Hüzün Hastalığı
₺275,00 Orijinal fiyat: ₺275,00.₺221,37Şu andaki fiyat: ₺221,37.
Herkesin kesintisiz mutlu olmaya ya da mutluymuş gibi görünmeye şartlandığı bir çağdayız. Keyifsizlik anlarının dahi “minör depresyon” adını aldığı zamanlar. Herkesin “en mutlu, en güzel, en şanslı, en başarılı ve her koşulda pozitif” olmasını öğütleyen Batı menşeli psikoloji anlayışının karşısında, hüznün doya doya yaşanması bile pek mümkün değil artık.
Kemal Sayar, böyle mutluluk tariflerinin peşinden koşmaya gerek olmadığını, hiçbir şeye kıymet vermeden sadece kendini değerli bilerek yaşanmayacağını anlatıyor. Çünkü hüzün bize dünyanın faniliğini, şeylerin gelip geçiciliğini öğreten görkemli bir misafirdir.
“Hüzün bizi en çıplak varoluşumuzla karşılaştırır, bizi sahte bir dünyada sahici kılar.”
| Yayınevi |
Kapı Yayınları |
|---|---|
| Yazar |
Kemal Sayar |
| Baskı Yılı |
2017 |
1 adet stokta
Kapı Yayınları – Hüzün Hastalığı
/n
Herkesin kesintisiz mutlu olmaya ya da mutluymuş gibi görünmeye şartlandığı bir çağdayız. Keyifsizlik anlarının dahi “minör depresyon” adını aldığı zamanlar. Herkesin “en mutlu, en güzel, en şanslı, en başarılı ve her koşulda pozitif” olmasını öğütleyen Batı menşeli psikoloji anlayışının karşısında, hüznün doya doya yaşanması bile pek mümkün değil artık.
Kemal Sayar, böyle mutluluk tariflerinin peşinden koşmaya gerek olmadığını, hiçbir şeye kıymet vermeden sadece kendini değerli bilerek yaşanmayacağını anlatıyor. Çünkü hüzün bize dünyanın faniliğini, şeylerin gelip geçiciliğini öğreten görkemli bir misafirdir.
“Hüzün bizi en çıplak varoluşumuzla karşılaştırır, bizi sahte bir dünyada sahici kılar.”
İlgili ürünler
Bedenler. Sınırlar Ve Mahremiyet Hakkında Çocuğumla Nasıl Konuşurum?
“Özel bölgeler neresi? Niye özel onlar?”
“Benim neden pipim var da onun yok?”
Çocukların soru sormaya başladığı dönem, ebeveynler başta olmak üzere tüm bakım verenler için zorlu bir başlangıç dönemi olabiliyor. Zira ufaklıkların sorduğu basit ama cevaplaması zor sorular, beraberinde “Ne zaman konuşmaya başlayalım?”, “Ya çocuğumun yaşına uygun olmayan bir kelime kullanırsam?”, “Çocuğumun sorduğu soruya ya cevap veremezsem?” gibi başka soruları da beraberinde getiriyor.
Neyse ki kitaplar ve uzmanlar var!
Söz konusu cinsellik eğitimi olduğunda kitaplardan destek almanın işleri ne kadar kolaylaştırdığını iyi bilen bir uzmanın kitabını elinizde tutuyorsunuz: Uluslararası ödüllü kapsamlı cinsellik eğitmeni Rayka Kumru, çocuklarla bedenler, sınırlar ve mahremiyet hakkında doğru şekilde konuşabilmeniz için size yol gösterirken, onların sorabilecekleri soruları nasıl cevaplayacağınıza, gözlemlediğiniz bazı davranışlara nasıl sağlıklı tepkiler verebileceğinize ve en geniş anlamda çocuklarla cinsellik hakkında nasıl konuşabileceğinize dair pratik öneriler sunuyor.
Çocuklara yönelik Ben: Çocuklar İçin Vücudunu Tanıma, Sınırlar ve Onay kitabıyla tamamlanan Çocuğumla Nasıl Konuşurum? serisi, ebeveynler, bakım verenler ve çocuklarla çalışan tüm uzmanlar için gerçek bir elkitabı niteliğinde…
Bilişsel Davranışçı Terapi Temel İlkeler Ve Uygulama
Bilişsel Terapi, yalnızca başvuranların güncel sorunlarını çözmez, aynı zamanda bütün yaşamları boyunca sorunlarını çözebilecekleri özel birtakım beceriler de öğretir. Unutmayın ki; “Olayları olduğu gibi değil, olduğumuz gibi görürüz”.
