

Sultan Bir Kanuni Romanı
₺377,50 Orijinal fiyat: ₺377,50.₺195,00Şu andaki fiyat: ₺195,00.
Sultanlar sultanı, hakanlar hakanı, hükümdarlara taç veren Allah‘ın yeryüzündeki gölgesi, Anadolu‘dan Rumeli‘ye kara ve denizlerin yegâne hâkimi Kanuni Sultan Süleyman Han yedi cihana nam salmaya devam ediyor! Devir Muhteşem Süleyman devridir. Düşmanları bir korkudur sarar. Vehimi çıkar her köşe başından; yamandır, aman vermez. Pargalı ise her vezire benzemez, zekâsıyla savaşır da olmazları oldurur. Hürrem‘in tek bir sözüyle kayıplara karışır kimi, kiminin hayatı huzur bulur. Ancak başta Cihan Padişahı vardır ki sefer eyler Bağdat‘a, Estergon‘a; şanıyla Viyana kapılarına ulaşır. Ne Şarlken tanır ne Ferdinand. Denizler ise Barbaros‘tan sorulur. Preveze‘den gelen kahramanlık haberleri Kutsal Roma ile Safeviler arasındaki ittifakı körüklerken acaba bu güç savaşında kim galebe çalacaktır? Tarihi romanların vazgeçilmez ismi Okay Tiryakioğlu, Kanuni üçlemesinin ikinci kitabı Sultan‘da tarihin en ihtişamlı dönemini soluk soluğa bir anlatımla bugüne taşıyor.
Yayınevi |
Timaş Yayınları |
---|---|
Yazar |
Okay Tiryakioğlu |
Baskı Yılı |
2012 |
1 adet stokta
Timaş Yayınları – Sultan Bir Kanuni Romanı
/n
Sultanlar sultanı, hakanlar hakanı, hükümdarlara taç veren Allah‘ın yeryüzündeki gölgesi, Anadolu‘dan Rumeli‘ye kara ve denizlerin yegâne hâkimi Kanuni Sultan Süleyman Han yedi cihana nam salmaya devam ediyor! Devir Muhteşem Süleyman devridir. Düşmanları bir korkudur sarar. Vehimi çıkar her köşe başından; yamandır, aman vermez. Pargalı ise her vezire benzemez, zekâsıyla savaşır da olmazları oldurur. Hürrem‘in tek bir sözüyle kayıplara karışır kimi, kiminin hayatı huzur bulur. Ancak başta Cihan Padişahı vardır ki sefer eyler Bağdat‘a, Estergon‘a; şanıyla Viyana kapılarına ulaşır. Ne Şarlken tanır ne Ferdinand. Denizler ise Barbaros‘tan sorulur. Preveze‘den gelen kahramanlık haberleri Kutsal Roma ile Safeviler arasındaki ittifakı körüklerken acaba bu güç savaşında kim galebe çalacaktır? Tarihi romanların vazgeçilmez ismi Okay Tiryakioğlu, Kanuni üçlemesinin ikinci kitabı Sultan‘da tarihin en ihtişamlı dönemini soluk soluğa bir anlatımla bugüne taşıyor.
İlgili ürünler
Avcının Notları – Hasan Ali Yücel Klasikleri 317
İvan Sergeyeviç Turgenyev (1818-1883): Avrupa’da ve ülkemizde eserleri ilkönce çevrilen 19. yüzyıl Rus yazarlarındandır. Döneminin Avrupalı bakış açısına sahip tek Rus yazarı olarak anılır. Avcının Notları Turgenyev'in daha önce Sovremennik (Çağdaş) dergisinde yayımladığı 25 hikâyesinin bir araya getirildiği ve onu üne kavuşturan ilk eseridir.
Eser hümanist dili ve toprak köleliğine karşı duruşuyla, Rus realist edebiyatında önemli bir rol üstlendiği gibi, toplumsal bilincin gelişimine de büyük katkıda bulunmuştur.Yazarın olağanüstü gözlem gücünün tüm hikâyelerin ana fonunu oluşturan doyumsuz doğa tasvirlerinde doruğa çıktığı Avcının Notları, Çarlık Rusyası'ndaki sert ve merhametsiz taşra yaşamının insanlara, özellikle de toprak kölesi köylülere yansımasını olanca çıplaklığıyla gözler önüne serer.
Barbaros – Denizlerin Hakimi
Barbaros Hayreddin Paşa…
Akdeniz’i bir Türk gölü haline getiren, düşmanlarının bile büyük saygı duyduğu denizcilik tarihinin belki de en büyük denizcisi.
Çocukluğundan itibaren cesareti ve iradesiyle hep en önde olan Barbaros, Türklerin denizlere hâkim olmadığı sürece fitnenin bitmeyeceğine inanıyordu...
