Doğudan Uzakta
₺450,00 Orijinal fiyat: ₺450,00.₺336,38Şu andaki fiyat: ₺336,38.
Lübnan asıllı Fransız yazar Amin Maalouf’un uzun bir aradan sonra merakla beklenen yeni romanı Doğu’dan Uzakta, kaderin ve tarihin acımasız kıskacında terk ettikleri yurtlarına dönen bir grup arkadaşın hikayesini anlatıyor.
Doğu’dan Uzakta, gençliklerinin en güzel dönemlerini bir arada geçiren, hayalleri ve umutları olan bir grup insanın, ülkelerinde patlak veren iç savaştan sonra farklı yerlere dağılmasını ve yıllar sonra, eski arkadaşlarından birinin cenazesi dolayısıyla tekrar ülkelerine dönmeleriyle başlayan 16 günlük bir yüzleşmenin romanı. Romanın başkahramanı Adam, tıpkı Maalouf gibi, savaştan sonra Fransa’ya yerleşmiş ancak doğduğu topraklara sevgisi ve bir dönem içinde yaşadığı çokkültürlü ve çokdinli bu coğrafyayı anlama çabası hiçbir zaman küllenmemiştir. Ancak uzun bir aradan sonra giriştiği eve dönüş yolculuğu ve eski arkadaşlarını bulma düşüncesi sanıldığı gibi kolay olmayacaktır. Çünkü ne insanlar ne de doğup büyüdüğü topraklar aynı kalmıştır.
Açıkça belirtilmese de Lübnan iç savaşının getirdiği yıkımlara ve Ortadoğu coğrafyasının yaşadığı kültürel, tarihsel ve toplumsal sorunlara dair çok çarpıcı gözlemlere de yer veren Doğu’dan Uzakta’da Maalouf yine en iyi bildiği şeyi yapıyor: Doğu’yu anlatıyor.
“Geldim, gördüm, hayal kırıklığına uğradım…”
| Yayınevi |
Yapı Kredi Yayınları |
|---|---|
| Yazar |
Amin Maalouf |
| Baskı Yılı |
2017 |
3 adet stokta
Yapı Kredi Yayınları – Doğudan Uzakta
/n
Lübnan asıllı Fransız yazar Amin Maalouf’un uzun bir aradan sonra merakla beklenen yeni romanı Doğu’dan Uzakta, kaderin ve tarihin acımasız kıskacında terk ettikleri yurtlarına dönen bir grup arkadaşın hikayesini anlatıyor.
Doğu’dan Uzakta, gençliklerinin en güzel dönemlerini bir arada geçiren, hayalleri ve umutları olan bir grup insanın, ülkelerinde patlak veren iç savaştan sonra farklı yerlere dağılmasını ve yıllar sonra, eski arkadaşlarından birinin cenazesi dolayısıyla tekrar ülkelerine dönmeleriyle başlayan 16 günlük bir yüzleşmenin romanı. Romanın başkahramanı Adam, tıpkı Maalouf gibi, savaştan sonra Fransa’ya yerleşmiş ancak doğduğu topraklara sevgisi ve bir dönem içinde yaşadığı çokkültürlü ve çokdinli bu coğrafyayı anlama çabası hiçbir zaman küllenmemiştir. Ancak uzun bir aradan sonra giriştiği eve dönüş yolculuğu ve eski arkadaşlarını bulma düşüncesi sanıldığı gibi kolay olmayacaktır. Çünkü ne insanlar ne de doğup büyüdüğü topraklar aynı kalmıştır.
Açıkça belirtilmese de Lübnan iç savaşının getirdiği yıkımlara ve Ortadoğu coğrafyasının yaşadığı kültürel, tarihsel ve toplumsal sorunlara dair çok çarpıcı gözlemlere de yer veren Doğu’dan Uzakta’da Maalouf yine en iyi bildiği şeyi yapıyor: Doğu’yu anlatıyor.
“Geldim, gördüm, hayal kırıklığına uğradım…”
İlgili ürünler
Açlık (Varlık)
Norveçli büyük romancı Knut Hamsun'un kişiliğini ve ününü oluşturan en büyük romanı Açlık'tır. Ünlü bir yazar olma sevdasıyla yanıp tutuşurken, bir yandan da açlıkla pençeleşen bir gencin, gerçekten duygulandırıcı öyküsü olan bu kitap, dünya edebiyatının başyapıtları arasında anılmaktadır. Behçet Necatigil'in usta kalemineden, örnek bir çeviri okuyacaksınız bu ciltte.
