

Yankı Odası
₺568,00 Orijinal fiyat: ₺568,00.₺455,00Şu andaki fiyat: ₺455,00.
Attığınız bir tweetle, nasıl bir anda tüm dünyayı karşınıza alabilirsiniz?
John Boyne’un hiciv dolu kaleminden çıkan Yankı Odası, dijital çağın kaçınılmaz bir yansıması olarak giderek sanallaşan hayatlarımızın banallığı üzerine düşündürürken, mahremiyet kavramının ne denli sarsıldığını gösteren çarpıcı bir eser.
Sahip oldukları her türlü lükse ve konfora rağmen tarifsiz yoksunlukların pençesine düşen bireylerin bitip tükenmek bilmeyen yeni heyecan arama tutkularını keskin bir gözlem gücü ve karakteristik bir mizahla eleştiren yazar, sosyal medya bağımlılığı ekseninde tartışmalı meselelere temas ediyor.
Sosyal medya platformlarının ve ardı arkası kesilmeyen influencerların popüler kültür bağlamında toplumda arttırdıkları ahlakî yozlaşmayla gerçeklik anlayışımızı bulandıran roman; algı yönetimi, suç ve itibar gibi demir tellerle örülü konuları sürükleyici bir anlatıda buluşturuyor.
İnsan olmak hata yapmayı da içerir ama işleri gerçekten berbat etmek için bazen sadece bir cep telefonu yeter!
Cleverley ailesi kendilerine “bahşedilen” ayrıcalıkların doyumsuz zevk-ü sefasıyla olası felaketlerden sadece bir tweet uzakta, parıltılı bir yaşam sürmektedir. Altmış yaşındaki George Cleverley, BBC’deki ışıltılı kariyerinin sarhoşluğundan bir türlü kurtulamayan, etrafı ünlülerle çevrili popüler bir televizyon programcısıdır. Kalpleri çarptırma ustası eşi Beverley ise kitaplarını daima gölge yazarlara kaleme aldıran, dünya çapında tanınan bir aşk romanları yazarıdır. Bu iki yozlaşmış karakterin çocukları da ebeveynlerinden çok farklı değildir şüphesiz. Ciddi sosyal sorunların gölgesinde öğretmenlik mesleğinde dikiş tutturmaya çalışan Nelson, takipçi sayısını artırmak ve paylaşımlarını geniş kitlelere beğendirmek için her yolu kendine mubah gören sanal âlem prensesi Elizabeth ve henüz öğrenci olmasına rağmen karşısındakinin zaaflarıyla acımasızca oynama konusunda kimselerin eline su dökemeyeceği, küçük dolandırıcı Achilles. Ne aile ama! Üstelik her bir ferdi karmaşık duygu dalgalanmalarıyla varoluş çıkmazına sürüklenmişken birbirlerinden rol çalmak için çırpınıyor. Hem de canları acıtma pahasına bambaşka yankı odalarında benlik savaşı verirken…
John Boyne, sosyal medyayı altüst eden bu romanıyla sanal dünyanın çılgın talepleri karşısında peş peşe yapılan hataların kimi zaman geri dönüşü bulunmayan sorunlara neden olabileceğini hatırlatıyor.
İrlanda Edebiyat Ödülleri kapsamında finale kalan Yankı Odası ; teknolojik harikaların ehil ellerde yepyeni dünyalara açılan birer kapı görevi üstlenirken; gafillerin, dikkatsizlerin ve beceriksizlerin ellerinde ise nasıl hain birer silaha dönüşebileceğinin altını çiziyor.
Yayınevi |
Delidolu Kitap |
---|---|
Yazar |
John Boyne |
Sayfa Sayısı |
512 |
Kağıt Cinsi |
1. Hamur |
Baskı Yılı |
2023 |
Boyut |
"15 ,00" ,50 X 21 |
Cilt Tipi |
Karton Kapak |
5 adet stokta
Delidolu Kitap – Yankı Odası
Attığınız bir tweetle, nasıl bir anda tüm dünyayı karşınıza alabilirsiniz?
