

Mülksüzler
₺487,60 Orijinal fiyat: ₺487,60.₺300,72Şu andaki fiyat: ₺300,72.
“…Vermediğimiz şeyi alamazsınız,
kendinizi vermeniz gerekir.
Devrim’i satın alamazsınız.
Devrim’i yapamazsınız.
Devrim olabilirsiniz ancak.
Devrim ya ruhunuzdadır ya da hiç bir yerde değildir.”
Konuşmasını bitirirken, yaklaşan polis helikopterlerinin gürültüsü sesini boğmaya başladı.
“Romanım Mülksüzler, kendilerine Odocu diyen küçük bir dünya dolusu insanı anlatıyor; Odo romandaki olaylardan kuşaklarca önce yaşamış, bu yüzden olaylara katılmıyor, ya da yalnızca zımnen katılıyor, çünkü bütün olaylar aslında onunla başlamıştı.
“Odoculuk anarşizmdir.
Sağı solu bombalamak anlamında değil: kendine hangi saygıdeğer adı verirse versin bunun adı tedhişçiliktir. Aşırı sağın sosyal-Darwinist ekonomik özgürlükçülüğü de değil; düpedüz anarşizm: eski Taocu düşüncede öngörülen, Shelley ve Kropotkin’in, Goldmann ve Goodman’ın geliştirdiği biçimiyle.
Anarşizmin baş hedefi, ister kapitalist isterse sosyalist olsun, otoriter devlettir; önde gelen ahlaki ve ilkesel teması ise işbirliğidir (dayanışma, karşılıklı yardım)
Tüm siyasal kuramlar içinde en idealist olanı anarşizmdir; bu yüzden de bana en ilginç gelen kuramdır.”
Yayınevi |
Metis Yayınları |
---|---|
Yazar |
Ursula K. Le Guin |
Sayfa Sayısı |
336 |
14 adet stokta
Metis Yayınları – Mülksüzler
/n
“…Vermediğimiz şeyi alamazsınız,
kendinizi vermeniz gerekir.
Devrim’i satın alamazsınız.
Devrim’i yapamazsınız.
Devrim olabilirsiniz ancak.
Devrim ya ruhunuzdadır ya da hiç bir yerde değildir.”
Konuşmasını bitirirken, yaklaşan polis helikopterlerinin gürültüsü sesini boğmaya başladı.
“Romanım Mülksüzler, kendilerine Odocu diyen küçük bir dünya dolusu insanı anlatıyor; Odo romandaki olaylardan kuşaklarca önce yaşamış, bu yüzden olaylara katılmıyor, ya da yalnızca zımnen katılıyor, çünkü bütün olaylar aslında onunla başlamıştı.
“Odoculuk anarşizmdir.
Sağı solu bombalamak anlamında değil: kendine hangi saygıdeğer adı verirse versin bunun adı tedhişçiliktir. Aşırı sağın sosyal-Darwinist ekonomik özgürlükçülüğü de değil; düpedüz anarşizm: eski Taocu düşüncede öngörülen, Shelley ve Kropotkin’in, Goldmann ve Goodman’ın geliştirdiği biçimiyle.
Anarşizmin baş hedefi, ister kapitalist isterse sosyalist olsun, otoriter devlettir; önde gelen ahlaki ve ilkesel teması ise işbirliğidir (dayanışma, karşılıklı yardım)
Tüm siyasal kuramlar içinde en idealist olanı anarşizmdir; bu yüzden de bana en ilginç gelen kuramdır.”