“Bilişsel terapi alanında yazılan bu kitapta hem BDT’nin tanıtılması, hem de BDT’nin uygulanabilir alanlarının akıcı ve anlaşılır bir dille aktarılmış olması Türkiye’deki bilişsel terapi alanı adına bir kazanç niteliğindedir. Bunun yanında tüm ruh sağlığı alanında çalışanlara ve hastalara yol gösterici niteliğinde olan bu kitabı bizlere kazandıran Dr. Hakan Türkçapar’a teşekkürlerimi sunarım.”
-Dr. Emel Stroup (ABPP, ACT)
“Prof. Hakan Türkçapar’ın Bilişsel Davranışçı Terapi: Temel İlkeler ve Uygulama isimli kitabının yeni baskısı, bilişsel terapi modeli için harika bir başlangıç ve genel değerlendirme. Bu müthiş eser, klinisyenlere, bilişsel model veya psikopatoloji hakkında, hastaların nasıl değerlendirilmesi gerektiği, ilk seansta nasıl etkili çalışılacağı, olgu kavramlaştırması ve sorunlu düşünüş-davranış biçimlerini tanılama hakkında güncel bir bakış açısı sağlıyor. Elinizdeki kitap, bilişsel modeli bilinçli ve sofistike bir bağlamda kullanmak isteyen klinisyenler için çok önemli bir kaynak. Klinisyenlere şiddetle tavsiye ederim.”
-Prof. Dr. Robert L. Leahy
American Bilişsel Terapi Enstitüsü Direktörü
Bilişsel Davranışçı Terapiler Derneği Eski Başkanı
Uluslararası Bilişsel Psikoterapi Derneği Eski Başkanı
Bilişsel Terapi Akademisi Eski Başkanı
“Hakan Türkçapar, bilişsel terapinin teori ve pratiğiyle ilgilenen Türkçe konuşan klinisyenler için değerli bir kitap yazmış. Hakan, Türkiye’deki psikiyatri kurumlarında bilişsel davranışçı terapi eğitimi, süpervizyonu ve yaygınlaştırılması konularında oldukça yoğun çalışmalar yapan deneyimli bir BDT klinisyeni. Onunla çalışmaktan her zaman büyük keyif aldım; bu kitabı da bilişsel terapinin temel prensipleri ve uygulamalarını öğrenmek isteyen Türkçe konuşan tüm akıl sağlığı çalışanlarına tavsiye ederim.
-Prof. Dr. Judith S. Beck
Beck Bilişsel Davranışçı Terapi Enstitüsü Başkanı
“Kuramlar, fotoğraf çeken bir kameraya benzer; kameranın objektifi resmi çekerken belli bir noktaya odaklanır, diğerlerini göz ardı eder, etmek zorundadır. Kameranın açısı ne kadar genişse o kadar daha fazla öğe kapsanır. İnsan psikolojisiyle ilgili çeşitli kuramlar da böyledir. Bilişsel davranışçı terapinin bu noktadaki farkı ya da ayrıcalığı; psikoloji alanındaki çeşitli kuramlar içinde, bilimsel yöntemi psikolojiye uygulama iddiasını kendine kalkış noktası olarak benimsemesi ve bu sayede diğer kuramlardan farklılaşmasıdır. Bilişsel davranışçı kuramın bilimsel önerme ve verilere (gözlem, hipotez-hipotezin test edilmesi) dayalı olarak oluşturulması ve onu temel alması, diğer bilimsel kuramları içinde kapsayarak dışlayıcı olmaması ve psikolojideki en insana özgü yanı, yani bilişleri merkeze oturtması ve değişimde merkezi dayanak noktası yapmasında yatar. Birazdan sayfalar arasında ilerledikçe, yukarıdaki ölçütler açısından kuramları değerlendirdikçe, neden bu kitapta bilişsel davranışçı terapinin konu alındığı daha iyi ortaya çıkacaktır.”
“Bilişsel davranışçı terapinin uygulama alanında diğer psikoterapilerden farklılaşan yönü yapılandırılmış bir tedavi olmasıdır. Bunun iki anlamı vardır: Birincisi bilişsel davranışçı terapi süreci, seanslar arasında yapılandırılmıştır. Terapi sürecinin genel yapısı değerlendirme, ilk psikoterapi görüşmesi, terapi süreci ve yinelemeyi önleme ve güçlendirme görüşmeleri sırasını izler. Yani süreç değerlendirme ve tedavi amaçlarının belirlenmesiyle başlar, psikoeğitim seansları ve bilişsel davranışsal müdahalelerin uygulandığı rahatsızlığa özgü tedavi protokolüyle devam eder ve sonlandırma seanslarıyla biter. Süreç bittikten sonra da gerek duyulursa güçlendirme seansları yapılır. İkinci anlamı ise her seansın kendi içinde de benzer bir yapının olmasıdır. Seanslar da aynen terapi süreci gibi kısa bir değerlendirme, amaç/gündem belirleme ile başlar. Bilişsel davranışçı müdahalelerle süre. Özet ve geribildirimle biter.”
