzat göstermesindedir.
Prof. Dr. Ahmet Özel’in bu çalışması, Peygamber Efendimizin hayatını bütüncül bir bakışla ele alıp onu hem insan hem peygamber olarak inceliyor. Hz. Peygamber’in hayatını anlatırken sadece olayları aktaran, hikâyeci bir anlatımdan uzak duruyor. Bunun yanı sıra, ifrat ve tefrit çizgisinde kalan diğer eserlerden farklı bir yer seçerek dengeli bir üslup benimsiyor.
Kitap boyunca, Resûlullah’ın ashabını nasıl eğittiği, çeyrek yüzyıl gibi kısa bir sürede dünyaya hâkim olacak bir yapıyı nasıl kurduğu detaylı bir şekilde işleniyor. Ayrıca, gazve ve seriyyeler ele alınırken sadece bunların nerede ve nasıl meydana geldiği anlatılmıyor, geniş bir bakış açısıyla sebep ve sonuçları üzerinde duruluyor. Eserde, namaz, abdest, ezan, kıble, İsrâ ve Mii'rac, Allah Resûlü’nün evlilikleri, savaş ve cihat, ganimet, kölelik-cariyelik gibi çeşitli kavram ve konular ele alınarak gündemdeki birçok soruya cevap aranıyor. Yazar, Batılı paradigmaların etkisinde kalmadan ve geleneği tamamen tekrar etmeden mutedil bir dille iddialara yanıt veriyor ve siyer literatüründe kendine özgü bir yer ediniyor. 28 klasik kaynağın 100’den fazla cildinin detaylı bir şekilde incelendiği, Türkçe, İngilizce, Fransızca ve Arapça çağdaş eserlerden de yararlanan bu çalışma, Türkiye’de uzun zamandır eksikliği hissedilen klasik ve modern kaynaklara dayalı özgün bir siyer ortaya koyuyor.
Nasıl Dayandın Ya Rasulullah
Yer O’nun için...
Gök O’nun için...
Deniz kıyısındaki kum tanelerinin her biri O’nun için...
Tüm alem O’nun, O ise tüm alem için...
Kul ve resul planında vücuden en evvel, manen en ahir...
O ki Allah’ın sevdiği kulu, son resulü...
Hürriyetini bulmak isteyen O’na esir olsun.
Allah’a kul olmak isteyen O’na uysun.
Kurtuluş O’nda... Ferahlık O’nda... Selamet O’nda...
Aranıp da bulunamayan hiçbir güzellik yok O’nda...
Öyleyse bugün kimin gönlü bunalıyorsa, kim başına gelen imtihanlardan yorgunsa, kim sıkıntılar içinde göğüs kafesi çatlayacakmış gibi hissediyorsa, kim her şeyi olmasına rağmen hâlâ huzursuzsa, kim aldatılmışsa, kim ağlatılmışsa Resulullah’la arasındaki bağa baksın... Kim de hayatına yeni bir başlangıç yapmak istiyorsa bir besmele çekip bundan sonra O’na biraz daha benzeyebilmek için adım atsın.
Allah’ın bizlere yol göstermek için gönderdiği Peygamber Efendimize(sav) tutunursak aklımızdaki birçok soru cevap bulacak, kalbimizdeki birçok şüphe yerle bir olacak ve karanlıklar aydınlanacak.
Tasavvuf Notları
"Tasavvuf, salih amel ve iyi ahlaktır.
Sufi, hiç olandır."
Tasavvuf çalışmalarında dünya çapındaki en yetkin isimlerden biri olan Profesör Annemarie Schimmel, Tasavvuf Notları'nda tasavvuf terminolojisi, seyr u sülûk ve nefis mertebeleri gibi temel konulara kısa bir giriş yapmak isteyenler için tasavvufun gerçekte ne olduğunu ve olmadığını evliya menkıbeleriyle net bir biçimde anlatan bir giriş kitabı sunuyor.
Türkçede ilk kez yayımlanan Tasavvuf Notları, tasavvufî hakikatlerin özünü, bu geleneğin İslam tarihindeki gelişim ve değişim aşamalarını, tarikatlar ile bu tarikatların ortaya çıkıp yayıldığı bölgeleri dâhil ederek net bir şekilde açıklıyor. Halihazırda tasavvufla ilgilenenler için de bilinmeyen detaylardan bahseden ve ufak hatırlatmalar yapan bir el kitabına dönüşüyor.
Yedi Ayet Yedi Şahsiyet & Fatiha Suresi Tefsiri
Kur’an; hayatı ve cemi cümle varlığı anlamlandırır. Hayatın anlamı ancak Kur’an ile idrak edilebilir. Efendimizin (sav) ifadesiyle, “Fatiha” Kur’an’ın özüdür. O özü idrak etmek, özün temsil ettiği Kur’an’ın bütününü idrak etmek, demektir. Kur’an’ın bütününü idrak etmek ise hayatın anlam ve özüne nüfuz etmektir.
Bu sebeple “Fatiha”yı anlamak ve yaşamak Kur’an’ın ahlakıyla ahlaklanmaktır. Kulluk hayatın, namaz kulluğun, Fatiha da namazın ruhudur.
Yasin Pişgin, Yedi Ayet Yedi Şahsiyet’te, sadece Mushaf’ı değil aynı zamanda insanı da açan, açıklayan ve tanımlayan Fatiha suresinin yedi ayetini tefsir ederken, bu yedi ayetin içerisine serpiştirilmiş yedi şahsiyetin karakter özelliklerine de işaret ederek insanın kimliğine, kiminle olması ve olmaması gerektiğine vurgu yapıyor.
Ta ki hayatın anlam ve özüne nüfuz edebilmenin kapıları aralansın….