

Yazılamayanlar
₺374,00 Orijinal fiyat: ₺374,00.₺192,00Şu andaki fiyat: ₺192,00.
İşte Tayip Erdoğan’ın yaptığı 8 büyük siyasi operasyon!
Erdoğan-Gökçek kavgasının perde arkası.
Melih Gökçek ile Kadir Topbaş’ı hapisten kurtaran sırlar.
Tayyip Erdoğan ile Ali Babacan’ın hiç bilenmeyen beton kavgası.
Tayyip Erdoğan Ali Koç’tan niye çekiniyor? Babası Rahmi Koç’a elçi olarak kimi gönderdi?
McKinsey ve Papaz olayının bilinmeyenleri…
Aydın Doğan böyle tehdit edildi…
Gazetelerin ve televizyonların gerçek sahibi kim?
Muhsin Yazıcıoğlu’nu FETÖ böyle öldürdü, iktidar böyle seyretti.
Bahçeli’nin Tayyip Erdoğan’a teslim olma sırrı ne?
Kemal Kılıçdaroğlu’nu istifa etmekten vazgeçiren neden…
Yayınevi |
Kırmızı Kedi Yayınevi |
---|---|
Yazar |
Sabahattin Önkibar |
Sayfa Sayısı |
209 |
Kağıt Cinsi |
2. Hamur |
Baskı Yılı |
2018 |
Boyut |
"13 ,00 X 19 ,00" |
Cilt Tipi |
Karton Kapak |
1 adet stokta
Kırmızı Kedi Yayınevi – Yazılamayanlar
İşte Tayip Erdoğan’ın yaptığı 8 büyük siyasi operasyon!
Erdoğan-Gökçek kavgasının perde arkası.
Melih Gökçek ile Kadir Topbaş’ı hapisten kurtaran sırlar.
Tayyip Erdoğan ile Ali Babacan’ın hiç bilenmeyen beton kavgası.
Tayyip Erdoğan Ali Koç’tan niye çekiniyor? Babası Rahmi Koç’a elçi olarak kimi gönderdi?
McKinsey ve Papaz olayının bilinmeyenleri…
Aydın Doğan böyle tehdit edildi…
Gazetelerin ve televizyonların gerçek sahibi kim?
Muhsin Yazıcıoğlu’nu FETÖ böyle öldürdü, iktidar böyle seyretti.
Bahçeli’nin Tayyip Erdoğan’a teslim olma sırrı ne?
Kemal Kılıçdaroğlu’nu istifa etmekten vazgeçiren neden…
İlgili ürünler
Aptalı Tanımak
Şu anda Türkiye’ye egemen olan cehalet yönetimi, toplum olma bilincimizde büyük yaralar açmıştır ve açmaya da devam etmektedir. Öncelikle, toplumun bir grup olarak rasyonel düşünme yeteneğini silip süpüren yobazlık ve düşünceye değil korkuya dayanan cemaat yaşamının hortlatılması, toplumsal dokumuzu derinden yaralamıştır. Buna ilaveten eğitimimizde yaratılan kargaşa ve kalitesizlik, bir toplum olarak bilgi edinme ve değerlendirme yetimizi ortadan kaldırmak üzeredir.