İlgili ürünler
Akıl Oyunları
Charlie Giles, kariyerinin zirvesinde bir yönetici. Kendisine şifreli notlar bıraktığını asla hatırlamıyor. Kimi öldüreceğini tek tek sıraladığı listeye ilk defa görmüşçesine bakıyor. Nasıl olur da en yakınındaki insanı bile öldürmek ister? Anlam veremediği bu şifreli notları kendisinin yazdığından emin. Gelebilecek tehlikelere karşı onu uyaran Anne Pedersen adında biriyle konuşuyor fakat kadının adı kayıtlarda yok. Ölmüş bir adam görüyor ancak polisi oraya götürdüğünde ceset ardında hiçbir iz bırakmadan ortadan yok oluyor. İşler daha da çığırından çıkmaya başladığında Charlie, kardeşi ve babası gibi şizofren olduğunu düşünmeye başlıyor. Kendisini durdurabilecek mi yoksa bu sonu olmayan akıl oyunlarına yenileri mi eklenecek? Çözebilmesi için halüsinasyonlar arasında tek bir gerçeğe ihtiyacı var ya da gerçeğe aykırı tek bir ayrıntıya. "Umulmadık sürprizler ve zihninizi kurcalayacak oyunlarla dolu bir roman. Muhteşem bir yapıt." -Tess Gerritsen- "Daniel Palmer okuyucuyu can evinden vuracak bir kitapla karşımızda. Karakter tahlilleri enfes. Son sayfaya kadar bitmek bilmeyen bir heyecan dalgası ve zekice düşünülmüş bir olay örgüsü." -John Lescroart- "Akıp giden bir konu, algılarınızı zorlayacak karakterler; net ve zekice kurgulanmış diyaloglar. Bir romandan başka ne beklersiniz? Çok yönlü bir yetenekten başlangıç vuruşu gibi bir ilk roman. Okuyucuyu daha da iştahlandıracak yazım tarzı ile tüylerinizi diken diken edecek bir okuma serüveni. Daniel Palmer, takip edilecek yazarlar arasındaki yerini bu kitapla perçinliyor." -Steve Berry-
Canavar Peşinde 6 Alev Kuşu Epos
Avantia’yı korumakta olan altı canavar var: Ateş Ejderhası Ferno, Deniz Yılanı Sepron, Dağ Trolü Arkta, At-Adam Tagus, Kar Canavarı Nanuk ve Alev Kuşu Epos. Bu canavarlar, Kara Büyücü Malvel’in yaptığı kötü büyü nedeniyle, bir zamanlar korudukları toprakları yerle bir etmeye başladılar. Tom, şimdi Canavarların en korkuncu olduğu söylenen Alev Kuşu Epos ile karşı karşıya. Epos’u etkisi altına alan kötü büyüyü bozması şart. Yoksa Avantia’yı kurtaramayacak...
Demir Ökçe
Jack London’ın 1907’de yayımlanan Demir Ökçe adlı eseri, modern karşı-ütopyacı romanların ilki sayılır. Totaliter ve baskıcı sistemdeki toplumu tanımlamak için kullanılan karşı-ütopya kavramı, bu kitapta, ABD’de oligarşik bir tiranlığın yükselişinde yansıyor. George Orwell’in Bin Dokuz Yüz Seksen Dört adlı romanına da esin kaynağı olan Demir Ökçe, toplumda ve siyasette gelecekte yer alacak değişiklikleri irdeler. Jack London’ın ileride ABD’de bir çöküş yaşanacağı yolundaki öngörüsü tam anlamıyla gerçekleşmemişse de, yazarın uluslararası gerginliklerle ilgili görüşleri birkaç yıl farkla da olsa gerçek tarihle örtüşür. Demir Ökçe’de 1913’te başlayan bu çatışma, gerçekte 1914’te patlak vermiştir. Dahası, London sadece 1914’te olanları değil, İkinci Dünya Savaşı’na giden olayları da kehanette bulunurcasına öngörmüş; faşist yapılanmanın dünyayı nasıl dehşete sürükleyeceğini ve bunun karşısındaki devrimci duruşun nasıl olması gerektiğini dile getirmiştir. Ne yazık ki geçen zaman London’ın kehanetlerini doğrular niteliktedir.
Küçük Ağacın Eğitimi
Sevgiyi, duyarlılığı, dürüstlüğü, samimiyeti Kızılderili mantığıyla işleyen muhteşem bir kitap...
Egemenlik ve güç tutkusu peşinde koşan Beyaz Adam’ın acımasızca yok ettiği Çerokilere ithaf edilen bu kitap, insanı umursayan, acılarını paylaşan, yaşamın bütünselliğini savunan bir kültürün mesajı... Evrensel dostluk ve barışın hikâyesi... İnsani duyarlılığın görkemli direnişi... Yüzeysel ve mekanik ilişkilerin hâkim olduğu günümüzde, yitirilen değerlere saygı duruşunda bulunma denemesi... Heidi, Küçük Prens, Şeker Portakalı ve Martı’daki samimiyeti, dürüstlüğü özleyenler; coşmak, sevmek, özgür olmak, hüzünlenmek, doya doya ağlamak isteyenler için... En çok da kitle iletişim araçlarının kölesi olanlar, yaratıcılığı körelten eğitimi sorgulamak isteyenler için...
