Mihmandar (Bir Eyüp Sultan Romanı)
₺475,00 Orijinal fiyat: ₺475,00.₺382,37Şu andaki fiyat: ₺382,37.
“Peygamber’in mihmandârı! Bir arzun varsa yapayım. Bir vasiyetin varsa yerine getireyim!”
“Ey Emîr! Sakın Allah’ın dinini bozma, müminler arasına fitne girmesine müsaade etme. Askere adalet ile muamele eyle ve düşman karşısında can kaygusu çekme. Bana gelince, senden ve senin ait olduğun şu dünyadan hiçbir şey istemediğimi bil ve herkese böylece ilan et. Şurada can oynatan cengâverlerden son arzum odur ki Azrail (a.s) bize uğradıktan sonra na’şımı Konstantiniyye surlarına yakın götürsünler. O gün savaş hattı nerede oluşursa, bedenimi o noktaya kadar taşısınlar ve orada, savaşan mücahitlerin arasında beni defneylesinler. Ta ki atlarımızın ayakları bedenimi çiğnemiş olsun, Bizans dokunamasın. Ayrıca, eğer yapabiliyorlarsa, cenazemi kendi atımın arkasında bir sedyeye bağlayıp taşısınlar. Tıpkı Kutlu Nebi’yi getiren Kusvâ’nın Medine’de bizim hanemizi bulduğu gibi o da benim için nereye gideceğini ve nerede duracağını bulacaktır.”
Çölde gönüllere düşen tutku oldu, dünyaya yayıldı. Eyüp Sultan, o ateşin hem mihmandârı hem de kahramanıydı. O Kahraman, Mekke, Medine ve Şam’dan geçti ve İstanbul önlerinde durdu.
İstanbul’un fetih müjdesini nesillerin ve zamanın ruhuna işledi. İskender Pala, bu gönül kuşatmasını dile döktü. Rum ateşi ile aşk ateşini karşı karşıya getirdi. Kosntantiniyye’yi İstanbul’a dönüştüren müjdenin haritalarını çizdi. İnanç ve tarih, bir aşk ve iman insanının öyküsünde bugünün ışığı oldu.
Mihmandar!
| Yayınevi |
Kapı Yayınları |
|---|---|
| Yazar |
İskender Pala |
| Baskı Yılı |
2014 |
3 adet stokta
Kapı Yayınları – Mihmandar (Bir Eyüp Sultan Romanı)
/n
“Peygamber’in mihmandârı! Bir arzun varsa yapayım. Bir vasiyetin varsa yerine getireyim!”
“Ey Emîr! Sakın Allah’ın dinini bozma, müminler arasına fitne girmesine müsaade etme. Askere adalet ile muamele eyle ve düşman karşısında can kaygusu çekme. Bana gelince, senden ve senin ait olduğun şu dünyadan hiçbir şey istemediğimi bil ve herkese böylece ilan et. Şurada can oynatan cengâverlerden son arzum odur ki Azrail (a.s) bize uğradıktan sonra na’şımı Konstantiniyye surlarına yakın götürsünler. O gün savaş hattı nerede oluşursa, bedenimi o noktaya kadar taşısınlar ve orada, savaşan mücahitlerin arasında beni defneylesinler. Ta ki atlarımızın ayakları bedenimi çiğnemiş olsun, Bizans dokunamasın. Ayrıca, eğer yapabiliyorlarsa, cenazemi kendi atımın arkasında bir sedyeye bağlayıp taşısınlar. Tıpkı Kutlu Nebi’yi getiren Kusvâ’nın Medine’de bizim hanemizi bulduğu gibi o da benim için nereye gideceğini ve nerede duracağını bulacaktır.”
Çölde gönüllere düşen tutku oldu, dünyaya yayıldı. Eyüp Sultan, o ateşin hem mihmandârı hem de kahramanıydı. O Kahraman, Mekke, Medine ve Şam’dan geçti ve İstanbul önlerinde durdu.
İstanbul’un fetih müjdesini nesillerin ve zamanın ruhuna işledi. İskender Pala, bu gönül kuşatmasını dile döktü. Rum ateşi ile aşk ateşini karşı karşıya getirdi. Kosntantiniyye’yi İstanbul’a dönüştüren müjdenin haritalarını çizdi. İnanç ve tarih, bir aşk ve iman insanının öyküsünde bugünün ışığı oldu.
Mihmandar!
İlgili ürünler
Barbaros – Denizlerin Hakimi
Barbaros Hayreddin Paşa…
Akdeniz’i bir Türk gölü haline getiren, düşmanlarının bile büyük saygı duyduğu denizcilik tarihinin belki de en büyük denizcisi.
