

Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar – Hasan Ali Yücel Klasikleri 22
₺231,00 Orijinal fiyat: ₺231,00.₺62,40Şu andaki fiyat: ₺62,40.
Arthur Schopenhauer (1788-1860): Felsefe tarihinin Batı kadar Doğu’ya da en açık, hayatın temel soru(n)ları hakkında en iyi ve en gerçekçi biçimde yazan filozoflarından biridir. Felsefe sistemini ortaya koyan ve başyapıtı sayılan İstenç ve Tasarım Olarak Dünya’yı (1818) yayımlandığında henüz otuz yaşında olan filozofun bu yapıtı koyu bir sessizlikle karşılanmış; değeriyse, 1851’de, altmış üç yaşındayken yayımladığı denemeler ve aforizmalar toplamı Parerga ve Paralipomena (Yan Ürünler ve Geri Kalanlar) ile anlaşılmaya başlanmıştır. Mustafa Tüzel (1959): İTÜ Elektrik Fakültesi’nde okudu. Bir süre İsviçre’de yaşadı, fabrikalarda çalıştı ve çıraklık eğitimi gördü. İÜ Basın Yayın Yüksek Okulu Radyo TV bölümünden mezun oldu. 1994 yılında Avrupa Çevirmenler Kollegyumu’nun (Straelen – Almanya) konuğu oldu. 20 yıldır sürdüğü çeviri uğraşında Thomas Bernhard, Friedrich Dürrenmatt, Martin Walser, Zafer Şenocak, Monika Maron gibi edebiyatçıların, Arthur Schopenhauer, Friedrich Nietzsche, Jürgen Habermas, Max Horkheimer, PeterSloterdijk, Christoph Türcke gibi düşünürlerin eserlerini Türkçe’ye kazandırdı.
Yayınevi |
İş Bankası Kültür Yayınları |
---|---|
Yazar |
Arthur Schopenhauer |
Sayfa Sayısı |
222 |
Kağıt Cinsi |
2. Hamur |
Baskı Yılı |
2022 |
Boyut |
"12 ,50 X 20 ,50" |
Cilt Tipi |
Karton Kapak |
3 adet stokta
İş Bankası Kültür Yayınları – Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar – Hasan Ali Yücel Klasikleri 22
/n
Arthur Schopenhauer (1788-1860): Felsefe tarihinin Batı kadar Doğu’ya da en açık, hayatın temel soru(n)ları hakkında en iyi ve en gerçekçi biçimde yazan filozoflarından biridir. Felsefe sistemini ortaya koyan ve başyapıtı sayılan İstenç ve Tasarım Olarak Dünya’yı (1818) yayımlandığında henüz otuz yaşında olan filozofun bu yapıtı koyu bir sessizlikle karşılanmış; değeriyse, 1851’de, altmış üç yaşındayken yayımladığı denemeler ve aforizmalar toplamı Parerga ve Paralipomena (Yan Ürünler ve Geri Kalanlar) ile anlaşılmaya başlanmıştır. Mustafa Tüzel (1959): İTÜ Elektrik Fakültesi’nde okudu. Bir süre İsviçre’de yaşadı, fabrikalarda çalıştı ve çıraklık eğitimi gördü. İÜ Basın Yayın Yüksek Okulu Radyo TV bölümünden mezun oldu. 1994 yılında Avrupa Çevirmenler Kollegyumu’nun (Straelen – Almanya) konuğu oldu. 20 yıldır sürdüğü çeviri uğraşında Thomas Bernhard, Friedrich Dürrenmatt, Martin Walser, Zafer Şenocak, Monika Maron gibi edebiyatçıların, Arthur Schopenhauer, Friedrich Nietzsche, Jürgen Habermas, Max Horkheimer, PeterSloterdijk, Christoph Türcke gibi düşünürlerin eserlerini Türkçe’ye kazandırdı.
İlgili ürünler
Ahlak Mektupları
Seneca, mektuplarına Lucilius’unu selamlayarak başlamıştı: Seneca Lucilio suo salutem!
