Türk-Yunan Savaşı 1919-1922
₺245,00 Orijinal fiyat: ₺245,00.₺198,45Şu andaki fiyat: ₺198,45.
Bir Rus Generalin
İstiklâl Harbi Raporu…
Rus general Nikolay Georgiyeviç Korsun tarafından Kızıl Ordu komutanları için özel olarak hazırlanan kitap…
“Özellikle Büyük Taarruz’a ayrılan bölüm Türk Ordusu’nun yok oluştan zafere giden yolu nasıl kat ettiğini, İstanbul kapılarına dayandığında İngilizlere geri adım attıracak caydırıcılığa nasıl ulaştığını ayrıntılarıyla anlatması açısından çok önemli.”
Dr. Selim Erdoğan
Sakarya: Türk Bitti Demeden Bitmez kitabın yazarı
İlk kez 1940 yılında SSCB’de basılan, İstiklâl Harbi’nden yüz yıl sonra yeniden tozlu raflardan indirilen elinizdeki eser, bir yönüyle belgesel diğer yönüyle ders kitabı olma özelliğine sahip. Hem Çarlık Ordusu’nda hem de Kızıl Ordu’da birçok kritik görevde bulunmuş bir generalin gözünden İstiklâl Harbi’nin teferruatlı bir şekilde tahlil edilmesi ve adeta bir ders olarak Kızıl Ordu’ya sunulması, İstiklâl Harbi’nin dünya askeri tarihi açısından taşıdığı ehemmiyeti birkez daha ortaya koyuyor.
N. G. Korsun bu eserde İstiklâl Harbi’nin yalnızca tarihsel seyrini anlatmamış, aynı zamanda tarafların savaştaki harekâtlarının ne gibi sonuçlar doğurduğunu da okuyuculara göstererek savaşın öğretici dersler barındırdığını da vurgulamıştır. Türklerin savaştan zaferle ayrılmasında iyi düşünülmüş bir hazırlığın, titizlikle elde edilmiş istihbarat bilgilerinin, askerî harekâtın dikkatli bir şekilde incelenmesinin ve operasyon istikametlerinin doğru değerlendirilmesinin çok önemli bir yere sahip olduğunun altını çizmiştir.
“Türk-Yunan Savaşı 1919-1922”, İstiklâl Harbi’nde Türklerin verdiği mücadeleye Rus bir generalin nasıl baktığını gösteren, soluk soluğa okunacak bir tarihi kaynak…
| Yayınevi |
Kronik Kitap |
|---|---|
| Yazar |
Nikolay Georgiyeviç Korsun |
| Sayfa Sayısı |
128 |
| Kağıt Cinsi |
2. Hamur |
| Baskı Yılı |
2020 |
| Boyut |
"14 ,00 X 21 ,00" |
| Cilt Tipi |
Karton Kapak |
1 adet stokta
Kronik Kitap – Türk-Yunan Savaşı 1919-1922
/n
Bir Rus Generalin
İstiklâl Harbi Raporu…
Rus general Nikolay Georgiyeviç Korsun tarafından Kızıl Ordu komutanları için özel olarak hazırlanan kitap…
“Özellikle Büyük Taarruz’a ayrılan bölüm Türk Ordusu’nun yok oluştan zafere giden yolu nasıl kat ettiğini, İstanbul kapılarına dayandığında İngilizlere geri adım attıracak caydırıcılığa nasıl ulaştığını ayrıntılarıyla anlatması açısından çok önemli.”
Dr. Selim Erdoğan
Sakarya: Türk Bitti Demeden Bitmez kitabın yazarı
İlk kez 1940 yılında SSCB’de basılan, İstiklâl Harbi’nden yüz yıl sonra yeniden tozlu raflardan indirilen elinizdeki eser, bir yönüyle belgesel diğer yönüyle ders kitabı olma özelliğine sahip. Hem Çarlık Ordusu’nda hem de Kızıl Ordu’da birçok kritik görevde bulunmuş bir generalin gözünden İstiklâl Harbi’nin teferruatlı bir şekilde tahlil edilmesi ve adeta bir ders olarak Kızıl Ordu’ya sunulması, İstiklâl Harbi’nin dünya askeri tarihi açısından taşıdığı ehemmiyeti birkez daha ortaya koyuyor.
