

Doğudan Uzakta
₺539,50 Orijinal fiyat: ₺539,50.₺432,50Şu andaki fiyat: ₺432,50.
Lübnan asıllı Fransız yazar Amin Maalouf’un uzun bir aradan sonra merakla beklenen yeni romanı Doğu’dan Uzakta, kaderin ve tarihin acımasız kıskacında terk ettikleri yurtlarına dönen bir grup arkadaşın hikayesini anlatıyor.
Doğu’dan Uzakta, gençliklerinin en güzel dönemlerini bir arada geçiren, hayalleri ve umutları olan bir grup insanın, ülkelerinde patlak veren iç savaştan sonra farklı yerlere dağılmasını ve yıllar sonra, eski arkadaşlarından birinin cenazesi dolayısıyla tekrar ülkelerine dönmeleriyle başlayan 16 günlük bir yüzleşmenin romanı. Romanın başkahramanı Adam, tıpkı Maalouf gibi, savaştan sonra Fransa’ya yerleşmiş ancak doğduğu topraklara sevgisi ve bir dönem içinde yaşadığı çokkültürlü ve çokdinli bu coğrafyayı anlama çabası hiçbir zaman küllenmemiştir. Ancak uzun bir aradan sonra giriştiği eve dönüş yolculuğu ve eski arkadaşlarını bulma düşüncesi sanıldığı gibi kolay olmayacaktır. Çünkü ne insanlar ne de doğup büyüdüğü topraklar aynı kalmıştır.
Açıkça belirtilmese de Lübnan iç savaşının getirdiği yıkımlara ve Ortadoğu coğrafyasının yaşadığı kültürel, tarihsel ve toplumsal sorunlara dair çok çarpıcı gözlemlere de yer veren Doğu’dan Uzakta’da Maalouf yine en iyi bildiği şeyi yapıyor: Doğu’yu anlatıyor.
“Geldim, gördüm, hayal kırıklığına uğradım…”
Yayınevi |
Yapı Kredi Yayınları |
---|---|
Yazar |
Amin Maalouf |
Baskı Yılı |
2017 |
3 adet stokta
Yapı Kredi Yayınları – Doğudan Uzakta
/n
Lübnan asıllı Fransız yazar Amin Maalouf’un uzun bir aradan sonra merakla beklenen yeni romanı Doğu’dan Uzakta, kaderin ve tarihin acımasız kıskacında terk ettikleri yurtlarına dönen bir grup arkadaşın hikayesini anlatıyor.
Doğu’dan Uzakta, gençliklerinin en güzel dönemlerini bir arada geçiren, hayalleri ve umutları olan bir grup insanın, ülkelerinde patlak veren iç savaştan sonra farklı yerlere dağılmasını ve yıllar sonra, eski arkadaşlarından birinin cenazesi dolayısıyla tekrar ülkelerine dönmeleriyle başlayan 16 günlük bir yüzleşmenin romanı. Romanın başkahramanı Adam, tıpkı Maalouf gibi, savaştan sonra Fransa’ya yerleşmiş ancak doğduğu topraklara sevgisi ve bir dönem içinde yaşadığı çokkültürlü ve çokdinli bu coğrafyayı anlama çabası hiçbir zaman küllenmemiştir. Ancak uzun bir aradan sonra giriştiği eve dönüş yolculuğu ve eski arkadaşlarını bulma düşüncesi sanıldığı gibi kolay olmayacaktır. Çünkü ne insanlar ne de doğup büyüdüğü topraklar aynı kalmıştır.
Açıkça belirtilmese de Lübnan iç savaşının getirdiği yıkımlara ve Ortadoğu coğrafyasının yaşadığı kültürel, tarihsel ve toplumsal sorunlara dair çok çarpıcı gözlemlere de yer veren Doğu’dan Uzakta’da Maalouf yine en iyi bildiği şeyi yapıyor: Doğu’yu anlatıyor.
