

Uzaktan Aşk
₺243,75 Orijinal fiyat: ₺243,75.₺74,10Şu andaki fiyat: ₺74,10.
12. yüzyılda, Akitanya’dayız… Soylu bir ozan, Jaufre Rudel, zevk ve eğlenceye doymuş, böylesi bir yaşam sürmekten bıkmış; uzak, arı ve sonsuz bir aşkı düşlüyor… Kusursuz, düşsel bir kadını anlatıyor dizelerinde. Ve günün birinde, denizler ötesinden gelen Gezgin, bu imgenin gerçekten yaşadığını haber veriyor ona. Çılgına dönen ozanın “uzaktan aşk”ını arayışı böyle başlıyor. Daha önce birçok Avrupa ülkesinde gösterimi yapılan Uzaktan Aşk operasının librettosunda, Maalouf, amacına ulaşamadan yitip giden bir sanatçı yaşamının eğretilmesini sunarken, yolculuk, sürgün, Tanrı, kimlik ve aidiyet izlekleri çevresinde biçimlenen ve yine Batı’dan Doğu’ya uzanan o dokunaklı aşk ve ölüm masallarından birini anlatıyor.
Yayınevi |
Yapı Kredi Yayınları |
---|---|
Yazar |
Amin Maalouf |
Sayfa Sayısı |
76 |
Kağıt Cinsi |
2. Hamur |
Baskı Yılı |
2020 |
Boyut |
"13 ,00" ,50 X 21 |
Cilt Tipi |
Karton Kapak |
1 adet stokta
Yapı Kredi Yayınları – Uzaktan Aşk
/n
12. yüzyılda, Akitanya’dayız… Soylu bir ozan, Jaufre Rudel, zevk ve eğlenceye doymuş, böylesi bir yaşam sürmekten bıkmış; uzak, arı ve sonsuz bir aşkı düşlüyor… Kusursuz, düşsel bir kadını anlatıyor dizelerinde. Ve günün birinde, denizler ötesinden gelen Gezgin, bu imgenin gerçekten yaşadığını haber veriyor ona. Çılgına dönen ozanın “uzaktan aşk”ını arayışı böyle başlıyor. Daha önce birçok Avrupa ülkesinde gösterimi yapılan Uzaktan Aşk operasının librettosunda, Maalouf, amacına ulaşamadan yitip giden bir sanatçı yaşamının eğretilmesini sunarken, yolculuk, sürgün, Tanrı, kimlik ve aidiyet izlekleri çevresinde biçimlenen ve yine Batı’dan Doğu’ya uzanan o dokunaklı aşk ve ölüm masallarından birini anlatıyor.
İlgili ürünler
Leyleklerin Uçuşu
Göçmen kuşlardır leylekler. Her bahar Avrupa’ya gelir, yaz sonunda tekrar Afrika’ya doğru yola çıkarlar. Ama bu yıl geri dönmeyecekler.. Louis Antioche’un kayıp leyleklerin sırrını çözmek için çıktığı yolculuk kısa sürede kabusa dönüşür. Parçalanmış cesetler, nereden çıktığı belli olmayan katiller... Arayışı onu, Bulgaristan’daki Çingene mahallerinden işgal altındaki toprakların güneşte kavrulan kibutzlarına, Orta Afrika Cumhuriyeti’nin balta girmemiş ormanlarından Kalküta’nın araka sokaklarına kadar götürecektir. Hatta cehenneme kadar... Sınır tanımayan bir hayal gücü, kusursuz bir kurgu, tüyler ürpertici şiddet sahneleri, nefes nefese bir gerilim. Jean-Christophe Grange’yi bu tarzın zirvesine çıkaran, Kızıl Nehirler’i dünya çapında bir başarıya ulaştıran bu nitelikler, Leyleklerin Uçuşu’nda da var. Korkutucu bir yolculuk, şaşırtıcı bir kitap! "Kızıl Nehirler ve Taş Meclisi’ni okudum. İnanıyorumki biz polisiye roman yazarları çok sağlam, sıkı, sarkmayan, soluk soluğa okunan bir kurguyla, edebiyatın temel işlevi olan insan benliğine yolculuğu gerçekleştirebiliriz." - Ahmet Ümit- "Yeni bir Stephen King, Soluk soluğa bir tempo, dozu hiç azalmayan bir gerilim, gerçeküstü şiddet sahneleri. Grange inanılmaz bir ustalık sergiliyor." - VSD, Fransa-
Sürgün Ve Krallık
Kuru ve soğuk gecenin derinliklerinde, artsız arasız biçimde binlerce yıldız oluşuyor ve hemen kopan ışıl ışıl buz parçaları ayrımsanmaz bir biçimde çevrene doğru kayıyordu. Janine bu akıp giden ateşleri izlemekten kendini alamıyordu. Onlarla birlikte dönüyordu ve aynı kımıltısız ilerleme onu yavaş yavaş en derin varlığıyla birleştiriyor, varlığında soğuk ve istek şimdi birbiriyle çarpışıyordu.Altı öykü, altı aykırı varoluş, yaşadıkları dünyadan kopmuş altı kişi: Camus, Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görüldüğü yıl yayımlanan kitabında düşünce dünyasını her açısıyla temsil eden bu portreleri ustalıkla resmediyor. Sürgün ve Krallık, insanın sonu gelmeyen sürgününe, yabancılığına ve ıssızlığına dair hikâyelerle varoluşumuzun çıkmazlarına ayna tutan bir başyapıt.