John Boyne’un hiciv dolu kaleminden çıkan Yankı Odası, dijital çağın kaçınılmaz bir yansıması olarak giderek sanallaşan hayatlarımızın banallığı üzerine düşündürürken, mahremiyet kavramının ne denli sarsıldığını gösteren çarpıcı bir eser.
Sahip oldukları her türlü lükse ve konfora rağmen tarifsiz yoksunlukların pençesine düşen bireylerin bitip tükenmek bilmeyen yeni heyecan arama tutkularını keskin bir gözlem gücü ve karakteristik bir mizahla eleştiren yazar, sosyal medya bağımlılığı ekseninde tartışmalı meselelere temas ediyor.
Sosyal medya platformlarının ve ardı arkası kesilmeyen influencerların popüler kültür bağlamında toplumda arttırdıkları ahlakî yozlaşmayla gerçeklik anlayışımızı bulandıran roman; algı yönetimi, suç ve itibar gibi demir tellerle örülü konuları sürükleyici bir anlatıda buluşturuyor.
İnsan olmak hata yapmayı da içerir ama işleri gerçekten berbat etmek için bazen sadece bir cep telefonu yeter!
Cleverley ailesi kendilerine “bahşedilen” ayrıcalıkların doyumsuz zevk-ü sefasıyla olası felaketlerden sadece bir tweet uzakta, parıltılı bir yaşam sürmektedir. Altmış yaşındaki George Cleverley, BBC’deki ışıltılı kariyerinin sarhoşluğundan bir türlü kurtulamayan, etrafı ünlülerle çevrili popüler bir televizyon programcısıdır. Kalpleri çarptırma ustası eşi Beverley ise kitaplarını daima gölge yazarlara kaleme aldıran, dünya çapında tanınan bir aşk romanları yazarıdır. Bu iki yozlaşmış karakterin çocukları da ebeveynlerinden çok farklı değildir şüphesiz. Ciddi sosyal sorunların gölgesinde öğretmenlik mesleğinde dikiş tutturmaya çalışan Nelson, takipçi sayısını artırmak ve paylaşımlarını geniş kitlelere beğendirmek için her yolu kendine mubah gören sanal âlem prensesi Elizabeth ve henüz öğrenci olmasına rağmen karşısındakinin zaaflarıyla acımasızca oynama konusunda kimselerin eline su dökemeyeceği, küçük dolandırıcı Achilles. Ne aile ama! Üstelik her bir ferdi karmaşık duygu dalgalanmalarıyla varoluş çıkmazına sürüklenmişken birbirlerinden rol çalmak için çırpınıyor. Hem de canları acıtma pahasına bambaşka yankı odalarında benlik savaşı verirken…
John Boyne, sosyal medyayı altüst eden bu romanıyla sanal dünyanın çılgın talepleri karşısında peş peşe yapılan hataların kimi zaman geri dönüşü bulunmayan sorunlara neden olabileceğini hatırlatıyor.
İrlanda Edebiyat Ödülleri kapsamında finale kalan Yankı Odası ; teknolojik harikaların ehil ellerde yepyeni dünyalara açılan birer kapı görevi üstlenirken; gafillerin, dikkatsizlerin ve beceriksizlerin ellerinde ise nasıl hain birer silaha dönüşebileceğinin altını çiziyor.
İlgili ürünler
Bir Pırıltıdır Yaşamak
Yaşamın pırıltısını yakalamaya çalışan, sürekli, usanmadan araştıran, soran, öğrenen, daha iyiyi, daha güzeli amaçlayan... Yaşamdaki mutlulukların yanıp sönen pırıltılardan oluştuğunun bilincinde... Bu pırıltıların hiçbirini kaçırmadan, yaşamın her kesitini binbir renkle süsleyerek yaşamak isteyen gençtir, ‘modern’ ve ‘seçkin’ genç. Siz de böyle olmak istemez misiniz? Öyleyse el ele verelim ve hayatı binbir renkle yaşamak için elimizden ne geliyorsa yapalım. Var mısınız?
