

Kentlerin Kalbi
₺487,25
“Dünya bir kitapsa bu kitabı okumadan bu dünyadan geçme!”
Kentler sadece binalardan, caddelerden ibaret değildir, her kentin bir kimliği, ruhu, kalbi de vardır. Kentlerin kalbi, o kentlerde yaşayan, sokaklarında yürüyen, çalışan, emek veren, gerektiğinde isyan eden, direnen insanları ve eserleriyle o kentin nabzı olan şairleri, yazarları, sanatçılarıdır.
Yaşar Seyman kentlerin nabzına kulak veriyor. Âşıklardan, ozanlardan devşirip kalemine taşıdığı özgün üslubuyla “bizim eller” dediği Anadolu’dan başlayıp beş kıtadan onlarca kentin kalp atışını, kokusunu, rüzgarını alıp getiriyor sayfalara. Erzincan’dan, Ankara sokaklarına, “Tanrılar Dağı” Nemrut’tan İzmir’de işçi kadın Rukiye’ye, Zonguldak maden işçilerinden Güney Afrika’da Mandela’ya, Hakkâri’deki “Dengbêj çiçeği” Asmin’den Arjantin’de Mercedes Sosa’ya, Goethe’nin kenti Frankfurt’tan Hintli kadınların renkli sarilerine uzanan; emeğin, kadın mücadelesinin, kitapların, şiirlerin, şarkıların izinde, Can Ersal`ın renkli desenleri eşliğinde dolu dolu bir yolculuğa çıkıyoruz.
Yayınevi |
Bilgi Yayınevi |
---|---|
Yazar |
Yaşar Seyman |
Sayfa Sayısı |
260 |
Kağıt Cinsi |
1. Hamur |
Baskı Yılı |
2023 |
Boyut |
"14 ,00 X 21 ,00" |
Cilt Tipi |
Karton Kapak |
1 adet stokta
Bilgi Yayınevi – Kentlerin Kalbi
/n
“Dünya bir kitapsa bu kitabı okumadan bu dünyadan geçme!”
Kentler sadece binalardan, caddelerden ibaret değildir, her kentin bir kimliği, ruhu, kalbi de vardır. Kentlerin kalbi, o kentlerde yaşayan, sokaklarında yürüyen, çalışan, emek veren, gerektiğinde isyan eden, direnen insanları ve eserleriyle o kentin nabzı olan şairleri, yazarları, sanatçılarıdır.
Yaşar Seyman kentlerin nabzına kulak veriyor. Âşıklardan, ozanlardan devşirip kalemine taşıdığı özgün üslubuyla “bizim eller” dediği Anadolu’dan başlayıp beş kıtadan onlarca kentin kalp atışını, kokusunu, rüzgarını alıp getiriyor sayfalara. Erzincan’dan, Ankara sokaklarına, “Tanrılar Dağı” Nemrut’tan İzmir’de işçi kadın Rukiye’ye, Zonguldak maden işçilerinden Güney Afrika’da Mandela’ya, Hakkâri’deki “Dengbêj çiçeği” Asmin’den Arjantin’de Mercedes Sosa’ya, Goethe’nin kenti Frankfurt’tan Hintli kadınların renkli sarilerine uzanan; emeğin, kadın mücadelesinin, kitapların, şiirlerin, şarkıların izinde, Can Ersal`ın renkli desenleri eşliğinde dolu dolu bir yolculuğa çıkıyoruz.
İlgili ürünler
Berdel 2
Sonunu görmediği yolu yürümekten hep korkan bir adamdı
Rezan Şahmaran. Hayal kırıklıklarına uğramaktan hoşlanmayan, insanlara çok sevmediği müddetçe bağlanmayan, sevgisini heba etmeyen bir adamdı.
Zorlu yolların sonunda hayatına bir kadın girdi.
Önünü arkasını düşünmeyi, olanların sonucunu
ölçüp biçmeyi unutturdu ve korkusuzca sona gidebileceğini öğretti o kadın.
Hesapsız kitapsız yürümenin güzel tarafını
bu kadın sayesinde öğrendi. İstemediği, sevmediğini defalarca kez yüzüne vurduğu
kadını bir felaketin sonunda kaybetti.
Kaybetmekten korkan bir aşık olacağı aklının ucundan geçmezdi. Nitekim Rezan Şahmaran’ın kalbi sevdanın yakıcı ateşine yandı. Yandı ve kaybetmekten ölesiye korktu.
Bir zamanlar sevmediği kadına, korkusunu pervasızca haykırdı:
Allah der ki; kimi benden çok seversen onu senden alırım.
Ve ekler: Onsuz yaşayamam deme, seni onsuz da yaşatırım.
Yemin ederim seni benden önce alacak diye
çok sevmekten korkuyorum!
Frankenstein – İngilizce Klasik Roman
The monster saw my determination in my face and gnashed his teeth in the impotence of anger. “Shall each man,” cried he, “find a wife for his bosom, and each beast have his mate, and I be alone? I had feelings of affection, and they were requited by detestation and scorn. Man! You may hate, but beware! Your hours will pass in dread and misery, and soon the bolt will fall which must ravish from you your happiness forever. Are you to be happy while I grovel in the intensity of my wretchedness? You can blast my other passions, but revenge remains—revenge, henceforth dearer than light or food! I may die, but first you, my tyrant and tormentor, shall curse the sun that gazes on your misery. Beware, for I am fearless and therefore powerful. I will watch with the wiliness of a snake, that I may sting with its venom. Man, you shall repent of the injuries you inflict."
Hachiko
Bundan 100 yıl kadar önce, bir köpekle bir profesör arasında, sonraları tüm dünyayı derinden etkileyecek bir dostluk başladı. Fakat bu dostlar, profesörün ölümüyle kısa süre sonra ayrılmak zorunda kaldı. Peki bir köpeğe ölümün ne olduğunu anlatabilir misiniz? Elbette hayır. İşte Hachiko da bu yüzden, en yakın dostunu yaklaşık 10 yıl boyunca bekledi. Hem de her gün, aynı saatte ve aynı yerde. Köpekler, yüzyıllardan beri insanların en sadık
dostlarıdır. Ancak bazı dostluklar, filmlere ve kitaplara konu olacak kadar büyük izler bırakmıştır hafızalarda. Sahibini yıllarca, sabırla beklediği tren istasyonuna heykeli dikilen Hachiko’nun hikayesi, genç yaşlı demeden tüm kalpleri ısıtacak türden. Hachiko bize hiçbir zaman vazgeçmemeyi öğretti. Bize sadakati ve bağlılığı öğretti. Umudu ve inancı öğretti. Sabrı ve sorumluluğu öğretti. Ama hepsinden öte, Hachiko bize arkadaşlığın gerçek anlamını ve Sevdiklerimizi asla unutmamayı öğretti.
Teşekkürler, Hachıko.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.