

Çılgın Türkler Kıbrıs
₺555,50 Orijinal fiyat: ₺555,50.₺366,60Şu andaki fiyat: ₺366,60.
T. Özakman’ın Diriliş, Şu Çılgın Türkler ve Cumhuriyet-Türk Mucizesi eserlerinden oluşan Türkiye Üçlemesi, toplam 623 baskı yapmıştır.
Yazar bu kez yine yakın tarihimizin büyük konularından biri olan Kıbrıs sorununu yazdı. Kıbrıs’ın fethinden günümüze kadarki çarpıcı olayları, direniş destanlarını, Kıbrıs’ın yüz yıllık Milli Mücadelesini ve Barış Harekâtını bir bütün olarak yine belge-roman tarzında işledi. Çılgın Türkler-Kıbrıs’ın da üçlemenin gördüğü benzersiz ilgiyi göreceğine inanıyoruz.
Okumaya başlayınca hak vereceksiniz.
Çılgın Türkler-Kıbrıs’tan birkaç parça:
Donanma Kıbrıs’ın batısından geçerek Ada’nın güneyindeki Larnaka (Tuzla) körfezinde demir attı. 170 kadırga, 30 kalyon ve çeşitli 160 gemi, toplam 360 gemi denizi kapladı, direklerden ufuk görünmez oldu. (1570)
Konaktan Baf kapısındaki kışlaya gidildi. Türk bayrağı törenle indirilerek yerine İngiliz bayrağı çekildi. Bu törende protokol gereği birkaç Türk yönetici bulundu. Hepsinin gözleri doldu. Bu bayrak bu göndere elli bin şehit, binlerce gazi pahasına çekilmişti. Bu acı işlem her şehirde ve ilçede yapılacak, ay yıldız Kıbrıs’tan silinecekti. İndirilen bayrakları alan Türkler özenle katlayıp sakladılar. Bir gün hepsi gerekli olacaktı. Çünkü Türkün bir gün geri geleceğine inanıyorlardı.(1878)
Rumlar kapıyı tekmeleyip banyoya daldılar. Küvetin içindeki anneyi ve üç çocuğu görmüşlerdi. Türk subayının eşi ve çocukları bunlardı işte! Görerek, nara ata ata otuz üç el ateş ettiler. Dördü de öldü. Çocukların kanları, beyin parçaları, saçları tavana sıçrayıp yapıştı. (24 Aralık 1963)
Paraşütçüler Kıbrıs toprağına rahmet gibi yağıyorlardı. Kıbrıslı Türklerin kimi sevinçten ağlıyor, kimi şükür secdesine kapanıyor, kimi avaz avaz bağırıyordu. Denktaş’ın gözyaşları ip gibi yüzüne akıyordu. Acı, zulüm, ölüm, horlanma, eziyet, baskı ile dolu karanlık, kanlı yıllar sona ermişti. Bir Kıbrıs Türkü, bütün Rumlara işittirmek ümidiyle sesi çıktığı kadar bağırıyordu:
“Türkler gelirse işte böyle gelir!” (20 Temmuz 1974)
Yayınevi |
Bilgi Yayınevi |
---|---|
Yazar |
Turgut Özakman |
Baskı Yılı |
2016 |
3 adet stokta
Bilgi Yayınevi – Çılgın Türkler Kıbrıs
/n
T. Özakman’ın Diriliş, Şu Çılgın Türkler ve Cumhuriyet-Türk Mucizesi eserlerinden oluşan Türkiye Üçlemesi, toplam 623 baskı yapmıştır.
Yazar bu kez yine yakın tarihimizin büyük konularından biri olan Kıbrıs sorununu yazdı. Kıbrıs’ın fethinden günümüze kadarki çarpıcı olayları, direniş destanlarını, Kıbrıs’ın yüz yıllık Milli Mücadelesini ve Barış Harekâtını bir bütün olarak yine belge-roman tarzında işledi. Çılgın Türkler-Kıbrıs’ın da üçlemenin gördüğü benzersiz ilgiyi göreceğine inanıyoruz.
Okumaya başlayınca hak vereceksiniz.