Çocuk Eğitiminde 100 Temel Kural 7-14 Yaş
7-14 yaş kişiliğin şekillendiği dönemdir…
Çocuğun, var olduğu hali ile kendini ortaya koyabilmek için çaba harcadığı dönem…
Ondandır ki bu dönemde kız çocukları annesi gibi çanta ister...
Erkek çocukları babası gibi cüzdan…
Çocuğun bu dönemde ne yaşadığının farkındalığına erişmiş yetişkinler, onun kendini var olduğu hali ile ortaya koymasından keyif alır, kişilik gelişim sürecine eşlik ederler…
Kişilik gelişimi farkındalığı olmayan yetişkinler ise çocuğu “adam etmek için” kırar, incitir, baskılar… yaşına uygun olmayan beklentilerle onun çocuksu coşkusunu hayal kırıklıkları ile tüketir…
Böylesi önemli bir döneme bir de çocuğun okulu, öğretmeni, ödevi, arkadaş ilişkileri eklendiğinde ebeveynlerin problem çözme becerilerini artırmaları bir zorunluluk haline gelir…
Pedagog Dr. Adem Güneş, “okul çağı çocuğu” da diyebileceğimiz 7-14 yaş dönemi çocuğuyla ilgili temel özellikleri kısa ve net bilgilerle bir kitapta topladı…
Uzun okumalara fırsat bulamayan…
Kısa ve öz bilgilerle bu dönemin farkındalığını kazanmak isteyen yetişkinler için 7-14 Yaş Dönemi Çocuk Eğitiminde 100 Temel Kural bir ilke kitabı niteliğinde…
Dört Arketip
Tıp ve psikiyatri kökenli bir ruh çözümlemecisi olan Jung'un, psikolojik tiplemeler, kompleksler teorisi ve sözcük çağrışım testi gibi özgün bilimsel katkıları günümüz psikolojisi ve psikiyatrisi içinde hâlâ yerini korumaktadır. Bunun ötesinde, bugün Jung'u bir ekol olarak anmamızın nedeni, bütün insan bilimlerine yansıyan türev ve etkileriyle "simge" alanındaki çalışmaları, ve kişisel ya da kolektif bilinçdışının dinamiklerini ve görüngülerini irdeleyen yapıtlarıdır. Jung düşüncesinin antropolojiden teoloji ve felsefeye, etnolojiden sosyolojiye çok geniş bir alanda kalıcı izleri vardır.
Hayır Demeyi Bilmek
Psikolog Marie Haddou bu yapıtında (aile ortamında, işte, arkadaşlar arasında ve aşk ilişkilerinde) yaşanmış gündelik olaylardan örnekler sergileyerek çoğu insan için bir karabasana dönüşen `hayır` demenin zorluklarını ele alıyor ve bu hastalıktan kurtulmanın bir reçetesini çıkararak gönül rahatlığıyla dile getirilen bir `evet`in psikolojik ve toplumsal önemine değiniyor. ...
