

Aşkın Metafiziği – Yapı Kredi Yayınları
₺248,00 Orijinal fiyat: ₺248,00.₺78,00Şu andaki fiyat: ₺78,00.
Arthur Schopenhauer, Aşkın Metafiziği’nde sevgi ve aşkın oluşumunu, insan ilişkileri içindeki görünürlüğünü ve işlevlerini kendi özgün felsefesi içinde inceliyor. Aşkın Metafiziği’ne Schopenhauer’ın seçme metinleri ve kitabın çevirmeni Selahattin Hilav’ın Schopenhauer’ın felsefesine dair incelikli değerlendirmesi eşlik ediyor.
“…hayatın gürültü patırtısına göz atacak olursak, bütün insanların, yaşamanın gerekleri ve zavallılıkları ile uğraştıklarını, bütün güçleriyle bu yaşamanın bitmek tükenmek bilmeyen gereksinimlerini gidermeye ve çeşitli acılarını uzaklaştırmaya çalıştıklarını ve buna karşılık, bu acı çeken varlığı daha bir süre devam ettirmekten başka bir şeyi ummaya bile kalkışmadıklarını görürüz. Bununla birlikte, bu gürültü patırtının içinde âşıkların, istek dolu bakışlarla birbirlerini süzdüklerini de görürüz. Peki, bu bakışlar niçin gizli, ürkek ve kaçamaktır? Çünkü âşıklar, bütün bu yoksunluğu ve düşkünlüğü sürdürmek isteyen hainlerdir; onlar olmasa, yoksunluk ve düşkünlük sona erer. Âşıkların boşa çıkarmak istediği, tıpkı kendilerinden öncekilerin çıkardığı bu sona eriştir işte!”
Yayınevi |
Yapı Kredi Yayınları |
---|---|
Yazar |
Arthur Schopenhauer |
Sayfa Sayısı |
80 |
Kağıt Cinsi |
2. Hamur |
Baskı Yılı |
2021 |
Boyut |
"13 ,00" ,50 X 21 |
Cilt Tipi |
Karton Kapak |
1 adet stokta
Yapı Kredi Yayınları – Aşkın Metafiziği – Yapı Kredi Yayınları
/n
Arthur Schopenhauer, Aşkın Metafiziği’nde sevgi ve aşkın oluşumunu, insan ilişkileri içindeki görünürlüğünü ve işlevlerini kendi özgün felsefesi içinde inceliyor. Aşkın Metafiziği’ne Schopenhauer’ın seçme metinleri ve kitabın çevirmeni Selahattin Hilav’ın Schopenhauer’ın felsefesine dair incelikli değerlendirmesi eşlik ediyor.
“…hayatın gürültü patırtısına göz atacak olursak, bütün insanların, yaşamanın gerekleri ve zavallılıkları ile uğraştıklarını, bütün güçleriyle bu yaşamanın bitmek tükenmek bilmeyen gereksinimlerini gidermeye ve çeşitli acılarını uzaklaştırmaya çalıştıklarını ve buna karşılık, bu acı çeken varlığı daha bir süre devam ettirmekten başka bir şeyi ummaya bile kalkışmadıklarını görürüz. Bununla birlikte, bu gürültü patırtının içinde âşıkların, istek dolu bakışlarla birbirlerini süzdüklerini de görürüz. Peki, bu bakışlar niçin gizli, ürkek ve kaçamaktır? Çünkü âşıklar, bütün bu yoksunluğu ve düşkünlüğü sürdürmek isteyen hainlerdir; onlar olmasa, yoksunluk ve düşkünlük sona erer. Âşıkların boşa çıkarmak istediği, tıpkı kendilerinden öncekilerin çıkardığı bu sona eriştir işte!”
İlgili ürünler
Ahlak Mektupları
Seneca, mektuplarına Lucilius’unu selamlayarak başlamıştı: Seneca Lucilio suo salutem!
Fakat onun bu seslenişi sadece dostu Lucilius’ta değil, iki bin yıl boyunca birçok nesilde karşılık buldu. Öyle ki, Ahlak Mektupları, birçok büyük kitabın, hatta Avrupa düşüncesinin kaynakları arasında yer aldı: “Fransız Seneca” olarak da adlandırılan Montaigne’in en çok etkilendiği eser Ahlak Mektupları’ydı. Erasmus, Seneca’nın mektuplarını ve yazılarını gururla yayımladı.
