Komitenin Ruhu Talat Paşa
₺370,00 Orijinal fiyat: ₺370,00.₺314,50Şu andaki fiyat: ₺314,50.
Talat Paşa Türkiye Cumhuriyeti’nin labaratuvarı olarak bilinen II. Meşrutiyet döneminde yaşamış “kurt” bir siyasetçi ve etkili bir devlet adamıydı. O İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin “teşkilatçı” liderlerinden biriydi. Dönemin İstanbul’daki Alman Büyükelçisi Kühlmann’ın, Talat Paşa’nın “zayıf tarafı” olarak, onun “çok fazla vatanperver olmasını” göstermesi tartışılabilir. Zira Kühlmann’a göre fazla vatanperver olmanın “dünyayı belli bir yere kadar anlamak” ve “olayları tarafsız bir şekilde analiz edememek” gibi olumsuz bir getirisi vardı.
Buna, dar ufuklu ve dünyayı tam olarak anlayamamak da denilebilir. Kühmann’ın bu tesbiti belki “fanatikler” için doğru olabilir ve beraberinde yabancı düşmanlığını da getirebilir. Halbuki vatanperver olmak, Kühlmann’ın iddia ettiği gibi her zaman “yabancılara şüphe ile bakmak” ve onları analitik değerlendirememek ile doğrudan ilişkili değildir. Kanaatimizce Talat Paşa’nın vatanperverliğini, onun dünyayı anlayamayacak kadar fanatikliği ile değil, sömürgeci ülkelerin pençesinde kıvranan Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu siyasi ve sosyal yapısıyla açıklamak mümkündür.
Zira “hasta adam” ölmek üzereydi ve hastasını çok seven “Dr. Talat” onu iyileştirme sevdasındaydı. Bu çalışmada Talat Paşa’nın biyografisi dışında İttihat ve Terakki Cemiyetindeki rolü, Ermeni Meselesi, Siyonizm ve Masonluk ile bağlatısı gibi güncel meselelerde ele alınmıştır. Berlin’de görülen “Talat Paşa Davası” da ele alınan tartışmalı konularda bu esere de yer almaktadır.
Bu kitabı önemli ve özgün kılan nokta ise, Alman ve Türk arşiv belgelerinin karşılaştırmalı olarak bir arada değerlendirilmiş olmasındadır. Dolayısıyla kullanılan kaynaklar açısından bakıldığında, Talat Paşa’nın hayatı ve siyasi faaliyetleri ile ilgili literatürde eksik olan bir tarafı tamamlayacağı kanaatindeyiz.
| Yayınevi |
Yeditepe Yayınevi |
|---|
1 adet stokta
Yeditepe Yayınevi – Komitenin Ruhu Talat Paşa
/n
Talat Paşa Türkiye Cumhuriyeti’nin labaratuvarı olarak bilinen II. Meşrutiyet döneminde yaşamış “kurt” bir siyasetçi ve etkili bir devlet adamıydı. O İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin “teşkilatçı” liderlerinden biriydi. Dönemin İstanbul’daki Alman Büyükelçisi Kühlmann’ın, Talat Paşa’nın “zayıf tarafı” olarak, onun “çok fazla vatanperver olmasını” göstermesi tartışılabilir. Zira Kühlmann’a göre fazla vatanperver olmanın “dünyayı belli bir yere kadar anlamak” ve “olayları tarafsız bir şekilde analiz edememek” gibi olumsuz bir getirisi vardı.
Buna, dar ufuklu ve dünyayı tam olarak anlayamamak da denilebilir. Kühmann’ın bu tesbiti belki “fanatikler” için doğru olabilir ve beraberinde yabancı düşmanlığını da getirebilir. Halbuki vatanperver olmak, Kühlmann’ın iddia ettiği gibi her zaman “yabancılara şüphe ile bakmak” ve onları analitik değerlendirememek ile doğrudan ilişkili değildir. Kanaatimizce Talat Paşa’nın vatanperverliğini, onun dünyayı anlayamayacak kadar fanatikliği ile değil, sömürgeci ülkelerin pençesinde kıvranan Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu siyasi ve sosyal yapısıyla açıklamak mümkündür.
