Bilge Türk – Tonyukuk
Türk tarihinde sayısız bilge hükümdar ve yöneticiler çıkmıştır. Her birinin derin izler bıraktığı bir gerçektir. Bunların içinde sivil idaredeki başarıları, yaptığı planlar, ürettiği stratejiler, savaş meydanlarında gösterdiği cesaret ve askerlik yeteneği bakımından ünlü Gök Türk devlet adamı Tonyukuk çok dikkat çekmiştir.
Tonyukuk, her şeyden önce bilgeliği ile Türk tarihinde çok özel bir yere sahiptir. Gerçekleştirdiği bilgece hareketlerden dolayı hem kağanların ve yöneticilerin hem de milletinin saygınlığını da kazanmıştır.
Tonyukuk Yazıtları da 1897 yılında bulunduğu günden itibaren Türk dili uzmanları tarafından defalarca çalışılmıştır. Biz de bu çalışmada Çince tarihi metinlerde Tonyukuk ile ilgili bilgileri topladıktan sonra kendi yazdıkları ile bir araya getirdik. Tonyukuk’un içinde bulunduğu Gök Türk devlet modelinin Türk tarihini bütün halinde anlamakta çok değerli olmasını dikkate alarak böyle bir bölüm ilave ettik. Ayrıca Gök Türklerin meydana getirdikleri kağanlıkları ele aldık. Bu çalışmanın kendi alanına bilimsel bir farklılık getireceğine inanıyoruz.
Cumhuriyet’in Doğuşu
“Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran insanlar basit maceracılar, küskünler veya kendine yer arayanlar değildir. Her birinin imparatorlukta komutan olarak, bürokrat olarak, münevver olarak seçkin bir yeri zaten vardı. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran insanların idealini takip etmemiz gerekiyor. Çünkü onlar devrin modası olan demokrasi düşmanlığına değil, kurdukları cumhuriyetin demokrasi niyetli bir devlet olarak devamına çalıştılar. Hepsini şükranla anıyoruz ve anmalıyız.” -İlber Ortaylı
Cumhuriyet’in Doğuşu, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın validesi Zübeyde Hanım’ın yeterince ilgilenilmemiş hayatıyla açılıyor. Atatürk’ün doğduğu ve askerlik mesleğine girdiği dönem olan II. Abdülhamid dönemi, Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı’na girişimizden evvelki akil ses İsmet Paşa, fedakâr askerlerin savaşı Çanakkale, büyük bir direnişi örgütleyen Sultanahmet Mitingleri ile devam ediyor. 19 Mayıs 1919’da kurtuluşun ilk adımı atılarak “bitti” gözüyle bakılan bir millet yeniden diriliyor.
Zaferin başlama anının paşası Kâzım Karabekir, İstanbul’un işgali, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışı, ölüm fermanı olarak nitelendirilebilecek Sevr Antlaşması, Kars’ın kurtuluşu, İnönü Muharebeleri, Sakarya Meydan Muharebesi, Ankara Antlaşması, Başkomutanlık Meydan Muharebesi ve tarihe altın harflerle kazınan bir Millî Mücadele tarihi… Saltanatın kaldırılması, bir kurucu antlaşma vazifesi gören ve pek çok efsaneye konu olan Lozan, cumhuriyet kavramı ve Osmanlı İmparatorluğu’ndan sonra inşa olunan Türklerin yeni devleti Türkiye Cumhuriyeti…
Cumhuriyetin en başarılı ve başarısız dönemleri hangileriydi? Demokrasi serüvenimiz nasıl ilerledi? Millî Mücadele’nin mirasına ne kadar sahip çıkıldı? Eğitim ve sağlık meselelerimize dair geleceğe umutla bakabiliyor muyuz? Halifelik, harf devrimi, On İki Ada, İkinci Dünya Savaşı’ndaki tarafsızlığımız gibi konuları nasıl yorumlamalıyız?
100 yıllık tarihimizin en hassas konularının en anlaşılır biçimde yorumlandığı Cumhuriyetin Doğuşu, kurtuluşun ve kuruluşun tarihini bir araya getiriyor.
Tarihi bizlere yeniden sevdiren İlber Ortaylı hocamızdan, cumhuriyetimizin 100. yılına unutulmaz bir armağan…
Eski Türk Tarihi
Memleket Yazıları 1 – Hep İstanbul
Memleket Hikâyeleri’nin unutulmaz yazarı Refik Halid Karay’ın 1938-1965 yılları arasında Tan, Akşam, Yeni İstanbul, Zafer gibi dönemin en çok ses getiren gazete ve dergilerinde yayımlanan eserleri Memleket Yazıları dizisinde yeniden hayat buluyor. Karay’ın muharrir kimliğinin ayrılmaz bir parçasını oluşturan gazeteci ve fıkracı yanı böylelikle 18 kitaplık bir diziyle okurlarına ulaşıyor. Memleket Yazıları 1938-1965 ile Türkiye tarihinin en hareketli döneminde memleketin geçirdiği siyasi, kültürel, kentsel dönüşümler konusunda Refik Halid’in neler düşündüğü, Osmanlı geçmişini nasıl değerlendirdiği ve hatırladığı, tek parti iktidarı sırasında ve demokrasinin tesis edilmeye çalışıldığı yıllarda memleket gündemine nasıl baktığı daha iyi anlaşılacaktır.
Türk Milli Kültürü
Yazarın kültürümüzle alakalı olarak erken bir dönemde yazdığı ve kendisinden sonra yapılan çalışmalara yol gösteren eseridir."Her millet maddî imkânları ve manevî değerleri ile bir kültür bütünüdür. Bir millet yaşamakta ise, onun bir kültürü olacaktır. Biz de takriben 4000 yıllık tarihe sahip Türk milletinin kültürünü araştırdık. Asya bozkırlarında gerçekleştirilen bu kültürü çeşitli cepheleri ile belirtmeğe çalıştık. Kültür unsurlarının da zamanın ve çevrenin şartlarına uygun bazı değişiklikler gösterdiği, fakat ana vasıflarını daima koruduğu gerçeğinden hareket ederek yaptığımız iş, bütün yönleri ile Türk milletince ortaya konup geliştirilmiş kültürün çatısını kurmak ve onun yüzyıllarca karakterini muhafaza eden özelliklerini tespit etmek gayretinden ibarettir.