Shakespeare, Marlowe, Bacon gibi birçok edebiyat devi Ahlak Mektupları’ndan beslendi. Aforoz edildiğinde tüm kitaplığını geride bırakmak zorunda kalan Spinoza’nın yanına aldığı Ahlak Mektupları, Marx’ın Latin ve Yunan düşüncesine açılan kapısı oldu. Yüzyıllar boyunca yaşam, ölüm, dostluk, sanat, erdem, felsefe, Tanrı, iyi ve kötü, yalnızlık, iktidar gibi insanı ilgilendiren her konuda bir “bilge”ye danışmak isteyen insanlar öncelikle Ahlak Mektupları’na başvurdu.
Seneca’nın ölümünden kısa bir süre önce kaleme aldığı ve bugün klasik edebiyatın başyapıtı sayılan Ahlak Mektupları’nı Türkân Uzel Latince aslından çevirdi.
“Ah, kimi insanlar için bir yerden değil, önce kendilerinden kaçabilmeleri ne büyük bir mutluluk olurdu! Onlar kendilerine yük olmuşlardır; endişe, telaş ve korku içindedirler. Denizleri aşmak, kentten kente dolanmak neye yarar? Seni hırpalayan kötülüklerden kaçınmak istiyorsan başka yerde değil, başka biri olmalısın.
Her gün, her saat değiştiriyor seni.
Ne var ki kimi şeylerde bu yağma daha kolay ortaya çıkıyor; sendekilerse gizlice olup bitiyor, açıkta olmuyor. Kimi şeyler sürülüp götürülüyor, bizler de fark edilmeden çalınıyoruz kendimizden. Bunlardan hiçbirini düşünmeyeceksin, yaralarına merhem sürmeyeceksin de, kimi şeyleri umut ederek, kimi şeylerden umut keserek kendine yeni kaygı nedenleri yaratacaksın, öyle mi? Aklın varsa ürettiğin duyguların birini ötekine kat. Umudun umutsuzlukla, umutsuzluğun umutla birlikte olsun.”
Böyle Söyledi Zerdüşt – Hasan Ali Yücel Klasikleri 156
Herkes İçin ve Hiç Kimse İçin Bir Kitap.
Friedrich Wilhelm Nietzsche (1844-1900): Geleneksel din, ahlak ve felsefe anlayışlarını kendine özgü yoğun ve çarpıcı bir dille eleştiren en etkili çağdaş felsefecilerdendir. Bonn Üniversitesi’nde teoloji okumaya başlayan Nietzsche daha sonra filolojiye yöneldi. Leipzig Üniversitesi’nde öğrenimini sürdürdü, henüz öğrenci iken Basel Üniversitesi filoloji profesörlüğüne aday gösterildi. 1869’da sınav ve tez koşulu aranmadan, yalnızca yazılarına dayanarak doktor unvanı verilen Nietzsche profesörlüğü sırasında klasik filoloji çalışmalarından uzaklaştı ve felsefeyle uğraşmaya başladı. Tragedyanın Doğuşu, Zamana Aykırı Bakışlar, İnsanca Pek İnsanca, Tan Kızıllığı, Şen Bilim, Böyle Söyledi Zerdüşt, İyinin ve Kötünün Ötesinde, Ahlakın Soykütüğü, Ecce Homo, Wagner Olayı, Dionysos Dithyrambosları, Putların Alacakaranlığı, Antichrist, Nietzsche Wagner’e Karşı başlıca büyük eserleri arasında yer almaktadır.
Deliliğe Övgü – Hasan Ali Yücel Klasikleri 278
Desiderius Erasmus (1469-1536): Yeni Ahit’in ilk editörü, ilahiyat edebiyatının önde gelenlerinden ve Kuzey Avrupa Rönesansı’nın en önemli hümanistlerinden olan Erasmus, filolojik yöntemleri kullanarak tarihsel-eleştirel geçmiş araştırmalarının temelini attı. Eğitim alanındaki yazıları klasiklere eski dini müfredat yerine hümanist bir bakış açısıyla yönelinmesine katkıda bulundu. Kilisenin gücünün kötüye kullanılmasını eleştirirken yükselen reform taleplerini teşvik etti. Bu tutumu hem Protestan Reformu’nda hem de Katolik Karşı Reformu’nda ses buldu.
Luther’in doktrinini ve papalığın sahip olduğunu iddia ettiği güçleri reddeden bağımsız duruşu nedeniyle her iki tarafın hedefi haline geldi. İngiltere’ye giderken tasarladığı ve Thomas More’un evinde yazdığı Deliliğe Övgü ile dönemin entelektüellerini eleştirdi, öğretmenler, papazlar, ilahiyatçılar, filozoflar, tüccarlar, avukatlar, hükümdarlar, azizler ve kendini zeki sayan herkesi alaycı bir dille yerdi.
Süzme Felsefe
Beyin bir donanımdır, herkeste vardır. Akıl bir yazılımdır, herkeste yoktur.