İnsan Tabiatını Tanıma
Alfred Adler, büyük yankı uyandırmış bu kitabında, can alıcı bir soruna parmak basmıştır: insan kişiliğinin gelişmesinde aşağılık duygusunun ve bu duyguyu gidermek için gösterilen çabaların önemi. Aşağılık duygusuna kapılan çocuk, belli bir davranış kalıbını benimsemekte ve bu davranış kalıbı onun bütün kişiliğine biçim vermektedir. Böylece, toplum içerisinde hem kendilerine hem de çevrelerine zarar veren ve toplumun uyumlu bir şekilde işlemesini engelleyen bazı insanlar çıkmaktadır ortaya. Bu gibi kimselerle karşılaşınca onlara kızarız, alınırız, güceniriz. Oysa bu öfkelerin hiçbir anlamı yoktur. Çünkü kendi içimize bakmayı biliyorsak bu sinirlendirici özelliklerin en azından kısmen bizde de bulunduğunu görmezlikten gelemeyiz. Sorunlar, temeldeki psikolojik gerçeklerden kaynaklanmaktadır. Toplumda uyumlu bir evliliğin, mutlu bir aile hayatının, huzurlu bir iş çevresinin, sürekli bir arkadaşlığın, sağlam bir dostluğun bu derece az olması, büyük ölçüde, bu psikolojik gerçekleri bilmemekten ileri gelmektedir. Alfred Adler’in önemi de, işte bu noktada ortaya çıkmaktadır. Alfred Adler (1870-1937) çağımızın en önde gelen psikologlarından biridir. Meslek hayatının ilk yıllarını Viyana'da geçirmiş ve 1910 yılına kadar Sigmund Freud'la birlikte çalışmıştır. 1910-11 yıllarında Freud çevresindeki gruptan ayrılıp bazı noktalarda tamamen farklı yeni bir sistem ortaya atmıştır. Bireysel Psikoloji adını verdiği isteminin kamuoyuna yaymak için Avrupa ve ABD'nin birçok kentinde sosyal hizmet görevlilerine, öğretmenlere doktorlara ve halka konferanslar veren Adler, "çocuk yönetimi" klinikleri de kurmuştur. Herkesin anlayabileceği sade ve açık bir üslupla kaleme alınmış, birçok dile çevrilmiş ve tekrar tekrar basılmış eserleriyle çağımızın en çok okunan psikologlarından olan Alfred Adler'in yayımlanmış kitaplarından bazıları şunlardır. The Neurotic Constiution (1917); Study of Organ İnferiorty and İts Psychical Compensation (1917); Practise and Theory of individual Psychology (1927); Problems of Neurosis (1929); The Science of Living (1929); The Pattern of Life (1930); Social İnterest (1939).
Mutsuz Olmak
İnsanların, sürekli mutlu olmaları gerektiğine inandırıldığı bir çağda yaşıyoruz. Gazeteler, kitaplar, ilan panoları, reklam spotları mutluluk üzerine söylenebilecek her şeyi tüketmiş halde... Mutlu olmak bir görev, ödev gibi algılanır oldu ve bu algı, tek başına, kişiler üstünde önemli bir stres kaynağı haline geldi. Adeta “mutluluk diktatörlüğü”nün tahakkümü altında yaşamaya başladık. Wilhelm Schmid mutluluğa gereğinden fazla anlam yüklendiğini söylüyor ve kitabında mutsuzluktan yana pozisyon alıyor.
Durup durup patlak veren mutluluk histerisinin sebepleri nelerdir? Hemen her gün farklı kanallarda rastladığımız mutluluk formülleri bizi gerçekte nasıl etkiliyor? Mutlu olmaya “çalışmak” acaba bireyleri ve toplumu daha mı mutsuz ediyor? Başarılı olmak, mutlu bir yaşamın olmazsa olmazı mıdır? Güzel ve anlamlı bir hayat sürmek ne demektir? Mutsuzluk,
yaklaştığını fark ettiğimiz anda kaçmamız gereken modern bir veba mıdır? Mutsuzlukla baş etmek, hayatımızı ve kişiliğimizi nasıl zenginleştirir?
Kitapları dünya çapında on beş dile çevrilen felsefeci ve “mutluluk araştırmacısı” Wilhelm Schmid, Mutsuz Olmak’ta okurları iniş ve çıkışlarıyla hayatı bir bütün olarak kabul etmeye yüreklendirirken, karşılığında doyurucu ve anlamlı bir yaşam vaat ediyor.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.