

Mutluluğu Kaybettiğin Yerde Arama
₺399,00 Orijinal fiyat: ₺399,00.₺216,00Şu andaki fiyat: ₺216,00.
Güçsüz değilsin, sadece insansın.
Her şeyle savaşamazsın.
Her konuda en iyisini yapamazsın.
Her zaman mantıklı davranamazsın.
Bazen akışına bırakmak gerekir.
Bazen savaşmak ve kazanmak yerine yenilgiyi
kabul etmek gerekir. Çünkü dünya, yapmak istediklerimizden, kontrol edebileceklerimizden
ve gücümüzün yetebileceğinden daha fazlasını içerir.
Sonuç değişmese de birçok insan hep aynı
yöntemi denemeye devam eder. Sen de bunu yaparsan her seferindekendini daha öfkeli,
daha mutsuz hissedeceksin.
Bu kitapta, mutluluğunun kaybettiğin yerde
olmadığını anlatmaya çalıştım.
Eğer yeterince uğraştığını düşünüyorsan
ve sonuç alamıyorsan, artık yola çıkma zamanı gelmiştir.
İşte bu yola çıkma sürecine kabullenme diyorum.
Zayıflıklarını, insanları, dünyayı ve duygularını kabullendikçegüçleneceksin.
Hafifledikçe ağırlaşacaksın.
Bu kitabın anlatmaya çalıştıklarını tek
cümleyle özetle deselerdişöyle cevap verirdim:
“Olan oldu şimdi ne yapabilirim?”
Kabullenerek nasıl güçleneceğini keşfedeceğin
bir yolculuğa var mısın?
Yayınevi |
Sahi Kitap |
---|---|
Yazar |
Beyhan Budak |
Sayfa Sayısı |
240 |
Kağıt Cinsi |
2. Hamur |
Baskı Yılı |
2021 |
Boyut |
"14 ,00 X 21 ,00" |
Cilt Tipi |
Karton Kapak |
3 adet stokta
Sahi Kitap – Mutluluğu Kaybettiğin Yerde Arama
Güçsüz değilsin, sadece insansın.
Her şeyle savaşamazsın.
Her konuda en iyisini yapamazsın.
Her zaman mantıklı davranamazsın.
Bazen akışına bırakmak gerekir.
Bazen savaşmak ve kazanmak yerine yenilgiyi
kabul etmek gerekir. Çünkü dünya, yapmak istediklerimizden, kontrol edebileceklerimizden
ve gücümüzün yetebileceğinden daha fazlasını içerir.
Sonuç değişmese de birçok insan hep aynı
yöntemi denemeye devam eder. Sen de bunu yaparsan her seferindekendini daha öfkeli,
daha mutsuz hissedeceksin.
Bu kitapta, mutluluğunun kaybettiğin yerde
olmadığını anlatmaya çalıştım.
Eğer yeterince uğraştığını düşünüyorsan
ve sonuç alamıyorsan, artık yola çıkma zamanı gelmiştir.
İşte bu yola çıkma sürecine kabullenme diyorum.
Zayıflıklarını, insanları, dünyayı ve duygularını kabullendikçegüçleneceksin.
Hafifledikçe ağırlaşacaksın.
Bu kitabın anlatmaya çalıştıklarını tek
cümleyle özetle deselerdişöyle cevap verirdim:
“Olan oldu şimdi ne yapabilirim?”
Kabullenerek nasıl güçleneceğini keşfedeceğin
bir yolculuğa var mısın?
İlgili ürünler
Beden Asla Yalan Söylemez
Birine öfkelenme özgürlüğümüz yoksa onu sevmeyi seçemeyiz.
Sevmeme özgürlüğümüz olmayan birini gerçekte(n) sevemeyiz.
Birine karşı hissettiğimiz duygu “ona karşı hissetmemiz gerekenler” diye önceden tarif edilmişse, onunla meselemiz bitmeyecek, hatta başlayamayacaktır bile.
Gerçek hayatta “Böyle hissetmem lazım!”, “Şöyle hissetmemem lazım!” diye bir şey yoktur çünkü. Hisler ne yöne gideceklerini gerekliliklere sormazlar. Hiçbir ‘gerçek’ ve olgun ilişki özünde nesnel değildir. Özneler ‘gerçek’ paylaşımlarını nesnellik üzerinden kurmazlar.
Kabullenme özgürlüğümüz olmayan her duygu dışarıya akamayan bir irin gibi bedenimizi ve ruhumuzu ele geçirir. İçimize hapsettiğimiz her duygu aynı zamanda içimizi hapseder.
Üzerini örttüğümüz her şeyin altında kalırız çünkü. Eksik olduğumuzu ararız, hem de eksik bırakandan ya da ona benzeyenden. Noksanımızı, bizi zaten noksan bırakandan dileniriz bir ömür boyu.
Oysa yapabileceğimiz yegâne şey alamadığımız ilgiyi, saygıyı, duygularımıza dair anlayışı, korumayı ve koşulsuz sevgiyi kendimize gösterebilmemizdir. İnsan ancak kendi kendinin ebeveyni olabildiğinde yetişkin, özgür ve mutlu olabilir.
