

Yedi Güzel Adam – Beyan Yayınları
₺298,00 Orijinal fiyat: ₺298,00.₺126,00Şu andaki fiyat: ₺126,00.
Cahit Zarifoğlu’nun şiiri bunca anlaşılmaz, kapalı ya da zor anlaşılır bulunmasına rağmen, şimdiye kadar hiçbir aklı başında şiir okuyucusu (eleştirmen ya da okuyucu olarak) bu şiirleri reddetmek, yok saymak cesaretini gösterememiştir.
-Rasim Özdenören-
Cahit Zarifoğlu’na ait hangi metin olursa olsun, O’nun dünyasına, bir iklime geçer gibi girerseniz. Yeni bir iklime girmenin ne gibi etkileri oluyorsa, nasıl değiştiriyorsa insanı öylece değişirsiniz.
-Alim Kahraman-
Kendinden sonra yazmaya başlayan genç Müslüman şairlere, hangi özellikleriyle yol göstermiş olursa olsun, O’ndan sonrakiler, O’nda ders alınacak bir taraf bulacaklardır. Hem şiirin kendine mahsus kaliteleri bakımından, hem Müslüman bir şairin dünya hayatındaki temayülleri bakımından.
-İsmet Özel-
Cahit Zarifoğlu o hale gelmişti ki, kendi dünyası içinde bir şiir dili kurmuştu ve bunu çok iyi kullanırdı. Yani şiire, o anlatılmaz olana ait bir durum çıktığı zaman, bir algılama olduğu zaman, onu hemen anında şiire döküverirdi.
-Erdem Bayazıt-
Kanaatimce Cahit’in şiiri belli bir kalıp içerisinde hemen formüle edilebilecek, anlatılabilecek bir hüviyet taşımıyor. Cahit, eski tabirle şair-i maderzat, anadan doğma şair idi.
-Akif İnan-
Türkçe’de hem ahenge ulaşmak hem de duygu iletişimini sağlamanın belki de en çetin bir şairlik görevi olduğu günümüzde, bir de buna ‘avucunda kor tutmayı’ eklemişti. ‘Hâl’ini iyiye doğru sürekli yüceltirken, ‘şiir’ni de yeni ‘hâl’ine uydurma savaşımında idi.
-Prof. Dr. Hüseyin Hatemi-
Ece Ayhan’a sordum, ona göre Cahit Zarifoğlu şiirde yapı sorunun en iyi kavramış bu konuda örnek gösterilebilecek sanatçılardan biri. Kolsuz Bir Hattat’ta da ayrıca belirtmiş bunu.
-Cemal Süreya-
Cahit Zarifoğlu’nun şiirini ve düzyazısını o uzaklık, ayrılık gayrılık içinde ancak kendi uzlet köşemden izleyebiliyordum. Kamplaşma havasında kendine yer bulamayacak bu ince şiir, kapalı ama mutlaka sanatkarca düzyazı, kendine özgü değerleri daima korurdu.
-Selim İleri-
Cahit Zarifoğlu’nun şiiri, bütün diğer yapıp ettiklerini de, hatta müstear adla yazdığı ‘okuyucuya cevaplar’a varıncaya kadar bir çok şeyi aydınlatan veriler olarak alınabilir sanıyorum. Bu şiir, insanı çok yalın halinde kavrayan bir şiir.
-Nabi Avcı-
Yayınevi |
Beyan Yayınları |
---|---|
Yazar |
Cahit Zarifoğlu |
Baskı Yılı |
2013 |
1 adet stokta
Beyan Yayınları – Yedi Güzel Adam – Beyan Yayınları
/n
Cahit Zarifoğlu’nun şiiri bunca anlaşılmaz, kapalı ya da zor anlaşılır bulunmasına rağmen, şimdiye kadar hiçbir aklı başında şiir okuyucusu (eleştirmen ya da okuyucu olarak) bu şiirleri reddetmek, yok saymak cesaretini gösterememiştir.
