

Ateşin Şarkısı
₺384,00 Orijinal fiyat: ₺384,00.₺201,60Şu andaki fiyat: ₺201,60.
Kemancı Julia Ansdell Roma’daki bir antikacıdan garip bir müzik kitabı ve el yazması bir vals eseri satın alır. Daha notaları okurken valsin güzelliği karşısında büyülenir. Ancak eve dönüp bu güzel şarkıyı çalmaya başladığında etrafında garip olaylar olmaya başlar. Bu büyüleyici, tutku ve acı dolu müziğin üç yaşındaki kızı Lily’nin üstünde açıklanamaz bir etkisi vardır.
Küçük kız önce evin kedisini sonra da Julia’yı bıçaklayınca Julia bu müziğin geçmişindeki gizemi ortaya çıkarmaya karar verir. Ailesini ve kendisini kurtarabilmek için Incendio adındaki bu valsin ardında yatan laneti bulmak zorundadır. Fakat müziğin notaları onu çok daha büyük bir tehlikenin kucağına düşürür.
“Nefes kesici… İlk sayfaları okuduktan sonra elinizden bırakamayacaksınız.”
David Baldacci
“Edebiyat, psikolojik gerilim ve duygu yüklü bir roman.”
The Huffington Post
Yayınevi |
Doğan Kitap |
---|---|
Yazar |
Tess Gerritsen |
Sayfa Sayısı |
224 |
Kağıt Cinsi |
1. Hamur |
Baskı Yılı |
2024 |
Boyut |
"13 ,00" ,50 X 21 |
Cilt Tipi |
Karton Kapak |
1 adet stokta
Doğan Kitap – Ateşin Şarkısı
/n
Kemancı Julia Ansdell Roma’daki bir antikacıdan garip bir müzik kitabı ve el yazması bir vals eseri satın alır. Daha notaları okurken valsin güzelliği karşısında büyülenir. Ancak eve dönüp bu güzel şarkıyı çalmaya başladığında etrafında garip olaylar olmaya başlar. Bu büyüleyici, tutku ve acı dolu müziğin üç yaşındaki kızı Lily’nin üstünde açıklanamaz bir etkisi vardır.
Küçük kız önce evin kedisini sonra da Julia’yı bıçaklayınca Julia bu müziğin geçmişindeki gizemi ortaya çıkarmaya karar verir. Ailesini ve kendisini kurtarabilmek için Incendio adındaki bu valsin ardında yatan laneti bulmak zorundadır. Fakat müziğin notaları onu çok daha büyük bir tehlikenin kucağına düşürür.
“Nefes kesici… İlk sayfaları okuduktan sonra elinizden bırakamayacaksınız.”
David Baldacci
“Edebiyat, psikolojik gerilim ve duygu yüklü bir roman.”
The Huffington Post
İlgili ürünler
Briç Masasında Cinayet
Oldukça havalı biri olan Bay Shaitana evinde bir briç partisi düzenler. Ev sahibinin ansızın öldürülmesi, eğlenceli briç partisini bir cinayet soruşturmasına dönüştürür. Partiye davetli olan dört soruşturmacı -Hercule Poirot, Müfettiş Battle, Albay Race ve Ariande Oliver- diğer dört davetliden birinin cinayeti işlediğini düşünmektedir. Üstelik dört davetleninin de bu cinayeti işlemeleri için uygun fırsatları ve gizleyecek önemli sırları olduğu soruşturmalar sonucu ortaya çıkar. Acaba soruşturmacılar, hangi davetlinin ev sahibini öldürecek kadar önemli sırlar ve sönmeyen bir nefret taşıdığını bulabilecekler midir? Yoksa tüm davetliler ortak bir sırra ve geçmişe mi sahiptir?
Çıplak Kalp
Siyasi nedenlerle Çocuk Şube’ye yollanan Komiser Suat Zamir’in odasına bir gün Samet adlı bir çocuk gelir.
Samet babasının kalbini bir kutuda bulduğunu ileri sürer. Diğer yandan iktidarın gözbebeği müteahhit Cüneyt Canipoğlu’nun gizemli bir şekilde kaybolması Emniyet’i alarma geçirmiştir. Birbirinden bağımsız görünen iki soruşturma Suat Zamir ve meslektaşları Selim ile Beren’i akıl almaz bir suç zincirine yönlendirir.
Komiser Suat Zamir’in üçüncü macerası Çıplak Kalp, devlet, tarikatlar, çocuklar ve hurafeler ekseninde akan, gerilimi yüksek bir polisiye roman…
Fare Kapanı
Fare Kapanı, Monkswell Köşkü’nde geçer. Hava çok soğuktur ve gökyüzü henüz yağmamış kar bulutlarıyla dolu ve karanlıktır.