Çalınan Dikkat – Neden Odaklanamıyoruz?
Gazeteci-yazar Johann Hari, son yıllarda bir şeylere odaklanmakta ne kadar zorlandığını fark ettiğinde suçu önce kendisinde aramış. Ama sonra aslında çoğu insanın aynı sorundan muzdarip olduğunu görmüş. Böylece meseleyi araştırmaya, uzmanlarla görüşmeye başladığında çok daha derin ve kapsamlı nedenlerin söz konusu olduğunu keşfetmiş. Çalınan Dikkat’te Hari bu nedenleri detaylarıyla ele almanın yanı sıra, dikkatimizi geri kazanmanın yollarına kafa yoruyor.
Bireysel çabaların, yani sırf kendi hayatlarımızda birtakım değişiklikler yaparak sorunu çözmeye çalışmanın ancak bir yere kadar etkili olabileceğini vurgulayan Hari, “dikkatimizi bizden çalan kuvvetlerle kolektif olarak yüzleşip onları değişime zorlamamız gerektiğini” belirtiyor. Bunun ise acil bir mesele olduğunu, çünkü dikkati dağılmış bir toplumun, önündeki en önemli sorunlara bile odaklanamayacağını ve çözüm üretemeyeceğini söylüyor.
“Böyle az uyuyup çok çalışan, üç dakikada bir faaliyet değiştiren, zaaflarımızı öğrenip manipüle etmek için tasarlanmış sosyal medya siteleri tarafından takip edilip gözlemlenen, stres fazlalığından aşırı tetikte yaşayan, enerjinin sıçrayıp çakılmasına yol açan bir şekilde beslenen, her gün beyne zarar veren toksinlerle dolu bir kimyasal çorbası soluyan bir toplum olmaya devam ettiğimiz takdirde – ciddi dikkat sorunları yaşayan bir toplum olmaya da devam edeceğiz, evet. Ama bunun bir alternatifi var. Örgütlenip karşı koymak – dikkatimizi ateşe veren kuvvetlerle mücadele edip yerlerine iyileşmemize yardımcı olacak kuvvetler geçirmek.”
Fark Et Düşün Hisset Yaşa Kendi Kendine Psikoterapi
- Yaşamımızı anlamlı kılan şey nedir?
- Neden istek ve ideallerimize uygun bir yaşam süremiyoruz?
- Yaşam olaylarını çözümlerken nerede hata yapıyoruz?
- Duygularımız aslında nelere işaret eder?
- Üzüntü ve depresyonla nasıl başa çıkabiliriz?
- Panik bozukluğu, agorafobi, sosyal kaygı ve yaygın kaygı bozukluğu neden ortaya çıkar?
- Düşünce ve davranışlarımızı sağlıklı kılmanın yolu nedir?
- Yaşamımızı zorlaştıran temel bilişsel özellikler nelerdir?
- Beynimizin gelişimiyle ruhsal rahatsızlıklarımız arasında nasıl bir bağlantı var?
- Neleri değiştirebiliriz, neleri değiştiremeyiz?
- Duygu ve düşüncelerimizi nasıl takip etmeliyiz?
- İyi iletişimin özellikleri nelerdir ve iyi yaşama katkısı nedir?
- Bilişsel Davranışçı Terapi sorunlarımızı çözmemize nasıl yardımcı olur?
Türkiye’nin önde gelen bilişsel davranışçı terapistlerinden Prof. Dr. Hakan Türkçapar’ın tecrübeleri ve akademik birikimini bir araya getirerek kaleme aldığı Fark Et, Düşün, Hisset, Yaşa bu alanda Türkçe yazılan ilk bilimsel temelli “kendi kendine yardım” kitabı niteliğini taşıyor. Klinik rahatsızlık düzeyinde olmayan kimi sorunları kişinin kendi kendine aşmasına yardımcı olmayı hedefleyen bu çalışma, insan psikolojisine dair kimi bilgileri yaşamdaki karşılıklarıyla birlikte anlaşılır ve akıcı bir şekilde aktarıyor. “İyi yaşam”ın ancak bireyin istek ve ideallerine uygun şekilde hareket etmesiyle mümkün olabileceğine dikkat çekerken, duygu ve düşüncelerimizin asıl anlamlarını araştırarak yaşamımızda karşılaştığımız ruhsal problemleri aşmamıza yardımcı olacak bir yol haritası çıkarıyor. Türkçapar’ın Kendi Kendine Psikoterapi Rehberi istemediklerinize odaklanıp vakit kaybetmek yerine isteklerinize odaklanarak yaşamınızı anlamlı hale getirmenize kapı aralıyor.
