

Siyah Gözlerine Beni De Götür
₺288,50 Orijinal fiyat: ₺288,50.₺117,00Şu andaki fiyat: ₺117,00.
Nurullah Genç’in hayata armağan ettiği kelimeler, şiirin en güzel duraklarına götürüyor okuru yeniden.
Daha dokunmadan kurudu irem
Çöllere bir türlü yağamıyorum
Yeni bir koşunun başlangıcında
Biraz deprem sonrası
Biraz şehir hülyası
Bir kalp yangınından geriye kalan
Siyah gözlerine beni de götür
Artık bu yerlere sığamıyorum
Yayınevi |
Timaş Yayınları |
---|---|
Yazar |
Nurullah Genç |
Sayfa Sayısı |
96 |
Kağıt Cinsi |
1. Hamur |
Baskı Yılı |
2022 |
Boyut |
"14 ,00 X 21 ,00" |
Cilt Tipi |
Karton Kapak |
1 adet stokta
Timaş Yayınları – Siyah Gözlerine Beni De Götür
/n
Nurullah Genç’in hayata armağan ettiği kelimeler, şiirin en güzel duraklarına götürüyor okuru yeniden.
Daha dokunmadan kurudu irem
Çöllere bir türlü yağamıyorum
Yeni bir koşunun başlangıcında
Biraz deprem sonrası
Biraz şehir hülyası
Bir kalp yangınından geriye kalan
Siyah gözlerine beni de götür
Artık bu yerlere sığamıyorum
İlgili ürünler
Bütün Şiirleri 2
Babam gelirdi ve akşam olurdu.
Bahçedeki akasya ağacı, gün boyu biriktirdiği kuşları,
birer hayal topu olarak uzatırdı yatağımıza.
Siyah-beyaz bir fotoğraf gibi gelirdi babam.
Kamyonlar hep geceleri, hep uzaklara giderdi.
Ben o zamanlar bütün babaları susar sanırdım.
Yalnızca gaz lambasıyla konuşan bir diş gıcırtısıydı babam.
Kapılar titreyerek açılır, titreyerek kapanırdı.
Tanrıyı ve uzun konuşanları sevmezdi hiç.
Babamdan yapılmış bir korkuydu dünya.
Bütün Şiirleri 4
Seni yalnız bıraktım diye
Mezarından bile koşarak geliyorum eve.
Islık çalan odalarda
Konuşuyorum konuşuyorum konuşuyorum.
Uzaktan gelmişim, ağzımda sabahın çiy taneleri
Çocuklaşma diyerek çekiyorsun ağzını.
Sonra kaldırıyorum başımı, pencere değil
Sıralı kirpikler gibi çocuk ölüleri.
İnsan acısından utanır mı
Döktüğüm yaşlarla zehirleniyorum.
Bizden geçti de, demiştin, hepsi ölümün rahminde
Bu çocuklar nasıl yaşayacaklar bu ülkede.
Antakya’dayız, Vakıflı Köyü’nde kalbimizi seviyoruz
Bu iyilik içinde kimin aklına gelir ölüm.
Deniz kıyısına gidelim haydi
Mavi, göğsünde uyutur biraz korkumuzu.
İki kişilik bir yalnızlığım fotoğraflarının önünde
Birisi alıp götürdüğün, öteki bırakıp gittiğin.
Dilek Tuttum Okunsun Ahım Arşa Dokunsun
Üvercinka
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kurşuna diziyorlar
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Üvercinka, Türkiye’de modern şiirin ifadesine yeni bir soluk getirecek olan genç bir şairin 1958 tarihli ilk kitabı; İkinci Yeni’nin kırılma noktalarından biri.
Yalnızlığıma Dokun
Yanılgı Saatleri
Yaşıyoruz Sessizce
Bu kitap, bizim sagu, mersiye, ağıt geleneğimize, göç edeni de burada tutan, yaşatan yepyeni bir özellik getiriyor. Üç kadim kavram, yaşamın üç büyük izleği, aşk, yalnızlık ve ölüm, şiirden şiire iç içe geçerek birbirinin kapısını çalıyor. Sonra üçü birlikte gelip hepimizin hayatına doluyor. Yaşıyoruz Sessizce, aşkın, emeğin ve dünyanın ölümle bir daha yüceltildiği bir varoluş simyası.
- Şeref Birsel
Sarkaç durdu. Kapı yok.
Ayna buğulanmıyor.
Tanrı bitti.
Ölüm değil büyük ceza
Her zerresi yalnızlık
Bir dünyayı sevmek hala.
Ayrılık burcum…
Parmaklarım birer mihrap çırası
Gövdem bitene kadar tüteceğim başında.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.