Fakat onun bu seslenişi sadece dostu Lucilius’ta değil, iki bin yıl boyunca birçok nesilde karşılık buldu. Öyle ki, Ahlak Mektupları, birçok büyük kitabın, hatta Avrupa düşüncesinin kaynakları arasında yer aldı: “Fransız Seneca” olarak da adlandırılan Montaigne’in en çok etkilendiği eser Ahlak Mektupları’ydı. Erasmus, Seneca’nın mektuplarını ve yazılarını gururla yayımladı.
Shakespeare, Marlowe, Bacon gibi birçok edebiyat devi Ahlak Mektupları’ndan beslendi. Aforoz edildiğinde tüm kitaplığını geride bırakmak zorunda kalan Spinoza’nın yanına aldığı Ahlak Mektupları, Marx’ın Latin ve Yunan düşüncesine açılan kapısı oldu. Yüzyıllar boyunca yaşam, ölüm, dostluk, sanat, erdem, felsefe, Tanrı, iyi ve kötü, yalnızlık, iktidar gibi insanı ilgilendiren her konuda bir “bilge”ye danışmak isteyen insanlar öncelikle Ahlak Mektupları’na başvurdu.
Seneca’nın ölümünden kısa bir süre önce kaleme aldığı ve bugün klasik edebiyatın başyapıtı sayılan Ahlak Mektupları’nı Türkân Uzel Latince aslından çevirdi.
“Ah, kimi insanlar için bir yerden değil, önce kendilerinden kaçabilmeleri ne büyük bir mutluluk olurdu! Onlar kendilerine yük olmuşlardır; endişe, telaş ve korku içindedirler. Denizleri aşmak, kentten kente dolanmak neye yarar? Seni hırpalayan kötülüklerden kaçınmak istiyorsan başka yerde değil, başka biri olmalısın.
Her gün, her saat değiştiriyor seni.
Ne var ki kimi şeylerde bu yağma daha kolay ortaya çıkıyor; sendekilerse gizlice olup bitiyor, açıkta olmuyor. Kimi şeyler sürülüp götürülüyor, bizler de fark edilmeden çalınıyoruz kendimizden. Bunlardan hiçbirini düşünmeyeceksin, yaralarına merhem sürmeyeceksin de, kimi şeyleri umut ederek, kimi şeylerden umut keserek kendine yeni kaygı nedenleri yaratacaksın, öyle mi? Aklın varsa ürettiğin duyguların birini ötekine kat. Umudun umutsuzlukla, umutsuzluğun umutla birlikte olsun.”
Aşkın Metafiziği – Yapı Kredi Yayınları
Arthur Schopenhauer, Aşkın Metafiziği’nde sevgi ve aşkın oluşumunu, insan ilişkileri içindeki görünürlüğünü ve işlevlerini kendi özgün felsefesi içinde inceliyor. Aşkın Metafiziği’ne Schopenhauer’ın seçme metinleri ve kitabın çevirmeni Selahattin Hilav’ın Schopenhauer’ın felsefesine dair incelikli değerlendirmesi eşlik ediyor.
“…hayatın gürültü patırtısına göz atacak olursak, bütün insanların, yaşamanın gerekleri ve zavallılıkları ile uğraştıklarını, bütün güçleriyle bu yaşamanın bitmek tükenmek bilmeyen gereksinimlerini gidermeye ve çeşitli acılarını uzaklaştırmaya çalıştıklarını ve buna karşılık, bu acı çeken varlığı daha bir süre devam ettirmekten başka bir şeyi ummaya bile kalkışmadıklarını görürüz. Bununla birlikte, bu gürültü patırtının içinde âşıkların, istek dolu bakışlarla birbirlerini süzdüklerini de görürüz. Peki, bu bakışlar niçin gizli, ürkek ve kaçamaktır? Çünkü âşıklar, bütün bu yoksunluğu ve düşkünlüğü sürdürmek isteyen hainlerdir; onlar olmasa, yoksunluk ve düşkünlük sona erer. Âşıkların boşa çıkarmak istediği, tıpkı kendilerinden öncekilerin çıkardığı bu sona eriştir işte!”