“Prof. Dr. Hakan Türkçapar bizlere iyi yaşamın sırlarını bilimsel bilgilere dayalı bir şekilde sunuyor. Fark Et, Düşün, Hisset, Yaşa kişilerin yaşamlarında karşılaştıkları zorlukları Bilişsel Davranışçı Terapi ilkeleriyle kendi kendilerine çözümlemeleri için yol gösterici nitelikte… Hem akıcı diliyle hem sunduğu değerli bilgilerle daha olumlu ve anlamlı bir yaşam sürmelerine katkı sağlayacaktır. Kendisine bizlere kazandırdığı bu değerli kitap için teşekkürlerimi sunuyorum.”
-Dr. Emel D. Stroup
Dr. Türkçapar, Bilişsel Davranışçı Terapi alanında yalnızca ülkemizin değil, dünyanın önde gelenlerinden. Farklı psikoterapi ekollerinde olsak da bu son kitabında birtakım tanım farklılıklar dışında itiraz ettiğim hiçbir nokta yok.”
-Dr. Erol Göka
“Hakan Türkçapar, bize gidişatını belirleyen düşünce/duygu/davranış üçgeninin her aşamasında kendimize yöneltmemiz gereken soruları nasıl soracağımızı öğretiyor. Bu soruları kendimize sormak ve yanıtlarını verme cesareti göstermekse bize kalıyor. Bir psikoterapist ancak bu kadarını yapabilir. Danışanlarıma/hastalarıma tavsiye edebileceğim bu kitabı kaleme aldığı için Hakan Türkçapar'a teşekkürler…”
-Dr. Alper Hasanoğlu
“Ülkemizde bilişsel davranışçı terapi ekolünün önde gelen isimlerinden olan Türkçapar, otuz yıla yaklaşan mesleki bilgi ve deneyimlerini bir bilgelik süzgecinden geçirip damıtıyor ve bir hayat kılavuzu haline getiriyor. Prof. Dr. Türkçapar’ın bu harikulade eserini daha iyi ve anlamlı bir hayatı arzulayan herkese gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.”
-Prof. Dr. Kemal Sayar
Günahın Üç Rengi
Hüzün, insana has bir duygudur ve bizim ülkenin insanları hep biraz hüzünlüdür. Gülene değil, ağlayana, üzülene daha yakın hissederiz kendimizi, çünkü bizim de geçmişimizde neşeden çok hüzün vardır.
Hikâyenin de hüzünlü olanı daha tanıdık gelir bize, sanki içinde bizden bir şeyler vardır...
Mazoşizmin acısıyla kavrulan bir delikanlı... Kenar mahallelerde kasketli erkeklerin izini süren bir holding patronu… Üç kuşak kadını fahişeliğe zorlayan acılı bir ailenin dramı...
Gülseren Budayıcıoğlu, hayatın görünmeyen yüzüyle tanıştırıyor bizi... Okurken duygulandıran, her karakteri içimizde hissettiren, oralarda bir yerde bizi kendimizle karşılaştıran üç gerçek hayat hikâyesi...
Kaygılı Çocuğa Ebeveynlik Etmek
Çocuğunuz yatağında tek başına uyumuyor, geceleri yanınıza mı geliyor?
Evcil hayvanlarla ilgili korkuları mı var?
Sizden ayrılırken ağlıyor mu?
Okula gideceği zaman başı ya da karnı ağrıyor mu?
Tanımadığı insanlarla konuşmaya utanıyor mu?
Başarısız olacağı korkusuyla yeni durumlardan kaçınıyor mu?
Her yaştan çocuğun zaman zaman korku ve endişe yaşaması normal olsa da eğer kaygı çocuğun günlük yaşamını etkiliyorsa ona yardım etmek için bir şeyler yapmanızın zamanı gelmiş demektir. Kaygılı Çocuklara Ebeveynlik Etmek, çocuğunuz için değil sizin için yazılmıştır. Anne baba olarak ona terapi yapmanız gerekmiyor, bu gerçekçi de değil, ama bazı ebeveynlik teknikleriyle çocuğunuzun kaygısını yenmesine yardımcı olacak uygulanabilir adımlar atabilirsiniz.