Cehalet gelirken bedava gelir, giderken her şeyi götürür.
Kitabı okurken elinizde kalem olsun. Kendi düşüncelerinizi yazmaktan çekinmeyin ve doğru düşüncelere vardığınızda dillendirin ki çoğalsın. İlk mum sönük olsa da karanlığı aydınlığa çevirir, bu sıfırı bir yapmak gibidir ve sıfırı bir yapmak biri yüz yapmaktan daha değerlidir. Diğer mumlar ise aydınlığı çoğaltır.
Önce düşünceler değişecek, sonra onlar diğer her şeyi değiştirecekler.
Tarih Ve Ütopya
Ciaron’a göre tarih, birtakım atlıların (ya da zırhlıların) halklarını çiğneyerek ilerlemesinden ibaret... Mutluluk fikrinin tarihte oynadığı rolu ele alan Cioran, ütopyaların çıkış zeminini ve gitgide insandan uzaklaşmalarını kendine has, müstehzi üslubuyla dile getiriyor. Geçmişte kalmış ya da gelecekte kurulacak bir altın çağ yerine öncesiz sonrasız şimdi’nin altını çiziyor Cioran.
Var Olma Eğilimi
Emil Cioran bu kitabı oluşturan on bir bölümde ölüm gerçekliğini inkar etmeden var olma eğilimi, “soluğu kesilmiş bir uygarlık” olarak Batı, sürgün, yazgı, roman ve başka konularda kendine özgü keskin gözlemlerini her zamanki şaşırtıcı üslubuyla bir araya getiriyor.
Hayat için öldürücü, özü itibarıyla tahrip edici olan bir bilgi vardır. Bu kitaptaki metinler işte bu bilgiden yola çıkıyor ama aynı zamanda ondan kopuyor; kendilerini bir dizi şaşkınlık ifadesi, bir kasılmanın anlatımı olarak sunuyorlar. “Olmak” ile “bilmek” arasında kalan yazar sonunda olmayı seçiyorsa, kendisine karşı, kendi kesinliklerine karşı düşünmeye idmanlı olduğu için seçiyor: Kasılmayı bu defa kendi içine, ta en derinine yerleştiriyor.
“İkide bir ‘mutlak’ı karşımıza diktiğinizde, kendinize çok derinmiş gibi, ulaşılmaz bir hava veriyorsunuz, sanki uzak bir dünyada, bir ışıkla size ait karanlıklarla uğraşıyor gibisiniz. Sizin dışınızda hiç kimsenin yaklaşamayacağı bir krallığın majestelerisiniz. Biz ölümlülere, orada yaptığınız büyük keşiflerden birkaç parça, araştırmalarınızdan kırıntılar gösterirsiniz. Ama bütün çabalarınız; okumalarınızın, bilgiç züppeliğinizin, kitabi hiçliğinizin ve ödünç tasalarınızın ürünü olan bu zavallı ‘mutlak’ sözcüğünü terk etmekle sonuçlanır.”
Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar – Hasan Ali Yücel Klasikleri 22
Arthur Schopenhauer (1788-1860): Felsefe tarihinin Batı kadar Doğu’ya da en açık, hayatın temel soru(n)ları hakkında en iyi ve en gerçekçi biçimde yazan filozoflarından biridir. Felsefe sistemini ortaya koyan ve başyapıtı sayılan İstenç ve Tasarım Olarak Dünya’yı (1818) yayımlandığında henüz otuz yaşında olan filozofun bu yapıtı koyu bir sessizlikle karşılanmış; değeriyse, 1851’de, altmış üç yaşındayken yayımladığı denemeler ve aforizmalar toplamı Parerga ve Paralipomena (Yan Ürünler ve Geri Kalanlar) ile anlaşılmaya başlanmıştır. Mustafa Tüzel (1959): İTÜ Elektrik Fakültesi'nde okudu. Bir süre İsviçre'de yaşadı, fabrikalarda çalıştı ve çıraklık eğitimi gördü. İÜ Basın Yayın Yüksek Okulu Radyo TV bölümünden mezun oldu. 1994 yılında Avrupa Çevirmenler Kollegyumu'nun (Straelen - Almanya) konuğu oldu. 20 yıldır sürdüğü çeviri uğraşında Thomas Bernhard, Friedrich Dürrenmatt, Martin Walser, Zafer Şenocak, Monika Maron gibi edebiyatçıların, Arthur Schopenhauer, Friedrich Nietzsche, Jürgen Habermas, Max Horkheimer, PeterSloterdijk, Christoph Türcke gibi düşünürlerin eserlerini Türkçe'ye kazandırdı.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.