Koyu renk palto giymiş olan bir adam Culver Sokağı’nda ilerleyerek 74 numaralı apartmanın kapısı önündeki basamaklardan çıkar. Atkısını yukarı çekerek çenesini sarmış, şapkasını gözlerine kadar indirmiştir. Parmağını düğmeye basar ve zilin aşağıdaki bodrum katında tiz bir sesle çaldığını duyar. Dışarıda duran adamın yalnızca silueti belli olmaktadır. Alçalmış gibi gözüken gökyüzü bu gölge için uygun bir arka plandır. Adam merdivendeki dönemeci aştıktan sonra usulca ıslık çalmaya başlar. Bir çocuk şarkısıdır bu… “Üç Kör Fare…”
Üç Kör Fare
Üç Kör Fare
Nasıl koşuyorlar bak,
Nasıl koşuyorlar bak!
Hepsi de çifçinin karısının peşinden koştular.
Kadın da kuyruklarını et bıçağıyla kesti.
Hayatın böyle garip bir şey görün mü hiç?
Şu
Üç Kör Fare
Gibi…
Lontano
Jean-Christophe Grange’den Kongo-Fransa-Belçika üçgeninde tüyler ürpertici, soluk soluğa bir kovalamaca.
Onlar ölümsüzlüğün sırrına vakıf olanlardı.
İntikam hissiyle yanıp tutuşan, kötülüğün öncüleriydi.
Zamanın ve mekanın ötesine geçebilenlerdi. Afrika’nın derinliklerinden getirdikleri
Kara büyüleriyle aklın sınırlarını aşanlardı.
Ölüm Diken Üstünde
Baş Müfettiş Davy Şu Soruları Yanıtlamak Zorundaydı:
19 Kasım gecesi ne olmuştu?
Malinowski'nin otelle ne ilgisi vardı?
Elvira neden kaç parası olduğunu öğrenmek istiyordu?
Bertram Otelinde neler oluyordu?
Miss Marple odasının kapısından baktığı zaman kimi görmüştü?
Lady Sedgwick kapıcıyı nereden tanıyordu?
Humfries polislerden neden çekiniyordu?
Elvira kimden veya neden korkuyordu?
Neden Lady Selina herkesi tanıdıklarına benzetiyordu?
Piskopos Pennyfather neredeydi?
Ona Kadar Say 2 – Körebe
İngiltere’de yaşayan ancak bütün dünyaya haberler hazırlayan genç adli muhabir Mabel, aldığı ani bir telefonla Türkiye’ye döndükten sonra çocukluğundan beri en yakını olan, en sevdiği kişinin beklenmedik ölümünü örten sır perdesini aralamaya çalışmıştı. Ancak ister istemez olaylar onu da bu gizemli ölüm olayının içine çekmişti, olay içinde olay yaşanmış ve Mabel şaşırtıcı bir sonuca ulaşmıştı. Bu ikinci kitapta serüven başka yollara da saparak devam ediyor. Mabel bir yandan eski sevgilisinin yardımıyla peşini bırakmayan beladan kurtulmaya çalışırken bir yandan da İstanbul Emniyeti’ne çetrefil ve çok garip bir olayda yol gösteriyor. Işıl Işık’ın kaleminden yine soluk soluğa okunacak bir serüven.
Yırtıcı Kuşlar Zamanı
… alıştığımız ülke, alıştığımız İstanbul, alıştığımız hayat kayıp gidiyordu avuçlarımızın arasından…
Sokaklarda cirit atan uluslararası suç şebekeleri, onlarla fotoğraf çektirmekten utanmayan siyasiler, faili meçhulden faili meşhura evrimleşen cinayetler, ekonomik bozulmanın ve kolay para kazanma arzusunun hızlandırdığı ahlaki çürüme, liyakatsizliğin getirdiği kamusal ve kurumsal çöküş…
Yüzünde kan var Nevzat!
Başkomser Nevzat bu kez geçmişin hayaletleriyle mücadele ediyor. Ailesini katledenlerin peşinde maceradan maceraya koşarken, Nevzat ve ekibinin yaşadıkları olaylar bir 21. yüzyıl Türkiyesi portresi çiziyor.
Yırtıcı Kuşlar Zamanı’nda Ahmet Ümit Türkiye’nin yıllardır mustarip olduğu toplumsal hastalıkların röntgenini çekiyor.
Olan bitenin farkındaydım, arkadaşlarım etrafımdaydı, insanlar bana yardım etmek için çırpınıyorlardı. Ama umurumda bile değildi. Yemek yiyemiyordum, iğne ipliğe dönmüştüm. Vazgeçmiştim, her şeyden, herkesten, hepsinden… Kılımı kıpırdatamıyordum. Kıpırdatmak istemiyorum diye değil, kıpırdatamıyordum, çünkü artık içimde yaşama isteği yoktu.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.