Uzun yıllardır çocuk ve ergenlerde kaygı konusunda uzmanlaşan Regine Galanti, klinik olarak kanıtlanmış Bilişsel Davranışçı Terapi tekniklerini kullanarak ebeveynlere, çocuklarının dayanıklı, bağımsız ve sağlıklı yetişkinlere dönüşmelerine yardımcı olma konusunda rehberlik ediyor. Kaygılı Çocuklara Ebeveynlik Etmek, hepimiz için kaygı ve korkularının arttığı bir dünyada sahip olunması gereken ebeveynlik araçlarını bir arada sunan güçlü bir alet çantası.
"Özellikle gençlerde kaygı salgın düzeyinde artarken, bu kılavuz çocuklarına engel olmak yerine onlara yardımcı olmanın yolunu arayan ebeveynlere fayda sağlayacak." ― Library Journal
“Bu pratik ve erişilebilir kitap, çocuklarının bağımsızlaşmasına yardımcı olmaya çalışan ebeveynlerin çok hoşuna gidecek." - Booklist
"Bu kitap ebeveynler için inanılmaz bir hediye. Regine Galanti, neler yaşadığınızı ve çocuklarınıza nasıl yardımcı olabileceğini bilen biri olarak yazıyor. Kaygılı bir çocuğu olan her ebeveyn okumalı." ― Dr. Seth Gillihan, The CBT Flip Chart for Kids kitabının yazarı
"İyi yazılmış ve gerçekçi bir nasıl yapılır kılavuzu. Her yaş grubu için farklı kaygıları tanımlaması özellikle faydalı. Sunduğu somut BDT stratejileri, özellikle ebeveynlere çocuklarının kaygılarını beslememe konusunda verdiği öneri çok önemli. ― Dr. Thomas W. Phelan, 1-2-3 Magic ve The Best Moms Don't Do it All kitaplarının çok satan yazarı
Kendi Işığına Yürü
Günlerde yaşıyoruz, günleri mesken tutuyoruz,
kimi acılı kimi sevinçli günlerde.
“Çok büyük, varoluşsal bir yıkım yaşayan insanlar, karanlığın ortasında umut ışığını bulmalarına yardımcı olacak, onlara uzanacak bir el arar. Zifiri karanlıkta ruha yön gösterecek bir ışık çakımı. Çöl sıcağında bir serinlik. Varoluşsal bir sarsıntı ruhun üstünü örttüğünde, bir kum fırtınasında nasıl göz gözü görmüyorsa işte hayatın yolları da öyle görünmez olur; bu hengâmenin ortasında kalan insanlar bir yön, bir ışık bulmakta zorlanırlar.
Hayatın o en zor geçitlerinde, karanlığı delen bir ışık mutlaka vardır. Onunla yolumuzu bulur, onunla yaşamaya devam ederiz. Senin içinde yanan kandili kimse söndüremez. Etrafı zifiri karanlık kapladığında sakın korkma. Kendi ışığına yürü.”
Zor günlerin içinden selametle çıkabilmek için kendi ışığımızı işaret ediyor Kemal Sayar. Ümitle tekrar parlatılacak bir ışık. Bir başına değil ama birlikte; yürek hizasında bir mücadele.
Varoluş Ve Psikiyatri
Engin Geçtan, 1975-1990 yılları arasında uzmanlık alanı olan psikiyatride meslek dışı okurlar tarafından da ilgiyle karşılanan dört kitap yazdı. Varoluş ve Psikiyatri, bugün birer klasik haline gelmiş bu dörtlünün sonuncusu. Aynı zamanda yazarın salt akademik ilgiden hareketle başladığı yazma çalışmalarının odağına giderek insanı ve insanlık hallerini yerleştirdiğini de gösteriyor bu kitap.
Geçtan'ın şimdi kırk yılı aşmış meslek yaşamı boyunca geçirdiği düşünsel dönüşümleri de içerdiğinden, bir anlamda deneyimsel-düşünsel bir otobiyografi de sayılabilir Varoluş ve Psikiyatri.
Kitabın birinci bölümünde, çalışma alanı ve bu alana kişisel yaklaşım tanıtılırken, diğer yandan da bir "süreç" olarak insan anlatılıyor; ama süregiden bir kültür içinde yaşayan bir insan bu. "Anlamsızlık", "Narsisizim", "Yaşam ve Ölüm" başlıklı yazılardan oluşan ikinci bölümde ise, yazarın klinik çalışmalarında birçok insanla paylaştığı bir dizi temel varoluş sorusu ele alınıyor.

Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.