Eğitim Üzerine – Say Yayınları
Özgürlük sevgisi doğal olarak insanda o kadar güçlüdür ki, insan bir kere özgürlüğe alıştığında, artık her şeyi onun uğruna feda edecektir. Sırf bu sebepten ötürü talim-terbiyenin disiplin kısmı çok erken dönemlerde yerini almalıdır, çünkü bu yapılmadığı zaman, hayatta daha sonra kişiliği değiştirmek kolay olmayacaktır. Disiplinden yoksun [yani kendi kendini sınırlama becerisi gelişmemiş] insanlar gelip geçici her arzuyu, her hevesi takip etmeye yatkındırlar. Bunu vahşi kavimler arasında da görürüz, onlar her ne kadar bir müddet Avrupalılar gibi iş yahut vazifelerini yerine getirseler de, hiçbir zaman Avrupalılara, Avrupalıların tarz ve tavırlarına alışamazlar. Onlardaki, Rousseau ve diğerlerinin tasavvur ettiği gibi, soylu özgürlük duygusu değil, fakat bir tür barbarlık, deyiş yerinde ise hayvanlık, henüz gelişmemiş insani tabiattır. Dolayısıyla insanlar kendilerini erken yaşlarda aklın buyruklarına boyun eğmeye alıştırmalıdır.
Ezilenlerin Pedagojisi
Freire hayatını ezilenlerin ve özellikle okuma yazma bilmeyen yetişkinlerin eğitimine adamış bir eğitimci. Kitabında ise sadece alternatif bir pedagoji değil, amaçları kadar kullandığı araçlar da özgürlükçü olan bir siyaseti öneriyor. Bu model, insanların dünyayla ilişkilerindeki problemleri tanımlamalarını, dünyayı kendilerini yaratma görevinde kullandıkları bir malzeme gibi görmelerini sağlar. Eğitim, ezilenlerle diyalog kurularak, onların “konusal evren”i dikkate alınarak belirlenmelidir. Diyaloğun ön şartı ise insanlara inanmaktır, sevmeyi becerebilmektir.
PAULO FREIRE
Paulo Freire, Recife’de (Brezilya) orta sınıftan bir ailenin çocuğu olarak 1921’de doğmuş, 1997’de yine Brezilya’da ölmüştür. 1929’da ABD’de baş gösteren ekonomik bunalımın Brezilya’yı etkilemesiyle ailesi yoksullaşır. Yoksulların hayatı hakkında ilk deneyleri bu dönemde olur. Eğitim ve öğrenme sorunlarıyla gençlik yıllarında ilgilenmeye başlar. 1959’da Recife Üniversitesi’nde doktorasını verir. Daha sonra aynı üniversitede Eğitim Tarihi ve Felsefesi profesörü olarak görev yapar. 1947’de halkı özgürleştirmeyi amaçlayan bir okuma yazma yöntemi önerir. Bu yöntem, okuma yazma öğrenenlerin günlük yaşamından doğrudan esinlenmiş bir gereci ve bunu konu alan metinleri kullanarak onları gerçek anlamda siyasal olarak bilinçlendirmeye dayanmaktadır. Yöntem, piskoposluğun da desteğiyle, Goulart hükümeti tarafından 1963-64’te resmileştirilir. İlk uygulamada, 300 işçiye, 45 günde okuma yazma öğretilir. 