Zira “hasta adam” ölmek üzereydi ve hastasını çok seven “Dr. Talat” onu iyileştirme sevdasındaydı. Bu çalışmada Talat Paşa’nın biyografisi dışında İttihat ve Terakki Cemiyetindeki rolü, Ermeni Meselesi, Siyonizm ve Masonluk ile bağlatısı gibi güncel meselelerde ele alınmıştır. Berlin’de görülen “Talat Paşa Davası” da ele alınan tartışmalı konularda bu esere de yer almaktadır.
Bu kitabı önemli ve özgün kılan nokta ise, Alman ve Türk arşiv belgelerinin karşılaştırmalı olarak bir arada değerlendirilmiş olmasındadır. Dolayısıyla kullanılan kaynaklar açısından bakıldığında, Talat Paşa’nın hayatı ve siyasi faaliyetleri ile ilgili literatürde eksik olan bir tarafı tamamlayacağı kanaatindeyiz.
İlgili ürünler
Anadolu Türk Beylikleri
Anadolu Beylikleri Dönemi, 1071 Malazgirt Zaferi sonrasında başlayıp Osmanlı Devleti’nin Anadolu’da birliği sağladığı yıllara kadar devam eden uzun bir tarihî süreçtir.
Bu süreçte Anadolu’daki şehirler siyasî, ekonomik, sosyal ve kültürel yönlerden gelişmiştir. Anadolu’da kurulan Türkmen Beylikleri sayesinde Türkçeye önem verilmiş ve Türkçenin gelişmesine katkı sağlanmıştır. Denizlerde ve deniz ticaretinde büyük gelişmeler yaşanmış ve böylece ilk denizcilik faaliyetleri de bu dönemde başlamıştır. Ahî teşkilatı yaygınlaşmış zanaatın ve sosyal hayatın gelişmesine katkı sağlamıştır. Bu dönemde Selçuklular zamanında fethedilemeyen Anadolu şehir ve kasabalarının fethi sağlanmış ayrıca imar faaliyetleri hız kazanmış ve çok sayıda medrese, cami, mescid, çeşme, köprü, külliye vs. sosyal yapılar inşa edilmiştir.
Şu an üniversitelerimizin ilgili bölümlerinde okutulan Anadolu Türk Beylikleri Tarihi dersi için uygun bir kitap bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu dönemin tarihi ile ilgili olarak tarih meraklılarına, tarih öğretmenlerine, üniversite öğrencilerine yetebilecek nitelikte bir eser mevcut değildir. Özellikle son yıllarda bu konuda bize ulaşan talepleri de dikkate alarak böyle bir eseri hazırlamaya karar verdik. Sonucunda da elinizdeki bu kitap ortaya çıkmış oldu. Burada görsel malzemelerle sunulmuş toplam 30 Anadolu Türk Beyliği’nin tarihini bulacaksınız. Kitap, ayrıca dönemin kaynaklarını tanıtıp bunlar üzerinde yapılan çalışmalardan bahsederken bu zamana kadar Anadolu Beylikleri Tarihi ile ilgili çalışmalar hakkında bilgi vermektedir. Bunun dışında kitapta, kültürel ve sosyal hayat, ekonomik hayat, askerî teşkilat ve siyasî teşkilat hakkında da bilgiler bulacaksınız.
Devleti Aliyye V
Devlet-i ‘Aliyye’nin birinci cildi Osmanlı Devleti’nin bir beylikten Balkanlar ve Ortadoğu’ya hükmeden güçlü bir imparatorluğa dönüşümünü konu alır. İkinci cilt, padişah ve devlet otoritesinin zayıfladığı 17. yüzyılın ilk yarısındaki iktidar mücadelelerini inceler. Üçüncü cilt, merkezi devlet otoritesinin yeniden kurulduğu “Köprülüler” dönemini, Orta Avrupa’da Habsburglarla süren uzun iktidar mücadelesini, malî ve siyasî bunalıma karşı çözüm arayışlarını ayrıntılarıyla ele alır. Dördüncü cilt ise, Osmanlı Devleti’nin geçirdiği askerî ve malî dönüşümü mercek altına alır, Tanzimat ve Meşrutiyet dönemine kadar uzanan süreçte gelişen olayları takip eder. Ayrıca Birinci Dünya ve Kurtuluş Savaşları sonunda Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına uzanan geniş bir kesit sunar.