N. G. Korsun bu eserde İstiklâl Harbi’nin yalnızca tarihsel seyrini anlatmamış, aynı zamanda tarafların savaştaki harekâtlarının ne gibi sonuçlar doğurduğunu da okuyuculara göstererek savaşın öğretici dersler barındırdığını da vurgulamıştır. Türklerin savaştan zaferle ayrılmasında iyi düşünülmüş bir hazırlığın, titizlikle elde edilmiş istihbarat bilgilerinin, askerî harekâtın dikkatli bir şekilde incelenmesinin ve operasyon istikametlerinin doğru değerlendirilmesinin çok önemli bir yere sahip olduğunun altını çizmiştir.
“Türk-Yunan Savaşı 1919-1922”, İstiklâl Harbi’nde Türklerin verdiği mücadeleye Rus bir generalin nasıl baktığını gösteren, soluk soluğa okunacak bir tarihi kaynak…
İlgili ürünler
Devleti Aliyye V
Devlet-i ‘Aliyye’nin birinci cildi Osmanlı Devleti’nin bir beylikten Balkanlar ve Ortadoğu’ya hükmeden güçlü bir imparatorluğa dönüşümünü konu alır. İkinci cilt, padişah ve devlet otoritesinin zayıfladığı 17. yüzyılın ilk yarısındaki iktidar mücadelelerini inceler. Üçüncü cilt, merkezi devlet otoritesinin yeniden kurulduğu “Köprülüler” dönemini, Orta Avrupa’da Habsburglarla süren uzun iktidar mücadelesini, malî ve siyasî bunalıma karşı çözüm arayışlarını ayrıntılarıyla ele alır. Dördüncü cilt ise, Osmanlı Devleti’nin geçirdiği askerî ve malî dönüşümü mercek altına alır, Tanzimat ve Meşrutiyet dönemine kadar uzanan süreçte gelişen olayları takip eder. Ayrıca Birinci Dünya ve Kurtuluş Savaşları sonunda Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına uzanan geniş bir kesit sunar.
Osmanlı Devleti’nin kuruluş devrinin, hukukî ve idarî teşkilâtının, ekonomik, sosyal ve toplumsal altyapısının detaylı olarak işlendiği Devlet-i ‘Aliyye külliyatının beşinci cildi, Osmanlı-Avrupa ilişkileri, Annales Okulu ve bu okulun Osmanlı tarih araştırmalarına etkisiyle sonlanıyor. Halil İnalcık’ın bu son cilt için bir araya getirdiği İngilizce ve Türkçe makalelerinin yer aldığı eserde, ayrıca serinin tamamını ihtiva eden detaylı bibliyografya da sunulmaktadır.
İkinci Yüzyılda Yeniden Atatürk
Bazı şeyler vardır ki bir kanunla, bir emirle, bir düdük çalarak düzeltilebilir. Ama bazı şeyler vardır ki, kanunla, emirle milletçe omuz omuza boğuştuğunuz halde düzelmezler.
Fesi atar şapkayı giyer; ama alnında fesin izi vardır.
Siz sarıkla gezmeyi yasaklarsınız, kimse sarıkla dolaşmaz. Ama bazı insanların başındaki görünmeyen sarıkları yok edemezsiniz. Çünkü onlar o zihniyetin içindedir. Zihniyet, binlerce yılın birikimidir. O birikimi bir anda yok edemezsiniz, boğuşursunuz onunla sadece. Yeni bir zihniyet, yeni bir ahlak yerleştirinceye kadar boğuşursunuz ve sonunda muvaffak olursunuz…
Boğuşuyoruz ve boğuşa boğuşa yeneceğiz. Önemli olan burasıdır. Yani, boğuşmaktan yorulmamak, umutsuzluğa düşmemektir. Milletler boğuşa boğuşa ilerlerler, yorulan, umutsuzluğa düşen yenilir. Biz inanıyoruz, inandığımız şey doğrudur, yenidir, ileridir. Öyleyse eskiyi, geriyi, işe yaramazı mutlaka yeneceğiz demektir. Çünkü bunun başka çaresi yoktur. Yaşamak kanunu budur.