-Rasim Özdenören-
Cahit Zarifoğlu’na ait hangi metin olursa olsun, O’nun dünyasına, bir iklime geçer gibi girerseniz. Yeni bir iklime girmenin ne gibi etkileri oluyorsa, nasıl değiştiriyorsa insanı öylece değişirsiniz.
-Alim Kahraman-
Kendinden sonra yazmaya başlayan genç Müslüman şairlere, hangi özellikleriyle yol göstermiş olursa olsun, O’ndan sonrakiler, O’nda ders alınacak bir taraf bulacaklardır. Hem şiirin kendine mahsus kaliteleri bakımından, hem Müslüman bir şairin dünya hayatındaki temayülleri bakımından.
-İsmet Özel-
Cahit Zarifoğlu o hale gelmişti ki, kendi dünyası içinde bir şiir dili kurmuştu ve bunu çok iyi kullanırdı. Yani şiire, o anlatılmaz olana ait bir durum çıktığı zaman, bir algılama olduğu zaman, onu hemen anında şiire döküverirdi.
-Erdem Bayazıt-
Kanaatimce Cahit’in şiiri belli bir kalıp içerisinde hemen formüle edilebilecek, anlatılabilecek bir hüviyet taşımıyor. Cahit, eski tabirle şair-i maderzat, anadan doğma şair idi.
-Akif İnan-
Türkçe’de hem ahenge ulaşmak hem de duygu iletişimini sağlamanın belki de en çetin bir şairlik görevi olduğu günümüzde, bir de buna ‘avucunda kor tutmayı’ eklemişti. ‘Hâl’ini iyiye doğru sürekli yüceltirken, ‘şiir’ni de yeni ‘hâl’ine uydurma savaşımında idi.
-Prof. Dr. Hüseyin Hatemi-
Ece Ayhan’a sordum, ona göre Cahit Zarifoğlu şiirde yapı sorunun en iyi kavramış bu konuda örnek gösterilebilecek sanatçılardan biri. Kolsuz Bir Hattat’ta da ayrıca belirtmiş bunu.
-Cemal Süreya-
Cahit Zarifoğlu’nun şiirini ve düzyazısını o uzaklık, ayrılık gayrılık içinde ancak kendi uzlet köşemden izleyebiliyordum. Kamplaşma havasında kendine yer bulamayacak bu ince şiir, kapalı ama mutlaka sanatkarca düzyazı, kendine özgü değerleri daima korurdu.
-Selim İleri-
Cahit Zarifoğlu’nun şiiri, bütün diğer yapıp ettiklerini de, hatta müstear adla yazdığı ‘okuyucuya cevaplar’a varıncaya kadar bir çok şeyi aydınlatan veriler olarak alınabilir sanıyorum. Bu şiir, insanı çok yalın halinde kavrayan bir şiir.
-Nabi Avcı-
İlgili ürünler
Belki De Neşe
“Hayat, en uzunu, sakalı nehri andıran en uzun ömürlü ihtiyarınki
De dâhil olmak üzere, ardında her zaman karanlık
Suskunluklar, küle dönmeyen harabeler, meçhul
Adalar bırakır. Altmış yıl değil, akla hayale sığmayacak altı
Yüz yıl daha geçse bile, bu süre adaları yaşanır kılmaya,
Harabeleri kül etmeye yetmez; insan karanlıklardan bahsetme
Mecburiyetinden gene kurtulamaz.”
Çağdaş dünya edebiyatının ölümsüz kalemlerinden José Saramago’nun üç kitaptan oluşan Toplu Şiirler’i artık Türkçede.
Bütün Şiirleri 4
Seni yalnız bıraktım diye
Mezarından bile koşarak geliyorum eve.
Islık çalan odalarda
Konuşuyorum konuşuyorum konuşuyorum.
Uzaktan gelmişim, ağzımda sabahın çiy taneleri
Çocuklaşma diyerek çekiyorsun ağzını.
Sonra kaldırıyorum başımı, pencere değil
Sıralı kirpikler gibi çocuk ölüleri.
İnsan acısından utanır mı
Döktüğüm yaşlarla zehirleniyorum.