Denizler ise acımasızdı, en yakınlarını, sevdiklerini kaybetti hırçın dalgalarda...
Akdeniz’in kalbinde zehirli hançer gibi saplı Rodos Şövalyeleri, Endülüs’e zulüm eden İspanyollar, Müslümanlara zarar veren korsanlar, Habsburglar, Papalık, Venedik, Ceneviz, Malta, Portekiz ve diğerleri... Türkleri denizlerden atmak için bütün gayretleriyle çabalıyorlardı.
Denizlerin hâkimi olmak bu Haçlı ittifakı karşısında zordu, fakat Barbaros da yalnız değildi. Leventleri, hocası Kemal Reis, Piri Reis gibi dostları ve Devleti Aliyye bütün imkânlarıyla Barbaros’un yanındaydı.
Eserleri altı dile çevrilen, Türkiye’nin en çok okunan tarihî romanlarının yazarı, okurları tarafından “Günümüzün Peyami Safa’sı” olarak anılan Okay Tiryakioğlu’nun kaleminden sürükleyici, heyecanlı ve derinlikli bir Barbaros romanı...
Halid Bin Velid
İbrahim bin Cevri el Hamevi el Gassani, Kanonikler adına çalışırken Halid bin Velid’in canına kastedecek kadar gözünü karartan bir Hristiyan Gassani fedaisidir.
Yolu sahabe-i kiramın önemli isimlerinden Amr bin As ile kesişince İslam’a tanışır ve o günden sonra genç ve yetenekli bir savaşçı olarak kendini adeta İslam ordularını komutanı, Peygamber Efendimizin Seyfullah unvanını verdiği Halid bin Velid’in hizmetine adar ve macera başlar.
Artık komutanların şahı Halid nerede vazife alsa İbrahim de onun yanındadır.
İrtidat hareketlerinin bastırılmasında en saflardan olan biteni aktarır.
İbrahim’in tuttuğu kayıtlar eşliğinde Halid bin Velid ve ordusunun kahramanca savaştığı cepheler art arda gelir.
Sahte peygamber vakalarını başarıyla bastıran Seyfullah, Irak’ta Sasaniler’e, Suriye’de Bizans’a karşı saf tutar.
Fetih hareketleri hız kesmeden devam eder.
Busra’da, Havran’da, Ecnadeyn’de, Yermük’te, Şam’da İslam düşmanlarının kalbine korku salan Halid bin Velid’in kahramanlık ve cesaret dolu hayatı Okay Tiryakioğlu’nun kaleminden bugüne taşınıyor.
Napolyon
Ruh Adam
«Ruh Adam», Türk edebiyatında pek alışılmamış çeşitte bir romandır. Müellifin tarihî romanlarını okumuş olanlar, tarihî bir roman gibi başlayan bu eserin öyle olmadığını görecek, sayfalar ilerledikçe kendilerini aşırı bir sembolizmin içinde bulacaklardır. Bir tarih çeşnisinin de yer aldığı roman, yaşamanın gayesini yalnızca askerlikte bulan bir subayın hayatıdır. Tabiatüstü olaylarla anlatılan bir hayat hikâyesinin, dikkatle bakıldığı zaman, gerçeklerin sembollerle çerçevelenmiş ifadesinden başka bir şey olmadığı görülecektir. «Ruh Adam», kendi nefsi ile mücadele eden bir insanın macerasıdır. Edebî-ruhî tahlilini yapanlar, eserin hakikaten bir roman mı, yoksa yaşanmış bir hayat mı olduğunu kestirmekte hayli tereddüde düşeceklerdir.
Rüzgara Bırakılan Dilekler
Tarihin karanlık bir döneminde hayatta kalma gücüne ve sevgiye dair olağanüstü bir hikâye!
2. Dünya Savaşı tüm dehşetiyle sürerken 10 yaşındaki Manami Amerika’daki yaşamının ne kadar huzurlu olduğunun farkında değildir. 1942 yılında Japonya Amerika’nın Pearl Harbor limanını bombalayınca, Amerikan hükümeti Japon kökenli Amerikalıları toplama kamplarında yaşamaya zorlar. Manami sadece evinden değil, köpeğinden de ayrılmak zorunda kalır. Hem de onu yanında götürmek isterken bir bilinmeze terk etme pahasına!
Peki, kâğıtlara yazıp rüzgâra bıraktığı dilekler sevgili köpeğini geri getirebilecek mi? Ailesi tekrar bir araya gelebilecek mi? Sadece Japon yüzlü ve Japon isimli olduğu için gördüğü ayrımcılığı bir gün affedebilecek mi?
Tarihsel olaylara dayanarak başarıyla kaleme alınmış olan bu roman, yaşadığı travmatik olaylar nedeniyle artık konuşamayan Manami’nin iyileşme ve tekrar hayata bağlanma çabasını dokunaklı bir dille anlatıyor.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.