Mustafa Kemal Atatürk
Kgb Kremlinin Gözleri
İnsan, var oldu.
Efendi oldu, ama çoğunlukla da köle oldu.
Sınıf, bir bakıma kader de oldu. Halklar ilk günden itibaren baskı, sömürü ve adaletsizlik ile kavgalı oldu. 1789’da ayaklandı, “özgürlük, eşitlik, kardeşlik!” dedi, kan döktü, can verdi, tiranları devirdi. Fransız Devrimi ile ümitlenir gibi olmuştu ki Sanayi Devrimi, eski düzeni yeniden kurdu; efendi yerine patron, köle yerine işçi geldi. Karl Marx diye biri çıktı. Kapitalizm bela, tarih dediğimiz sınıf mücadelesi dedi. Komünizm diye bir hayal kurdu. Sınıf değil kardeşlik, sömürü değil yoldaşlık olacaktı. Adeta bir dünya cenneti. Böyle bir dünya mümkün, “zincirlerinizden kurtulun!” dedi. Ve ekledi: “Kurtulun ve son bir devrim daha yapın!”
Rusya’da Lenin diye biri çıktı, “evet, mümkün!” dedi. Önce Çar’ı devirdi, sonra her şeyi. Rusya’yı yaptı Sovyetler Birliği. Olacaktı komünist bir dünya cenneti. Ancak bu, hayal edilenden çok farklı bir komünizmdi. Dikiş tutmadı, tutsun diye yaratıldı bir terör makinesi.
Adı KGB idi…
Daha iyi bir dünya adına yaktı, yıktı, ezdi geçti. Ezdikçe büyüdü, büyüdükçe daha çok ezdi. Devrimlerle darbelerle dünyanın yarısını ele geçirdi; herkesi izledi, herkesi dinledi; cennet idealinden yarattı bir korku devleti. Özgürlük adına özgürlükleri, insanlık adına insanları yok etti.
Bizzat kendisini besleyip büyütenleri bile…
Ve bir gün geldi, kendi elleriyle kurduğu cennet hayalini, cehenneme dönüşmüş bir kâbus olarak yine kendi elleriyle toprağa verdi.
Belki de bu, daha en başından itibaren yanlış yerde, yanlış zamanda yapılmış bir devrimin hikâyesiydi...
Memleket Mevzuları
Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik Ve Sosyal Tarihi – 1
Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, Osmanlı tarihini dünya tarihinin ayrılmaz bir parçası haline getiren Halil İnalcık’ın, orijinali Cambridge University Press tarafından yayınlanan eseridir.
Bu eser aynı zamanda, İkinci Dünya Savaşı’na dek siyasi ve askeri olaylardan ötesini sorgulamayan tarihçilik yaklaşımının, toplumsal ve ekonomik boyutların da katılarak zenginleşmesiyle değişen dünya tarihçiliğinin, Osmanlı tarihi bölümüne dair bir çalışma olarak düşünülüp kaleme alınmıştır. Bu çalışma, gelecek nesil tarihçiler için daha derinlemesine çalışmalar bekleyen yeni gündem maddelerini ve metodolojik örnekleri de içerir. Bu ilk ciltte Halil İnacık’ın 1300-1600 döneminin sosyal ve ekonomik tarihine dair, esere de damgasını vuran yaklaşımının ana hatları çiziliyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi’nin ikinci cildi 2018 yılında okurlarla buluşacaktır.
Selçuklular Osmanlılar Ve İslam
Müslüman Türk devlet ve toplum geleneğinde değişik boyutlarıyla İslam’ın yeri ve işlevi konusu, belki ilk bakışta Kristof Kolomb’un yumurtası gibi basit görünebilir. Ama temelde bu, Türk devletlerinin iç ve dış politikalarını, toplumlarının yapısını doğru ve gerçekçi olarak anlamamız ve analiz etmemiz konusunda önemli ve karmaşık rolü olan bir problemdir. Bu itibarla yüzyıllara yayılan uzun soluklu bir tarih sorunsalı olarak zihniyet, kullanılan araçlar, uygulanan yöntemler ve elde edilen sonuçlar olarak ciddi bir şekilde tartışılmayı hak ediyor.

Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.