Bizden geçti de, demiştin, hepsi ölümün rahminde
Bu çocuklar nasıl yaşayacaklar bu ülkede.
Antakya’dayız, Vakıflı Köyü’nde kalbimizi seviyoruz
Bu iyilik içinde kimin aklına gelir ölüm.
Deniz kıyısına gidelim haydi
Mavi, göğsünde uyutur biraz korkumuzu.
İki kişilik bir yalnızlığım fotoğraflarının önünde
Birisi alıp götürdüğün, öteki bırakıp gittiğin.
Karşılığını Bulamamış Sorular
Rainer Maria Rilke Bütün Şiirlerinden Seçmeler – Modern Klasikler 40
Rainer Maria Rilke (1875-1926) 20. yüzyıl Batı şiiri sanatının en büyük temsilcilerindendir. Şairin doğduğu Prag kenti, o zamanki Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun sınırları içerisindedir. Orta Avrupa’nın kozmopolit kültürünün doruk noktasına vardığı bir dönemde yetişen Rilke bütün yaşamını “şiirde şiiri aramak” uğraşına odaklar.
1899 ve 1900 yıllarında Lou Salome ile birlikte Rusya’ya yaptığı iki yolculuk ve orada Tolstoy’la tanışması bu arayışta önemli bir yer tutar. Paris’te Rodin ve Cézane ile kurduğu dostluk keza duygu dünyasını zenginleştirir. Yine Hölderlin’le tanışması ve Alman idealizmi Rilke’nin şiirini besleyen güçlü damarlardır.
Stefan Zweig, 1936 yılında Londra’da, Rilke üzerine verdiği bir konferansta şairi şöyle betimler: “Zamanımızın zengin ve başarılı şairlerinden hiçbiri, kendini hiçbir yere bağlamayan Rilke kadar özgür değildi. Onun ne alışkanlıkları, ne adresi ve aslında ne de bir vatanı vardı; İtalya’da, Fransa’da ya da Avusturya’da aynı rahatlıkla yaşayabilirdi ve nerede olduğu hiçbir zaman bilinmezdi. Onunla karşılaşmak, hemen her zaman bir rastlantıya bağlıydı...”
Bu seçki Rilke’nin Yaşam ve Şarkılar, Resimler Kitabı, Saatler Kitabı, Sancaktar Christoph Rilke’nin Aşkı ve Ölümü Üzerine Bir Ezgi, Yeni Şiirler, Erken Şiirler, İlk Şiirler, Duino Ağıtları ve Orpheus’a Sone adlı kitaplarından Ahmet Cemal tarafından derlenmiştir.
Siyah Gözlerine Beni De Götür
Nurullah Genç'in hayata armağan ettiği kelimeler, şiirin en güzel duraklarına götürüyor okuru yeniden.
Daha dokunmadan kurudu irem
Çöllere bir türlü yağamıyorum
Yeni bir koşunun başlangıcında
Biraz deprem sonrası
Biraz şehir hülyası
Bir kalp yangınından geriye kalan
Siyah gözlerine beni de götür
Artık bu yerlere sığamıyorum
Sonsuz Günbatımı
Yaşıyoruz Sessizce
Bu kitap, bizim sagu, mersiye, ağıt geleneğimize, göç edeni de burada tutan, yaşatan yepyeni bir özellik getiriyor. Üç kadim kavram, yaşamın üç büyük izleği, aşk, yalnızlık ve ölüm, şiirden şiire iç içe geçerek birbirinin kapısını çalıyor. Sonra üçü birlikte gelip hepimizin hayatına doluyor. Yaşıyoruz Sessizce, aşkın, emeğin ve dünyanın ölümle bir daha yüceltildiği bir varoluş simyası.
- Şeref Birsel
Sarkaç durdu. Kapı yok.
Ayna buğulanmıyor.
Tanrı bitti.
Ölüm değil büyük ceza
Her zerresi yalnızlık
Bir dünyayı sevmek hala.
Ayrılık burcum…
Parmaklarım birer mihrap çırası
Gövdem bitene kadar tüteceğim başında.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.