Afrikalı Leo
Afrikali Leo, gerçek bir yaşam öyküsünden çıkarılmış düşsel bir yaşamöyküsü: "Bir berberin sünnet ettiği, bir Papanın vaftiz ettiği" Hasan ibn Muhammed el-Vezzan ez-Zeyyati alias/namıdiğer Giovanni Leone de Medici'nin, Leo Africanus yani Afrikalı Leo'nun özyaşamöyküsü -yazmış olsaydı yazacağı gibi. Amin Maalouf, bu ilk romanında -daha sonra Semerkant, Tanios Kayası, Doğu'nun Limanları, Yüzüncü Ad ve öteki romanlarında da yapacağı gibi- tarihle/ tarihten olağanüstü bir halı dokuyor. Bir uçan halı...
Drina Köprüsü
Bir ülkeyi ve insanlarını, onların üç yüz elli yıllık tarihine tanıklık eden bir köprünün dilinden anlatan olağanüstü bir roman.
Nobelli yazar İvo Andriç, Drina Köprüsü’nde, isyanların, salgınların, savaşların ve doğal felaketlerin gölgesinde Balkanlar’ın tarihini, eski Bosna’yı, orada yaşayan halkların paylaştığı hayatı ve bu hayatın milliyetçilikler çağında nasıl değiştiğini anlatıyor. Osmanlı yönetimi altında farklı toplulukların bir arada nasıl yaşadığını geniş bir görüşle ve incelikle, efsanelerle, masallarla zenginleştirerek resmederken, Andriç’in bize sunduğu ne müthiş bir uyum tablosu ne de mutlak bir zulüm hikayesidir. Kimliklerin, dinlerin, devletlerin ve de her şeyin ötesinde, içinde insanların olduğu karmaşık ve zengin bir hayat anlatısıdır bu.
“İvo Andriç izini sürdüğü temaları ve ülkesinin tarihinden seçtiği insan yazgılarını, güçlü ve destansı bir dille anlatmıştır.”
-1961 Nobel Edebiyat Ödülü Komitesi
Portekize Yolculuk
“Tek bir arzusu var, son derece meşru ve insani, o da başkalarının gözünün değdiğine bakmak, başkalarının adımlarından kalan izlere basmak.”
José Saramago, 1979 güzünde tek başına, tam altı ay sürecek uzun bir yolculuğa çıkar. Sadece karşılaşmakla yetinen turistin aksine keşfetmeyi amaçlayan bir “gezgin” profiliyle, diktatörlük rejiminin izlerini üzerinden atmaya çalışan çok sevdiği ülkesini karış karış gezer. Sonradan bir kitaba dönüşecek bu notlarında ise yaşadıklarını yine kendine has üslubuyla hikâyeleştirirken, aynı zamanda sanattan mimariye derin bilgi ve görgü birikimiyle Portekiz kültürüne, tarihine ve halkına dair oylumlu bir belge ortaya koyar.
Romancının Romanı
Avustralyalı Elizabeth Costello yaşlanmakta olan seçkin bir romancıdır. Dünyanın çeşitli üniversitelerini dolaşarak konferanslar verir. Ancak bu konferanslar, yazarın ahlaki, estetik ve felsefi sorunlarla ilgili düşüncelerinin yanı sıra kendi yaşamöyküsünden kesitler de içermektedir. J.M. Coetzee, Romancının Romanı’nda kurgusal yöntemlerle kurgu dışı yöntemleri ustaca birleştirerek son derece özgün bir yapıt sunuyor okuyucuya. Roman bir kadının anne, kız kardeş, sevgili ve yazar olarak yaşamının öyküsü. Ama Coetzee, asıl ustalığını, öykü anlatma sanatının derinliğinde gösteriyor. Romanın şaşırtıcı sonu ise Coetzee çapında bir yaratıcı yazarın hayal gücüne yaraşır düzeyde.
Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde
Tanios Kayası (Yky)
Vicdan Zorbalığa Karşı Ya Da Castellıo Calvıne
Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castellio Calvin'e, okuru Fransız Reformcu Jean Calvin’in diktatörlüğünün hüküm sürdüğü XVI. yüzyıl Cenevre’sine götürür. Calvin’in farklı görüşlere gösterdiği tahammülsüzlük, hümanist din adamı Miguel Serveto’nun resmî öğretiye ters düşen görüşleri nedeniyle ölüm cezasına çarptırılmasıyla zirveye tırmanır. Tam da bu noktada Sebastian Castellio, Calvin’in karşısında tarih sahnesindeki yerini alır.
Bu kitap, Zweig'ın, kendi yaşamını belirleyecek nasyonal sosyalizm de dahil olmak üzere totaliter rejimlere yönelttiği bir eleştiri olarak da anlaşılabilir. Katı ideolojilerin beraberinde getirdiği tehlikelerin göz önüne serildiği, insanca yaşamak için düşünce özgürlüğünün, hoşgörünün altının çizildiği Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castellio Calvin'e, bu özellikleriyle evrensel nitelikte.

Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.