1964 darbesinden sonra iki kez tutuklanır, önerdiği yöntem iktidara karşı tehlikeli bulunur ve ülkesini terk etmek zorunda kalır. Ancak öğretisi pek çok Latin Amerika özgürleşme hareketine kaynak olur. 16 yıllık sürgün hayatının ilk beş yılını Şili’de UNESCO ve Şili Tarım Reformu Enstitüsü’nde çalışarak geçirir. Yetişkin eğitimi programlarında görev alır. Sonra, Harvard Üniversitesi Eğitim Okulu’nda misafir hoca olarak dersler verir. Daha sonra, Cenevre’deki Dünya Kiliseler Birliği’nin Eğitim Bürosu’nda özel danışman olur. En ünlü eseri olan Ezilenlerin Pedagojisi’ni, Harward yıllarında yazmıştır. Amerika’nın Vietnam’a müdahalesi, 1965’te alevlenip sokaklara dökülen ırk kökenli toplumsal çalkantılar, özellikle öğrenci olayları bu kitaba kaynak olmuştur. Ezilenlerin ve dışlananların sadece üçüncü dünyada var olmadığını anlayarak, üçüncü dünya kavramını coğrafi sınırlarından çıkarıp siyasi alana taşıması da bu kitabıyla gerçekleşir. 1986 senesinde UNESCO’nun “Barış ve Eğitim” ödülüne layık görüldü. Bugün Sao Paola’da, Freire’nin yöntemleriyle eğitim veren, Instituto Paolo Freire adlı bir kurum bulunuyor. Ayrıca, Brezilya’nın ve dünyanın pek çok başka üniversitesinde adına enstitüler ve merkezler kurulmuş durumda. www.paulofreire.org sitesinden daha ayrıntılı bilgi edinilebilir. BAŞLICA YAPITLARI: Education for Critical Consciousness (1967); Cultural Action for Freedom (1967); Pedagogy of the Oppressed (1970) [Ezilenlerin Pedagojisi, Çev. Dilek Hattatoğlu, Erol Özbek, Ayrıntı Yayınları, 1991]; Pedagogy in Process: Letters to Guinea-Bissau (1978); The Politics of Education: Culture, Power and Liberation (1985); Literacy: Reading the Word and the World (Donald Macedo’yla birlikte, 1987) [Okuryazarlık: Sözcükleri ve Dünyayı Okumak, Çev. Serap Ayhan, İmge Kitabevi, 1998]; Pedagogy of the City (1993); Letters to Cristina: Reflections on My Life and Work (1996); Mentoring the mentor: A Critical Dialogue with Paulo Freire (1997); Pedagogy of the Heart (A.M.A. Freire’yle birlikte, 1997) [Yüreğin Pedagojisi, Çev. Özgür Orhangazi, Ütopya Yayınevi, 2000] ve Politics and Education (1998).
Kendini Bilmek – Profil Kitap
Poetika – Şiir Sanatı Üstüne – Hasan Ali Yücel Klasikleri 270
Aristoteles (MÖ 384-322): Antik Yunan felsefesinin önemli isimlerinden Aristoteles Platon’un öğrencisi, Tiran Hermias ile Büyük İskender’in hocası, Lykeion okulunun kurucusudur. Ortaçağ’da Musevi ve Müslüman düşünürleri, Hristiyan teolojisini, özellikle de skolastik düşünceyi etkilemiş, etkisi Aydınlanma Dönemi’ne, Rönesans’a ve Reform’a yayılmıştır.
Klasik mantığın kurucusudur. Biyoloji, botanik, zooloji, kimya, etik, mantık, metafizik, retorik, bilim felsefesi, fizik, şiir sanatı, siyaset kuramı, psikoloji hakkında günümüze ulaşan yazıları, anılan tüm alanlarda kurucu metinler olarak değerlendirilir.
Tarih Ve Ütopya
Ciaron’a göre tarih, birtakım atlıların (ya da zırhlıların) halklarını çiğneyerek ilerlemesinden ibaret... Mutluluk fikrinin tarihte oynadığı rolu ele alan Cioran, ütopyaların çıkış zeminini ve gitgide insandan uzaklaşmalarını kendine has, müstehzi üslubuyla dile getiriyor. Geçmişte kalmış ya da gelecekte kurulacak bir altın çağ yerine öncesiz sonrasız şimdi’nin altını çiziyor Cioran.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.