Tüm bunları yapanların eleştirilmesine, toplumda gerçeği aramak için oluşturulabilecek bir serbest düşünce ve tartışma ortamının oluşturulmasına imkân verecek basın özgürlüğünün alenen, fütursuzca tehdit edilmesi ve buna toplumdan en ufak bir reaksiyon gelmemesi ortaya konan yıkım projesinin toplumca algılanamamasına ve dolayısıyla bertaraf edilememesine neden olmaktadır. Bahsettiğim yıkım projesi, bir grup kötü niyetli insanın Türkiye’yi ortadan kaldırma projesi olarak algılanmamalıdır. Kuşkusuz, içimizde bu yıkım projesini yönetenleri dışarıdan destekleyenlerin böyle bir amaçları olabilir ve muhtemelen vardır da. Ancak bu projeyi içimizde (ve başımızda) bulunarak yürüten ve destekleyenlerin yaptıklarının tamamen farkında olduklarını sanmıyorum. Ortaya çıkan ve benim kısaca “proje” diye betimlediğim olgu aslında yalnızca cehalet ve aptallığın ortaya çıkardığı bir süreçtir. Tarih boyunca cehaletin ve aptallığın eline geçen toplumların kaderleri hep bizimki gibi olmuştur. Zira cahil, çevresiyle temasa geçemediği gibi bizzat kendisi hakkındaki bilgileri de değerlendiremez. Aptal ise bu veriler kendisine sunulsa bile bunlarla ne yapacağını düşünemez. Cahil ve aptal her türlü eleştiriden korkar; zira bellediği yolun dışında bir yolun varlığını bilmez, olabileceğini düşünemez ve kendisine gösterilse bile değerlendiremez. Bu durumda yapabileceği tek şey, bugün Türkiye’de olduğu gibi, toplumsal terör, yani korku yaratmaktan ibaret olur.
Dayının Casusları
Çok fazla kişi vardı. Birbirlerini tanımaları istenmiyordu…
Malikanenin içerisinde de eşi ile kalmadı...
Bahçede bulunan küçük müştemilatta dört gece geçirdiler... Malikaneye giderken yol üstünde eşyalarını görevliye bıraktılar.
Kendilerine bir de kod isim verilmişti.
Ve orada ilk kez şunu duydu: “Dayının akrabaları geldi, haber verin!”
Kim bu dayı?
O gün ilk defa sabah beş civarında uyanır...
Heyecanlıdır...
Elindeki mektubu kriminal şubeye götürecek ve “kim” olduğuna ulaşacaktır...
Eşini öper, çocuklarına sarılır ve... Hayal kırıklığı yaşar...
Çünkü parmak izi tespit edilememiştir...
Bir dostu pasaport şubeye gitmesini söyler ve gider...
Artık ilk parmak izi tespit edilmiştir!
Türkiye’nin tarihi yeniden yazılacaktır...
Kim bu hayalet?
Heyet 5
Bordo bereliler, istihbaratçılar ve daha fazlası. Beklenen kitap nihayet sizlerle. Bordo berelilerin ve istihbaratçıların eğitiminden operasyon alanlarına kadar uzanan bir serüven. Bir yandan devletin sigortası olan bu askerlerin hikâyesini öğrenirken diğer yandan devletin sır küpü olan istihbaratçıların izini süreceksiniz. Siyah sancağın gizeminden derin devletin geçmişte yaptığı ve yapacağı operasyonların şifrelerine, birçok devlet adamının bağlı bulunduğu Asuri Tarikatı`ndan MİT ile çalışmış ünlü isimlerin operasyonlarına kadar uzanan bir eser. İlk kitapta da dediğimiz gibi; anlattıklarımızı anladıkça bildikleriniz sadece basit birer bilgi olarak kalacak. Bunun için ilk sayfayı açmanız yeterli. Artık yazdıklarımız okuyuculara emanettir.
Reis Gladionun Türk Tetikçisi
Reis-Gladio’nun Türk Tetikçisi, yakın siyasi tarihimizde derin ve kanlı izler bırakmış olan Abdullah Çatlı’nın portresi çerçevesinde geniş karanlık ilişkiler ağını gözler önüne seriyor, bir dönemin otopsisini gerçekleştiriyor. “Susurluk kazası”nda hayatını kaybeden Çatlı’nın 12 Eylül öncesindeki eylemleri, Ülkücülükten derin devlete ve uluslararası planda Gladio’ya açılan bağlantıları, geniş bir araştırmaya dayanılarak, belgelerle ortaya konuyor.
750’ye yakın ismin geçtiği kitap, Abdullah Çatlı’yı çocukluğundan itibaren anlatmakla birlikte bir biyografi olmanın çok ötesine geçiyor.