Çocukluğundan itibaren cesareti ve iradesiyle hep en önde olan Barbaros, Türklerin denizlere hâkim olmadığı sürece fitnenin bitmeyeceğine inanıyordu...
Denizler ise acımasızdı, en yakınlarını, sevdiklerini kaybetti hırçın dalgalarda...
Akdeniz’in kalbinde zehirli hançer gibi saplı Rodos Şövalyeleri, Endülüs’e zulüm eden İspanyollar, Müslümanlara zarar veren korsanlar, Habsburglar, Papalık, Venedik, Ceneviz, Malta, Portekiz ve diğerleri... Türkleri denizlerden atmak için bütün gayretleriyle çabalıyorlardı.
Denizlerin hâkimi olmak bu Haçlı ittifakı karşısında zordu, fakat Barbaros da yalnız değildi. Leventleri, hocası Kemal Reis, Piri Reis gibi dostları ve Devleti Aliyye bütün imkânlarıyla Barbaros’un yanındaydı.
Eserleri altı dile çevrilen, Türkiye’nin en çok okunan tarihî romanlarının yazarı, okurları tarafından “Günümüzün Peyami Safa’sı” olarak anılan Okay Tiryakioğlu’nun kaleminden sürükleyici, heyecanlı ve derinlikli bir Barbaros romanı...
Heyet 4 Türklerin Kutsal Hikayesi
Tarihte adı geçen iki Türk peygamber kimdi, Oğuz Kağan neyi simgeliyordu, Kur’an’da bahsedilen Zülkarneyn’in (a.s.) Oğuz Kağan’la bağı neydi, Türklerin ilk kitabı Ulu Han Ata Bitiği’nde neler yazıyordu.
Hazırsanız sizi sıra dışı bir yolculuğa çıkarıyoruz. Yada taşının esrarından Altın Elbiseli Adam’ın gizemine, Alp Er Tunga’nın sır dolu hayatından Yecüc ile Mecüc’ün Oğuz Kağan’la ilişkisine, kuruluşun kutsal hikâyesinden Türklerin anlatılmamış serüvenine uzanan, kaynaklara ve bulgulara dayalı olağanüstü bir yolculuk.
Akıcı üslubu ve sıra dışı anlatımıyla beklenen kitap Heyet 4, bildiğiniz Türk Tarih tezlerini sarsacak.
Sorularınıza cevap buldukça çok daha fazla soruyla karşı karşıya kalacaksınız. Bunun için ilk sayfayı açmanız yeterli. Kitabın başından bir daha kalkamayacaksınız.
Kuruluş Osman Bey’in Rüyası – Şeyh Edebali
Mimar Sinan
Ruh Adam
«Ruh Adam», Türk edebiyatında pek alışılmamış çeşitte bir romandır. Müellifin tarihî romanlarını okumuş olanlar, tarihî bir roman gibi başlayan bu eserin öyle olmadığını görecek, sayfalar ilerledikçe kendilerini aşırı bir sembolizmin içinde bulacaklardır. Bir tarih çeşnisinin de yer aldığı roman, yaşamanın gayesini yalnızca askerlikte bulan bir subayın hayatıdır. Tabiatüstü olaylarla anlatılan bir hayat hikâyesinin, dikkatle bakıldığı zaman, gerçeklerin sembollerle çerçevelenmiş ifadesinden başka bir şey olmadığı görülecektir. «Ruh Adam», kendi nefsi ile mücadele eden bir insanın macerasıdır. Edebî-ruhî tahlilini yapanlar, eserin hakikaten bir roman mı, yoksa yaşanmış bir hayat mı olduğunu kestirmekte hayli tereddüde düşeceklerdir.
Yavuz
Zaman Yolcuları Çanakkale Savaşında
Alp’in annesinin ve babasının bir patlamada öldüğü sanılmaktadır. Zaman içerisinde bulduğu ipuçları Alp’i onların yaşadığına dair umutlandırır. Ancak onları bulmak sandığı kadar kolay değildir. Bunun için bir zaman makinesiyle geçmişe yolculuk yapması gerekmektedir! Sıra arkadaşı olan Alp ve Ahmet henüz arkadaşlıklarının başında sonu bilinmeyen ancak bir o kadar da heyecanlı bir maceraya atılır. Alp’in annesini ve babasını bulmak için Çanakkale Savaşı’nın en hararetli günlerine giderler. Orada Seyit Onbaşı’dan, Ezineli Yahya Çavuş’a; Yüzbaşı Hakkı Bey’den, Saka Hüseyin’e kadar birçok Çanakkale kahramanıyla tanışırlar ve Çanakkale ruhunu iliklerine kadar hissederler. Artık bu kahramanlar onların hayatına ışık tutacaktır. Peki, iki arkadaş Alp’in annesini ve babasını bulabilecekler mi?

Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.