Bunlar içinizde bir yerlere biraz tanıdık geliyorsa bu kitabı okumaya hazırsınız. Size bu kitabın kimle veya kimlerle ilişkinize dair olduğunu söylemeyeceğim yine de… Çünkü biliyorum ki söylersem kaçacaksınız. Size iyi gelmediği, sizi mahvettiği, sizi hasta ettiği, sizi mutsuz ettiği hâlde kaçacaksınız.
Oysa kaçmanın kendisiydi asıl korkunuz. Biraz canınızın yanmasına izin verirseniz, canınızın yanması geçecek. Sizi kendinizin şifalı ellerine doğru çağırıyorum.
– Cem Mumcu
Yetenekli Çocuğun Dramı adlı dünyaca ünlü kitabın yazarı Alice Miller, Beden Asla Yalan Söylemez ile bu hastalıkların nasıl ortaya çıktığını gözler önüne seriyor. Bu kitap, duygularımız ile bedenlerimizin kaydettikleri ve ezelden beri içselleştirdiğimiz ahlâk kurallarına uymak için hissetmek istediklerimiz arasındaki çatışmayı ele alır.
Bir Kalbi Kırılmaktan Koruyabilsem
“Kitapta zaman zaman bir sohbet edası ile sizinle konuşuyorum, zaman zaman da bilmişlik taslıyor, derin mevzulara giriyorum. Bazen aradan çekiliyor ve o konuda düşünmüş ve hissetmiş yazarlara, şairlere kulak veriyorum. Bazen de kendimi tutamayıp meşk ediyor, içimdeki şairi serbest bırakıyorum. Bazen psikiyatrist konuşuyor satırlarda, bazen şair, bazen varlığın heybeti karşısında büyülenmiş bir şaşkın. Üçünü de birleştiren bir şey varsa, samimi bir umut üzere var olmaları. Elimin erdiği, sözümün yettiğince daha iyi bir dünyanın inşasına katkıda bulunmak istiyorum. Dilerim ki bugün söylediğimiz güzel söz, yarın bize tanıklık etsin.”
Bu Takıntılı Düşüncelerle Ne Yapacağım?
Değer yargılarınıza ters, uygunsuz, tuhaf düşünceler mi musallat
oluyor zihninize?
• Kimliğinize aykırı, örneğin saldırganca dürtüler hissettiğinizde
bunlara ilişkin görüntü ve imajlar mı beliriyor zihninizde?
• Zihninizde âdeta kendiliğinden beliren bu tür rahatsız edici,
istenmeyen düşünce, imge ve dürtüleriniz daha çok dini, cinsel ya
da felsefi konularla mı ilgili?
• Kendinizi, en kutsal saydığınızı tahrip ederken ya da kendinize
ve en yakınınızdakilere zarar verirken mi hayal ediyorsunuz?
Bunları yapabileceğinizden korkup önlemler mi alıyorsunuz? Ya
da bunlar aklınızdan geçtiği anda, o düşüncelerden kaçabilmek için çeşitli ritüeller mi geliştiriyorsunuz?
• Bu düşünce, imge ve dürtüler kimseye açamayacağınız kadar aykırı mı sizce? Ya da durumunuzu yakınlarınızla paylaşmak hiçbir şeyi değiştirmedi mi?
• Rahatsız edici bu düşünce, imge ve dürtülerinizi tehlikeli mi buluyorsunuz? Bu durumun eninde sonunda bir felaketle mi
sonuçlanacağına inanıyorsunuz?
• Sizce bu düşünce, dürtü ve imgelerinizden sorumlu musunuz?
• Bu düşünce, imge ve dürtüler sizi delirtebilir mi?
• Ne kadar kaçsanız, reddetseniz de zihninize tekrar tekrar gelen bu
düşünce ve imgelerden nasıl kurtulacağınızı bilemiyor musunuz?
Prof. Dr. M. Hakan Türkçapar’ın editörlüğünde hazırlanan Hayatı
Anlamak Serisi ’nin bu beşinci kitabında Prof. Dr. Kadir Özdel, insan
zihnine âdeta kendiliğinden gelen rahatsız edici düşüncelerin nasıl
obsesif kompulsif bozukluğa dönüştüğünü anlatıyor. Bilişsel Davranışçı Psikoterapi`yi esas alarak hazırladığı değerlendirme anketleri
ve çözüm uygulamaları ile bu konuda kendi kendinize nasıl yardım
edebileceğinizi adım adım gösterirken, insanın en karanlık gizlerinden birini aydınlatıyor:
Zihniniz, zehirsiz de olsa yılanların dolandığı bir bahçeyse, o bahçede
nasıl sağlıklı yaşarsınız?