Olasılıksız
Bir sabah, yıllardır görmediğiniz bir arkadaşınızı düşünerek uyandınız. Bir saat sonra, onunla sokakta karşılaştınız. Sizce bu sadece bir tesadüf mü, yoksa çok daha farklı bir anlamı olabilir mi?
Siz hiç Loto’da büyük ikramiyeyi kazanmadınız. Ama birileri kazanıyor. Hem de sürekli! Onlar sizden daha mı şanslılar?
Şans nedir gerçekten? İçinizde bütün parayı kırmızıya yatırmanız gerektiğini söyleyen bir his var. Bu his bir öngörü müdür? Yoksa daha fazlası mı?
Yolda gidiyorsunuz. Kafanızı çevirip yandaki küçük parkta baktınız ve bir anda bu anı daha önce de yaşamış olduğunuzu hissettiniz. Evet, Deja Vu. Sizce nedir Deja Vu; Geçmiş mi, rüya mı yoksa geleceği mi görüyorsunuz?
Eğer siz de kontrolün kimde olduğunu merak ediyorsanız, ‘Olasılıksız’ tam size göre bir roman…
Ses Ve Öfke
Yüzyılın klasikleri arasına girmiş bir roman Ses ve Öfke. Faulkner'ın, kendine özgü yoğun dili ve kurgusuyla, yaşananları, düşünülenleri, yayılan ya da sıkışan duyguları tüm bir atmosfer içinde vermekteki ustalığını doyasıya gösteren bir roman. Ses ve Öfke'de, ABD'nin güneyinde yaşayan Compson ailesinin dağılışı farklı bilinçlerle izleniyor. Zihinsel engelli oğul Benjy'nin, suçluluk ve onur duygularıyla azap çeken ağabeyi Quentin'in, sert, mantıklı ve kurnaz diğer erkek kardeşi Jason'ın anlatımlarıyla ailede yaşananlar yavaş yavaş açığa çıkıyor. Kız kardeş Candace'ten Jason'ın vasiliğini aldığı yeğeni Quentin'e, zenci hizmetçi Dilsey'den torunu Luster'a pek çok karakterin sahiciliği ve olayların evrensel trajedisi, Faulkner'in diliyle bir cam kırığı kadar keskin, bir öfke ânı kadar yüksek sesli.
Sırça Fanus
“Neşeli, hüzünlü, yalın, parlak ve doğal. En üstün niteliğiyse şaşırtıcı derecede dolaysız oluşu, tıpkı güpegündüz çekilmiş bir dizi fotoğraf gibi.”
- Time
Parlak bir üniversite öğrencisi olan Esther Greenwood, 1950’lerde yayın dünyasında acımasız bir rekabetin sürdüğü New York’a büyük hayallerle gelir ve önemli bir moda dergisinde iş bulur. Kapıldığı beklentilerle karşısına çıkan fırsatların yoğunluğu, masumluğunu yitiren genç kızın zamanla kaldıramayacağı bir boyuta ulaşır ve Esther kendini tam bir karabasanın içinde bulur. Kimlik arayışı peşinde ürkütücü bir yola giren duyarlı ve hevesli bir genç kadının üniversite yılları, erkeklerle ilişkileri, yaşadığı çöküş, intihar girişimleri ve gördüğü psikolojik tedaviler mizahi bakış açısı unutulmadan son derece içtenlikle işlenmiş.
Sylvia Plath’ın kendi yaşamından yola çıkarak kaleme aldığı ve ilk kez 1963 yılında, ölümünden bir ay önce, başka bir isim altında yayımlatmayı başarabildiği Sırça Fanus, o günün olduğu kadar bugünün insanının da metropol yaşamındaki yabancılaşmasını anlatan modern bir klasik haline gelmiştir. 20. Yüzyıl Amerikan edebiyatının melankolik prensesi Sylvia Plath’ın başyapıtının, ölümünün ve kitabın yayımlanışının 50. yılında, gözden geçirilmiş baskısını okurlarımıza sunuyoruz.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.