Çılgın Türkler-Kıbrıs’tan birkaç parça:
Donanma Kıbrıs’ın batısından geçerek Ada’nın güneyindeki Larnaka (Tuzla) körfezinde demir attı. 170 kadırga, 30 kalyon ve çeşitli 160 gemi, toplam 360 gemi denizi kapladı, direklerden ufuk görünmez oldu. (1570)
Konaktan Baf kapısındaki kışlaya gidildi. Türk bayrağı törenle indirilerek yerine İngiliz bayrağı çekildi. Bu törende protokol gereği birkaç Türk yönetici bulundu. Hepsinin gözleri doldu. Bu bayrak bu göndere elli bin şehit, binlerce gazi pahasına çekilmişti. Bu acı işlem her şehirde ve ilçede yapılacak, ay yıldız Kıbrıs’tan silinecekti. İndirilen bayrakları alan Türkler özenle katlayıp sakladılar. Bir gün hepsi gerekli olacaktı. Çünkü Türkün bir gün geri geleceğine inanıyorlardı.(1878)
Rumlar kapıyı tekmeleyip banyoya daldılar. Küvetin içindeki anneyi ve üç çocuğu görmüşlerdi. Türk subayının eşi ve çocukları bunlardı işte! Görerek, nara ata ata otuz üç el ateş ettiler. Dördü de öldü. Çocukların kanları, beyin parçaları, saçları tavana sıçrayıp yapıştı. (24 Aralık 1963)
Paraşütçüler Kıbrıs toprağına rahmet gibi yağıyorlardı. Kıbrıslı Türklerin kimi sevinçten ağlıyor, kimi şükür secdesine kapanıyor, kimi avaz avaz bağırıyordu. Denktaş’ın gözyaşları ip gibi yüzüne akıyordu. Acı, zulüm, ölüm, horlanma, eziyet, baskı ile dolu karanlık, kanlı yıllar sona ermişti. Bir Kıbrıs Türkü, bütün Rumlara işittirmek ümidiyle sesi çıktığı kadar bağırıyordu:
“Türkler gelirse işte böyle gelir!” (20 Temmuz 1974)
İlgili ürünler
Avcının Notları – Hasan Ali Yücel Klasikleri 317
İvan Sergeyeviç Turgenyev (1818-1883): Avrupa’da ve ülkemizde eserleri ilkönce çevrilen 19. yüzyıl Rus yazarlarındandır. Döneminin Avrupalı bakış açısına sahip tek Rus yazarı olarak anılır. Avcının Notları Turgenyev'in daha önce Sovremennik (Çağdaş) dergisinde yayımladığı 25 hikâyesinin bir araya getirildiği ve onu üne kavuşturan ilk eseridir.
Eser hümanist dili ve toprak köleliğine karşı duruşuyla, Rus realist edebiyatında önemli bir rol üstlendiği gibi, toplumsal bilincin gelişimine de büyük katkıda bulunmuştur.Yazarın olağanüstü gözlem gücünün tüm hikâyelerin ana fonunu oluşturan doyumsuz doğa tasvirlerinde doruğa çıktığı Avcının Notları, Çarlık Rusyası'ndaki sert ve merhametsiz taşra yaşamının insanlara, özellikle de toprak kölesi köylülere yansımasını olanca çıplaklığıyla gözler önüne serer.
Halid Bin Velid
İbrahim bin Cevri el Hamevi el Gassani, Kanonikler adına çalışırken Halid bin Velid’in canına kastedecek kadar gözünü karartan bir Hristiyan Gassani fedaisidir.
Yolu sahabe-i kiramın önemli isimlerinden Amr bin As ile kesişince İslam’a tanışır ve o günden sonra genç ve yetenekli bir savaşçı olarak kendini adeta İslam ordularını komutanı, Peygamber Efendimizin Seyfullah unvanını verdiği Halid bin Velid’in hizmetine adar ve macera başlar.
Artık komutanların şahı Halid nerede vazife alsa İbrahim de onun yanındadır.
İrtidat hareketlerinin bastırılmasında en saflardan olan biteni aktarır.
İbrahim’in tuttuğu kayıtlar eşliğinde Halid bin Velid ve ordusunun kahramanca savaştığı cepheler art arda gelir.
Sahte peygamber vakalarını başarıyla bastıran Seyfullah, Irak’ta Sasaniler’e, Suriye’de Bizans’a karşı saf tutar.
Fetih hareketleri hız kesmeden devam eder.