Düşün – Düşünceli Bir Hayatın Savunusu
Dikkat dağıtıcı unsurlarla dolu yoğun hayatımızda düşünmeye gitgide daha az fırsat buluyoruz. Düşünceli bir hayatın düşüncesi bile toplumsal hızlanmanın damga vurduğu çağımızla uyumsuz duruyor. Koşuşturmalı modern varoluşumuz, düşüncelerimizle vakit geçirmeye, yaşadığımız olayların ayrıntılarını değerlendirmeye veya hayatın gizemlerine kafa yormaya alan bırakmıyor.
Bildiğimiz kadarıyla insan, dünyada kelimenin tam anlamıyla düşünme kabiliyetine sahip tek varlık. Peki düşünmek tam olarak ne demektir? Hangi biçimleri alır? Nasıl öğrenilir? Sezgi, mantık, dikkat ve muhakeme kavramlarının düşünmeyle ilişkisi nedir? Düşünmek tek başına yapılan bir eylem midir? Düşünmenin bilişsel ve felsefi boyutları neleri kapsar? Günümüzde kendi aklımızla düşünmek mümkün mü? Düşünmek var olmanın bir yolu olarak görülebilir mi? Eleştirel ve derinlemesine düşünmek neye hizmet eder? Teknolojinin sağladığı kolaylıklar düşünme becerimizi nasıl etkiliyor? Hızlı ve yavaş düşünmek ne demektir? Yürümek, çokça söylendiği gibi düşünmeyi destekler mi?
Danimarkalı psikolog ve felsefeci Svend Brinkmann Düşün’de, etrafımıza merak duygusuyla ve eleştirel gözle bakmamızı sağlayan düşünme sanatını ele alıyor: Düşünceler arasında serbestçe dolaşmayı ve iç sesimize daha fazla kulak vermeyi, hayatı zenginleştirmenin bir yolu, çoğu zaman da başlı başına bir neşe kaynağı olarak sunuyor. Düşünme keyfinin kıvılcımını yeniden yakacak küçük ama etkili bir kitap.
Mutluluk Psikolojisi Ve Stresle Başa Çıkma
Stres ve zaman yönetiminde; duygu, düşünce ve davranış denetiminde beynimizi doğru kullanırsak, mutlu, başarılı ve nitelikli yaşayabiliriz. Bu yaşantı bizim vereceğimiz kararlara bağlı olduğuna göre, dünyayı değiştirmek yerine kendimizi değiştirmeye öncelik vermeliyiz. Bu kitabın amacı, yaygın hastalıklardan pek çoğunun temel kaynağı olan stresi mutluluğa dönüştürmenin püf noktalarını vurgulamaktır.
Ruh Hali Bireysel Mutluluk Sosyal Mutluluk
Hayat, hepimizin zaman zaman tökezlediği uzun bir yürüyüş. İnsani yakınlığın azaldığı ve maddeciliğin öne çıktığı bir zamanda, hele de pandeminin nice can aldığı, savaşın dört bir tarafı kuşattığı dünyamızda “ruh halimizi” konuşmak daha önemli.
İki bölümden oluşan ve “mutluluk, hayatın anlamı, öfke, kıskançlık, aşk, çocuk-ebeveyn ilişkileri” gibi konuların yanı sıra “takıntılar, depresyon, panik atak, fobiler, bağımlılık, alzheimer, şizofreni” gibi belli başlı psikiyatrik sorunları ele alan Ruh Hali, hayat yolculuğumuzda daima elimizin altında duracak bir kılavuz kitap.
“Okumak zihni ve ruhu genişletir. İyi kitaplar, iyi sohbetler, iyi insanlar bizi kendimizin ilerisine taşır. Dilerim bu kitap da böyle bir vazife üstlenir ve kelimelerin atlastan kanatlarıyla sizi içsel bir yolculuğa çıkarır.”
Sevgi İçin Doğmak
Yaşamak. Sevmek Ve Öğrenmek
Kahramanlığa karşı çıkan ve baskı yanlısı eğitimcilerin egemen olduğu bir çağda, Dr. Buscaglia, coşkuyla ayakta alkışlayan, sürekli olarak "Seni seviyoruz Leo!" diye bağıran insanlar arasında konuşmasına başlıyordu. On dakika gibi gelen bir saatlik konuşmasının sonunda, herkes yanına koşup çevresini sarmıştı. Eğer orada olsalardı, sandalyelerinde dayanılmaz bir kıskançlıktan ölecek birçok politikacı tanıyorum. Ama ne yazık ki orada değillerdi. Sentinel Star - Orlando, Florida Buscağlia'nın salondaki kişileri kucaklamasını izlerken, yüzünde tam bir mutluluk ifadesi olduğunu gördüm. Herkes onun varlığından etkilenmiş, neredeyse yücelmiş gibiydi. St. Louis Post Dispatch Güney Kaliforniya Üniversitesi Profesörünü gören herkes... dinleyicilerini sevgiyi denemeye, kullanmaya ve sevgiye güvenmeye zorlarken, onlara öğüt verirken, yalvarırken coşku veren ve tüm engellere karşı koyan konuşmacının kişiliği ve yaklaşımının etkisiyle sandalyelerine çivilenmiş gibiydi.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.