“Geldim, gördüm, hayal kırıklığına uğradım…”
İlgili ürünler
Beatrıceten Sonra Birinci Yüzyıl
Dünya bir felakete doğru dolu dizgin koşuyor. Kötüye kullanılan bilim insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Yeni doğan çocuklar büyük oranda erkek, çünkü "oğlan" olsun istiyordu herses. Buyrun, bilim dilekleri yerine getirdi sonunda. İşin sonu nereye varacak? Kadınlar yeryüzünden silinip gidecek mi? Bir grup aydının kurduğu "Bilgeler Şebekesi" insanları uyarmaya, zararın bir yerinden döndürmeye uğraşıyor ama boşuna. Şimdiye dek Kuzeyliler tarafından "uzaktaki bir başka dünya" olarak değerlendirilen Güney ülkelerinde şiddet tırmanıyor, yavaş yavaş tüm dünyaya yayılıyor. Bunlara tanıklık eden, insanlığın düştüğü korkutucu durum karşısında el ele mücadele eden bir gazeteciyle bir böcekbilimci; onlardan doğacak bir kız çocuğu: Beatrice... Bu Beatrice'in yüzyılı, gerileme ve bıkkınlık çağı.
Çöl Çiçeği
Waris Dirie, çilde göçebe bir yaşam süren ve kızların sünnet edilmesi gibi gelenekleri hala uygulamakta olan Somalili bir ailenin kızı olarak dünyaya geldi. On iki yaşına geldiğinde, yaşlı bir adamla evlendirileceğini öğrenince, çöldeki ailesini terk ederek kaçar ve onu önce Afrika’daki akrabalarına, oradan Londra’ya ve sonra da ünlü bir model olacağı Amerika’ya götüren ilginç yaşam yolculuğunda başlamış olur.
Gündüzleri Naomi Campbell gibi ünlü modellerle çalışan Waris Dirie, aynı zamanda Birleşmiş Milletler’in bir insan hakları elçisi olarak görev yapmaktadır. Fakat o yine de, geceleri, terk etmek zorunda kaldığı vatanı Somali’deki basit yaşamın özlemini çekiyor. Kadınların genel olarak, kendi ayakları üzerinde duran özgür bir birey olma çabası karşısında karşılaştıkları sorunlar, yokluklar ülkesi olan Afrika’nın çöllerinde yaşandığında, çok daha çarpıcı ve öğretici bir deneyim haline geliyor. Waris Dirie, bu sorunlarla nasıl baş ettiğini anlatarak, ister Afrika’da olsun, ister gelişmiş ülkelerde, benzer sorunlarla karşılaşan tüm kadınlara ışık tutuyor. Dirie’nin öyküsü aynı zamanda, yılmadan çalışıldığında, insanın her istediğini elde edebileceğini de göler önüne seriyor ve herkese, dirençli ve çalışkan olma konusunda bir ders veriyor.
Waris Dirie’nin çarpıcı yaşam öyküsünü anlatan bu kitap, on bir ülkede aynı anda yayınlandı ve hemen beyaz perdeye uyarlama çalışmaları başlatıldı.
‘‘Waris’in öyküsü, gerçek bir kadın kahramanın öyküsü. Herkese esin kaynağı olacak!’’
-Elton John
‘‘Waris Dirie, çok özel ve yürekli bir insan. Öyküsü herkese esin kaynağı olmalı. Düşlerini gerçekleştirmek için karşısına çıkan tüm engelleri aşmakla kalmamış, aynı zamanda kadınların özgürlüğü adına, çok soylu bir savaşa çağırmıştır.
-Dr. Nafis Sadık
Derviş Ve Ölüm
Meşa Selimoviç, Derviş ve Ölüm'de mutlak dinî doğrular üzerine kurulu dünyasında yaşayan Mevlevî şeyhi Ahmed Nureddin'in, erkek kardeşinin suçsuz yere tutuklanıp idam edilmesinden sonra düştüğü derin karmaşayı resmediyor. Suç, ceza, adalet, din ve otorite kavramları çerçevesinde insanın ruh dünyasındaki çelişkileri, gelgitleri incelikle işliyor.