Kitap, eşi Meral Çatlı’yla yapılan röportaj dahil, “Çatlı kimdi?” sorusuna verdiği yanıtlar kadar, Çatlı’nın kanlı süreçteki rolünü belirginleştiriyor.
Soner Yalçın ve Doğan Yurdakul’dan Türkiye’nin en karanlık dönemlerine ilişkin çok net bir fotoğraf.
“Susurluk kazasında ölen Abdullah Çatlı’nın yaşam öyküsü. Neler yaptı, nerelerde nasıl saklandı, kimlerin koruması altına girdi? Susurluk bağlantıları ve Susurluk olayına karışanlarla ilgili belgeler, bilgiler...”
- Emin Çölaşan
“Reis, Soner Yalçın ve Doğan Yurdakul tarafından yazılan ve Türkiye’nin son 20 yıllık yakın tarihinin en önemli referans kitaplarından biridir.”
- Sedat Ergin
Saklı Seçilmişler
Bir film düşün.
İlk sahne sıradan bir olayla başlar.
Film ilerledikçe gelişmelere inanamazsın.
Dehşete kapılırsın.
Film biter. Etkisinden kurtulamazsın.
Korkarsın.
Bu kitabın yazım sürecinde ben bunları yaşadım.
İlk sahne:
Altı yıl önceydi.
Medyaya her cümlesi yalan olan bir haber sızdırıldı.
Peşine düştüm..
Sarmal
Sorunlarla Yüzleşmek
İlker Başbuğ, 21. yüzyılın ilk çeyreğinde sorunlarla boğuşan Türkiye’ye analitik bir bakış açısıyla yaklaşıyor ve çözüm arayışlarına odaklanıyor:
“Ülke sorunlarına duyarlı olmak bir vatandaşlık görevidir. Fakat görev burada bitmemektedir. Sorunları dile getirmek, şikâyet etmek yeterli değildir.
Yanıtın bir parçası değilsen, sorunun bir parçasısın demektir.”
Vali Bey
İlkesi: Hak, hukuk, adalet, vicdan ve tasarruf
Okul, tebeşir, tahta bilmedikleri köyde o gün köy bekçisi neyin müjdesini veriyordu?
Ünlü bir karikatüristken niçin Yozgat’ın Sarıkaya ilçesine yerleşti?
Yoğun bakım odasında niçin ihale pazarlığına girişti?
İçişleri Bakanlığı’nda valiler toplantısına neden alınmadı?
Tüm doktorlara gönderdiği mektupta neler istedi, sonunda neler oldu?
Makam otomobiline niçin binmiyor, yolculuklarını niçin otobüsle yapıyordu?
Polis minibüste kimlik kontrolü yaparken validen niçin şüphelendi?
“Niğde’de yiyecek ekmeğimiz bu kadarmış” deyince neler oldu?
On yılda yapılacak işi, on kuruş harcamadan nasıl bir yılda bitirdi?
O, niçin bolluk içindeyken kıtlık içinde gibi yaşamayı seviyordu?
“Tutumlu vali” geliştirdiği modelle nasıl işsizliği bitirdi ve modeli örnek oldu?
Bu soruların cevapları Türkiye’nin “efsane vali”si Refik Arslan Öztürk’ün yaşamında gizli.
Yozgat’ın Akbucak köyünde doğdu, hukuk fakültesini bitirdi; karikatüristlik, kaymakamlık yaptı. Bilecik, Niğde, Erzincan ve Manisa valiliklerinde bulundu. Her yerde halkla iç içe, halkın içinde oldu. Hep tasarruf ve kalkınmayı savundu, kendini eğitim ve çağdaşlaşmaya adadı. Bugün Refik Arslan Öztürk adı görev yaptığı illerdeki tarihi yerlerde, sanayi tesislerinde, bürokraside yarattığı ekolde ve hizmet verdiği binlerce insanın gönlünde yaşıyor.
Onu birlikte çalıştığı insanlardan dinleyelim.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.