

Sherlock Holmes 4 – Sherlock Holmes’un Son Görevi
₺255,94 Orijinal fiyat: ₺255,94.₺86,33Şu andaki fiyat: ₺86,33.
Yayınevi |
Parodi Yayınları |
---|---|
Yazar |
Arthur Conan Doyle |
Sayfa Sayısı |
248 |
Kağıt Cinsi |
2. Hamur |
Baskı Yılı |
2021 |
Boyut |
"13 ,00 X 19 ,00" |
Cilt Tipi |
Karton Kapak |
1 adet stokta
Parodi Yayınları – Sherlock Holmes 4 – Sherlock Holmes’un Son Görevi
İlgili ürünler
Cesur Hafiye Karahan – Kartal Terbiyecisi
Baskından kurtarılan beş çocuk… Gözlerden uzak, saklı bir çiftlik evi… Adını tarihe yazdırmış usta bir hafiye… Vatanlarını savunmak için yetiştirilen, birbirinden farklı yeteneklere sahip beş arkadaşın casusluk maceraları…
Balkanlardaki köy baskınında, Karahan ve arkadaşlarının aileleri öldürülür. Öksüz ve yetim kalan çocuklar, usta hafiye Kuşçubaşı tarafından kurtarılarak gizli bir çiftlik evine getirilirler. Zamanın üstünde teknolojilere sahip bu çiftlik evinde, yeteneklerine göre eğitilen çocuklar, Melek Ana ve Zenci Musa’nın gözetiminde cesur birer hafiye olmaları için yetiştirilirler.
Ustaları olan Kuşçubaşı, Karahan’ı kartal terbiyecisi olarak seçmiştir. Düşmana karşı amansız bir mücadelenin içine giren Karahan ve arkadaşlarını, ekip ruhuyla hareket edecekleri, nefes kesen bir macera beklemektedir.
Çıplak Kalp
Siyasi nedenlerle Çocuk Şube’ye yollanan Komiser Suat Zamir’in odasına bir gün Samet adlı bir çocuk gelir.
Samet babasının kalbini bir kutuda bulduğunu ileri sürer. Diğer yandan iktidarın gözbebeği müteahhit Cüneyt Canipoğlu’nun gizemli bir şekilde kaybolması Emniyet’i alarma geçirmiştir. Birbirinden bağımsız görünen iki soruşturma Suat Zamir ve meslektaşları Selim ile Beren’i akıl almaz bir suç zincirine yönlendirir.
Komiser Suat Zamir’in üçüncü macerası Çıplak Kalp, devlet, tarikatlar, çocuklar ve hurafeler ekseninde akan, gerilimi yüksek bir polisiye roman…
Fare Kapanı
Fare Kapanı, Monkswell Köşkü’nde geçer. Hava çok soğuktur ve gökyüzü henüz yağmamış kar bulutlarıyla dolu ve karanlıktır.
Koyu renk palto giymiş olan bir adam Culver Sokağı’nda ilerleyerek 74 numaralı apartmanın kapısı önündeki basamaklardan çıkar. Atkısını yukarı çekerek çenesini sarmış, şapkasını gözlerine kadar indirmiştir. Parmağını düğmeye basar ve zilin aşağıdaki bodrum katında tiz bir sesle çaldığını duyar. Dışarıda duran adamın yalnızca silueti belli olmaktadır. Alçalmış gibi gözüken gökyüzü bu gölge için uygun bir arka plandır. Adam merdivendeki dönemeci aştıktan sonra usulca ıslık çalmaya başlar. Bir çocuk şarkısıdır bu… “Üç Kör Fare…”
Üç Kör Fare
Üç Kör Fare
Nasıl koşuyorlar bak,
Nasıl koşuyorlar bak!
Hepsi de çifçinin karısının peşinden koştular.
Kadın da kuyruklarını et bıçağıyla kesti.
Hayatın böyle garip bir şey görün mü hiç?
Şu
Üç Kör Fare
Gibi…
Ona Kadar Say 2 – Körebe
İngiltere’de yaşayan ancak bütün dünyaya haberler hazırlayan genç adli muhabir Mabel, aldığı ani bir telefonla Türkiye’ye döndükten sonra çocukluğundan beri en yakını olan, en sevdiği kişinin beklenmedik ölümünü örten sır perdesini aralamaya çalışmıştı. Ancak ister istemez olaylar onu da bu gizemli ölüm olayının içine çekmişti, olay içinde olay yaşanmış ve Mabel şaşırtıcı bir sonuca ulaşmıştı. Bu ikinci kitapta serüven başka yollara da saparak devam ediyor. Mabel bir yandan eski sevgilisinin yardımıyla peşini bırakmayan beladan kurtulmaya çalışırken bir yandan da İstanbul Emniyeti’ne çetrefil ve çok garip bir olayda yol gösteriyor. Işıl Işık’ın kaleminden yine soluk soluğa okunacak bir serüven.
Sherlock Holmes – Bohemya’da Skandal
Sherlock Holmes – Kızıl Saçlılar Kulübü
Sisle Gelen Yolcu
Yırtıcı Kuşlar Zamanı
… alıştığımız ülke, alıştığımız İstanbul, alıştığımız hayat kayıp gidiyordu avuçlarımızın arasından…
Sokaklarda cirit atan uluslararası suç şebekeleri, onlarla fotoğraf çektirmekten utanmayan siyasiler, faili meçhulden faili meşhura evrimleşen cinayetler, ekonomik bozulmanın ve kolay para kazanma arzusunun hızlandırdığı ahlaki çürüme, liyakatsizliğin getirdiği kamusal ve kurumsal çöküş…
Yüzünde kan var Nevzat!
Başkomser Nevzat bu kez geçmişin hayaletleriyle mücadele ediyor. Ailesini katledenlerin peşinde maceradan maceraya koşarken, Nevzat ve ekibinin yaşadıkları olaylar bir 21. yüzyıl Türkiyesi portresi çiziyor.
Yırtıcı Kuşlar Zamanı’nda Ahmet Ümit Türkiye’nin yıllardır mustarip olduğu toplumsal hastalıkların röntgenini çekiyor.
Olan bitenin farkındaydım, arkadaşlarım etrafımdaydı, insanlar bana yardım etmek için çırpınıyorlardı. Ama umurumda bile değildi. Yemek yiyemiyordum, iğne ipliğe dönmüştüm. Vazgeçmiştim, her şeyden, herkesten, hepsinden… Kılımı kıpırdatamıyordum. Kıpırdatmak istemiyorum diye değil, kıpırdatamıyordum, çünkü artık içimde yaşama isteği yoktu.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.