1967'de yayımlanan Derviş ve Ölüm, değişik dönemlerde birçok eleştirmenin övgüsünü kazanan, sinemaya uyarlanan, MEB'in tavsiye ettiği 100 Temel Eser listesinde yer alan, otuz dile çevrilmiş ve birçok önemli edebiyat ödülüne layık görülmüş bir başyapıt.
“Modern(ist) edebiyatçıların benmerkezci hayalciliğin pençesinde kıvrandığı bir dönemde Selimoviç, dervişliğe, ölüme ve adalet(sizlik)e ilişkin bu ölümsüz eseri yazmıştır. […] Mahmut Kıratlı’nın enfes çevirisinden okuyacağınız eser, bu yönüyle, yani ahlaki olanla politik olan arasındaki çatışmayı eksene alması, geleneksel bilgeliğin modern zamanlarla karşılaşması, ‘öteki’nin ölümü üzerinden adaleti sorgulaması bakımından son derece değerli bir hikâyedir; çok önemli bir meseleyi önümüze getirir.”
- Sadık Yalsızuçanlar
Kör Baykuş – Yapı Kredi Yayınları
Modern İran edebiyatının kurucularından Sadık Hidayet'in 1936'da Bombay'da yayımladığı başyapıtı, kendi deyişiyle "özenle hesaplanmış, net, bilinçli etkilerle dolu" ve "her sayfası bir partisyon gibi düzenlenmiş" Kör Baykuş (Buf-i Kur), öteki yapıtları gibi, pek çokdile çevrildi, pek çok ülkede pek çok yazarı etkiledi. Kör Baykuş, 1977'de Behçet Necatigil'in unutulmaz çevirisiyle Varlık Yayınları'ndan çıkmıştı. Philippe Soupault ve Andre Breton gibi önemli edebiyatçıların övgüsünü kazanan bu kült romanı, yine Necatigil'in çevirisinden, Necatigil'in "önsöz" ü ("Türkçede İran Edebiyatı ve Doğumunun 75. Yılında Sadık Hidayet") ve Bozorg Alevi'nin "sonsöz"ü ("Sadık Hidayet'in Biyografyası") ile sunuyoruz.
Siyah İnci – Mundi
Hayvanlara dair en güzel romanlardan biri olan Siyah İnci bir atın kendi ağzından dinlediğimiz yaşamöyküsü. Siyah İnci adındaki at yaşam yolculuğunda kimi zaman iyi kimi zaman kötü insanlarla karşılaşıyor. Ne olursa olsun yaşamında en iyi şekilde hizmet etmeyi annesinden öğrenmiş Siyah İnci bizlere hem insanların hem de atların dünyasını anlatıyor. Dilsiz bildiğimiz canlıları, insanlarla hayvanlar arasındaki kopmaz bağı gözler önüne seren bu unutulmaz klasik, çocuklar için uyarlandı.
Sofie’nin Dünyası
"Benzer insanların", yüzeysel bilgilerin geçerli olduğu çağımızda, "3000 yıllık geçmişinin hesabını yapamayan insan günübirlik yaşayan insandır" diyen Goethe'nin günübirlik insanlarından olmama yolunda ciddi bir adım.
15. yaşgününü kutlamaya hazırlanan Sofie, bir gün posta kutusunda "Kimsin" yazılı bir not bulur. Bu sorudan hareketle, bütün bir felsefe tarihinden sorulmuş soruları ve cevapları, sürükleyici bir roman kurgusu içinde anlatan Jostein Gaarder, Umberto Eco'nun "Gülün Adı"nda Ortaçağ teolojisini romanlaştırma gücünü bu kitabında felsefede gösteriyor.
Gaarder ( 1952) özellikle gençliğe yönelik kitaplarıyla tanınan Norveçli bir felsefe öğretmeni.
"Sofie'nin Dünyası" yayınlandığı 1991 yılından bu yana aralarında Korece, Rusça, Japonca, Arapça gibi diller de olmak üzere kırka yakın dile çevrilmiş ve yayınlandığı her ülkede en çok satan kitap olma başarısını elde etmiştir.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.