Busra’da, Havran’da, Ecnadeyn’de, Yermük’te, Şam’da İslam düşmanlarının kalbine korku salan Halid bin Velid’in kahramanlık ve cesaret dolu hayatı Okay Tiryakioğlu’nun kaleminden bugüne taşınıyor.
Iv.murat Gürz Ve Zafer
Osmanlı‘nın son fatihi IV.Murat... Ödüllü yazar Okay Tiryakioğlu‘nun; Kumandan, Kuşatma 1453, Yavuz ve Kanuni‘den sonra, beşinci tarihi romanı: IV.Murat - Gürz ve Zafer. 11 yaşında tahta geçti. Annesi Kösem Sultan‘dan iktidarı zor devrabildi. Rüşveti, adam kayırmayı engelledi. Tütünü, alkolü yasakladı. Düzeni hem devlete hem sokaklara getirdi. Tarihin en muktedir liderlerinden oldu. "Bağdat‘ı almaya çalışmak, Bağdat‘ın kendinden daha mı güzeldi ne!" sözü tarihi geçti. Ordusunun başında sefere çıktı, "Bağdat Fatihi" oldu. Hayallerini gerçekleştiremeden 28‘inde hayata veda etti. Osmanlı‘nın her anı olaylarla dolu dönemi IV.Murat - Gürz ve Zafer‘de.
Kuşçubaşı Eşref (İsmail Bilgin)
Eşref Sencer Kuşçubaşı ya da namı diğer Kuşçubaşı Eşref…
Sıkı bir savaşçı, iyi bir istihbaratçı, dünya tarihinin gelmiş geçmiş en ünlü casuslarından...
Ve tarihimizde hep merak edilen bir kurum: Teşkilat-ı Mahsusa…
Osmanlı’nın son dönemleri… Bir yanda Balkanlarda patlak veren isyanlar, diğer yanda iç karışıklıklarla baş etmeye çalışan bir devlet. Bir yanda varoluş mücadelesi veren Osmanlı İmparatorluğu, diğer yanda büyük bir hızla dünya savaşına doğru sürüklenen ülkeler. Böyle bir ortamda, gözünü budaktan esirgemeyen bir savaşçı çıkar ve tarihin seyrini değiştirir.
İçindeki vatan aşkıyla, 20.000 kişilik orduya sadece 40 adamıyla hiç çekinmeden kafa tutan ve saatlerce savaşan bir asker. İngilizlerin Ortadoğu’daki oyunlarını bozmak için akıl almaz istihbarat faaliyetleri yürüten bir casus. Arap çöllerinde çok hızlı yer değiştirmesiyle bilinen meşhur “uçan şeyh”…
Tarihimizin önemli figürlerini genç nesillere anlatan romanlarıyla okurun büyük beğenisini toplayan İsmail Bilgin’in kaleminden, hayatı mücadelelerle geçmiş bir istihbaratçının benzersiz hayat hikayesi…
“Durmadan çalıştım… Hiçbir zaman filozof ya da siyasetçi olmadım ve bu işten iyi dostlar, yara izleri, kalça kırığı, birkaç madalya ve memleketim için çok iyi dövüştüğümü bilmenin verdiği tatmin dışında hiçbir şey elde etmedim.”
Kutül Amare Osmanlının Son Zaferi
"Üniformanızı kefen belleyin. Üniforma, yeri geldiğinde ateşten gömlek, yeri geldiğinde serin sular gibidir. Kah ateşler içinde yanarsınız pervaneler gibi, kah denize doğru gidersiniz soğuk çağlayanlar gibi..."
Kut'ül Amare'de konuşlanan İngilizler, General Towshend komutasında, Osmanlı'ya karşı koymak için tüm imkanlarını kullanıyorlardı. Arapları altınla, pirinçle kendi saflarına çekiyor, gerek içten gerekse dıştan türlü müdahalelerle Osmanlı'yı püskürtmeye çalışıyordu.Ancak Osmanlı, Kut'ül Amare'yi İngilizlere bırakmayacaktı...
Çanakkale'den sonra İngilizlerin uğradığı en büyük hezimet olan, fakat bugüne kadar üzerinde çokça durulmamış Kut'ül Amare Harekâtı'nı, İsmail Bilgin'in titiz kurgusuyla soluksuz okuyacaksınız.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.