Osmanlı Devleti’nin kuruluş devrinin, hukukî ve idarî teşkilâtının, ekonomik, sosyal ve toplumsal altyapısının detaylı olarak işlendiği Devlet-i ‘Aliyye külliyatının beşinci cildi, Osmanlı-Avrupa ilişkileri, Annales Okulu ve bu okulun Osmanlı tarih araştırmalarına etkisiyle sonlanıyor. Halil İnalcık’ın bu son cilt için bir araya getirdiği İngilizce ve Türkçe makalelerinin yer aldığı eserde, ayrıca serinin tamamını ihtiva eden detaylı bibliyografya da sunulmaktadır.
Hatıralar – Roger Garaudy
Ben geçitlerden de geçtim, çıkmazları da yaşadım. İsterim ki, bunca mücadelenin, düşüşün ve yanlışın, umudun ve kardeşçe buluşmaların bana kazandırdıkları benimle gömülüp gitmesin.
Fikir ve eylem adamı olarak 20. yüzyıla adını yazdıran Garaudy, elinizdeki kitabı bu cümlelerle özetliyor.
Stalin'den Nasır'a, De Gaulle'den Fidel Castro'ya, Bachelard'dan Jean-Paul Sartre'a, Pablo Neruda'dan Picasso'ya nice ünlü devlet, düşünce ve sanat adamlarıyla görüşüp tartıştığı meseleleri okuyucularıyla paylaşıyor.
Yazar, yaşadıklarından hareketle kendisinin kim olduğunu ve ne için yaşadığını sorgularken; tespitleri, tahlilleri ve teklifleri ile geleceğin dünyasına da ışık tutuyor.
Güleryüzlü bir geleceğe özlem duyanların heyecanla okuyacakları çok önemli hatıralar ve gerçek anlamda bir temel eser...
Padişahların Akıl Hocaları
Türkiye Cumhuriyetinde 1923-1961 Güç Odaklarının Mücadelesi
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yılı olan 1923’ten 1961’e kadar geçen 38 yılda, öncesinde olduğu gibi, güç odaklarının büyük mücadeleleri oldu.
İşte elinizdeki kitap bu 38 yılda yaşananlara ışık tutuyor: Hangi tarihsel kesitte, hangi güçler ve temsilcileri, nasıl karşı karşıya geldi? Kimler kazandı, kimler kaybetti? Siyasal ve sosyoekonomik tarih nasıl yazıldı?
İlker Başbuğ bu süreçte yaşanan olayları neden-sonuç ilişkilerini ortaya çıkartacak şekilde sorular sormaya ve bu sorulara cevaplar bulmaya çalışarak tartışıyor ve analiz ediyor.
Bu yaklaşıma birkaç örnek:
• 1926’daki İzmir suikastı girişimi sonrası Atatürk’ün karşısında etkili bir güç kaldı mı?
• Atatürk, İnönü’nün başbakanlıktan ayrılmasının ardından neden Celal Bayar’ı tercih etti?
• Türk Devrimi’nin felsefesinin temel taşını hangi düşünce oluşturmaktadır?
• İnönü, 2. Dünya Savaşı sırasında Türkiye’nin coğrafyasından kaynaklı gücünü etkin hale getirebilmeyi başarabildi mi?
• Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu neden başarıyla uygulanamadı?
• İnönü’yü çok partili demokrasiye geçişe zorlayan nedenler ve sonuçları…
• 1946-1950 yılları arasında demokrasi mücadelesi veren bir partinin daha sonra bu çizgiden sapmasının nedenleri ve sonuçları…
• 27 Mayıs: İhtilal mi, darbe mi?
38 yıla damgasını vuran tüm önemli olayların analiz edildiği bu kitap siyasi tarihimize yeni bir bakışla bakmanızı sağlayacak…

Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.