Veba
Varoluşçu edebiyatın en önemli temsilcilerinden biri olan Albert Camus, politik söylemlerle sesini yükseltmedi ama fısıldamasıyla bile depremler yarattı, çağdaşlarını derinden etkiledi. Keskin bir gözlem gücünün desteklediği arı bir bilinçle yazılmış olan Veba, yalnızca XX. yüzyılın değil, bütün bir insanlık tarihinin ortak bir sorununa değinir: felaketin yazgıya dönüşmesi. Çağının önde gelen düşünürlerinden Nobel ödüllü yazar Albert Camus’nün hiçbir yapıtında böylesine acı bir yazgı, böylesine şiirsel bir dille ele alınmamıştır. Veba, insanın ve aydınlığın şiiridir. Bu şiirde renkler alabildiğine koyu, ancak yazarın sesi o denli umut doludur.
Beklenmedik bir boyuta ulaşan veba salgını, tüm Oran kenti sakinlerini önce umutsuzluğa boğar, ardından Doktor Rieux, Tarron ve Grand’ın gösterdikleri dayanışma örneği, başta yetkililer olmak üzere, herkes için güç ve umut kaynağı olur. İşte Albert Camus’nün insana bakışı ve inancı, bu noktada karşımıza çıkar. Camus, okurlarını, ortadan kaldıramayacağını bile bile vebayla savaşan Doktor Rieux’ün kişiliğinde, dünyanın saçmalığını, yenilginin sonu gelmeyeceğini bile bile kötülüklere karşı çıkmaya, yaşama anlam katmaya çağırır.
Yaşama Sevinci – Hasan Ali Yücel Klasikleri 194
Émile Zola (1840-1902): Natüralizm akımının en önemli temsilcilerinden olan yazar, romanları için gerekli yaşam deneyimini zorluklar içinde geçen gençlik yıllarında kazandı. 1864'de ilk öykü kitabı Ninon'a Öyküler yayımlandı. 1865'de kendi yaşamından izler taşıyan Claude'un İtirafları çıktı. Zola, romancının olayları bir izleyici gibi kaydetmekle yetinmemesi, kişileri ve tutkularını bir dizi deneyden geçirirken, duygusal ve toplumsal olguları bir kimyacı gibi işlemesi gerektiğini savundu. 1867'de yayımlanan Thérèse Raquin'den başlayarak tüm romanlarını aynı görüşle yazdı. Meyhane (1877), Nana (1880), Yaşama Sevinci (1884), Germinal (1885) ve Toprak (1887) en tanınmış romanları arasında yer alır. Zola Yaşama Sevinci'nde karşılaştığı zorluklara, çektiği acılara rağmen yaşama sevincini ve olağanüstü saflığını asla kaybetmeyen fedakâr Pauline'in hikâyesini tüm yalınlığıyla ustaca aktarır. Bertan Onaran (1937): Haydarpaşa Lisesi'ni, İÜ Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyat Bölümü'nü bitirdi. İlk çevirilerini 1963 yılında yayımladı. 1964'de Memet Fuat'la tanıştı; eserlerini çevirdiği yazarlar arasına Gide, Sartre, Camus, Mayakovski katıldı. Ardından Saint-Exupery, Marguerite Duras, Albertine Sarrazin, Gilles Martinet'den çeviriler yaptı. Cervantes'in başyapıtı Don Quijote'yi ilk kez tam metin olarak çevirdi. Wilhelm Reich'ın bütün kitaplarını Türkçeleştirdi. Andr'e Malraux, Emile Zola, Stendhal, Panait Istrati, Euge'ne Ionesco, Alain Robe Grillet, Nathalie Sarraute'dan çeviriler yapan Bertan Onaran'ın 1972'de Beauvoir'dan aktardığı Konuk Kız'a TDK çeviri ödülü verildi.
Yüzüncü Ad
Doğu'daki son Cenevizlilerden, antika tüccarı Baldassare Embriaco, 1665 yılı sonlarında, soyunun yüzyıllardır yaşadığı Lübnan'dan yollara düşer. Ertesi yıl, İncil'e göre "Canavar'ın Yılı"dır. Kimilerine göre düpedüz Mahşer: Kan, ateş, yıkım ve her şeyin sonu... Zamanın sonu! Dünyayı ve Baldassare'yi kurtarabilecek tek şeyse Yüzüncü Ad'dır. Kimselerin görmediği bir yazma kitap ve kitapta açınlandığı söylenen bir ad: Allah'ın, Kuran'da anılan doksan dokuz adının, sıradan ölümlere bildirilmemiş olan yüzücüsü... Tanrı'nın gizli ve yüce adı... Yüzüncü Ad'ın peşinden önce İstanbul'a uğrar Baldassare'nin yolu; oradan İzmir'e, Sakız'a, Cenova'ya, Amsterdam'a, sonra da Londra'ya. Konya'da vebanın kıyımına, İzmir'de Sabetay Sevi'nin şaşırtıcı başkaldırısına, İngiltere'de büyük Londra yangınına tanık olur. Korku, şaşkınlık, düşkırıklığı, umut ve aldanma, menzil taşlarıdır bu uzun yolun. Bir de en beklenmedik anda yolcunun karşısına dikiliveren aşk. Sevincin, mutluluğun tek kaynağı aşk!..
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.