Kısa 20. Yüzyıl Tarihi
₺530,00 Orijinal fiyat: ₺530,00.₺437,25Şu andaki fiyat: ₺437,25.
Dünya 20. yüzyılda neredeyse tüm yerküreyi kasıp kavuran iki büyük savaşa, “dünyayı sarsan” devrimlere, imparatorlukların çöküp sömürgelerin bağımsızlıklarını kazanmasına ve sonra da iki büyük sistemden birinin yıkılışına tanık oldu. İnsanoğlu 20. yüzyılda Ay’a gitti, uzayı keşfe çıktı, teknoloji ve iletişim devrimiyle dünyayı küçülttü, ama diğer yandan gezegenin tüketilmesi, çevre felaketi, açlık, yoksulluk daha önce görülmemiş boyutlara ulaştı.
Değerli tarihçi Prof. Dr. Sina Akşin, çelişkilerle dolu bu çağın siyasi tarihini, onu hazırlayan koşulları da ele alarak anlatırken esprili ve ince üslubuyla okuyucuyu da bir devrialeme çıkarıyor. Kısa 20. Yüzyıl Tarihi, Ortadoğu’dan Latin Amerika’ya, Rusya’dan Çin’e, Batı Avrupa’dan Balkanlar ve Doğu Avrupa’ya, Japonya’ya kadar çok geniş bir coğrafyadaki siyasi gelişmeleri özetlerken, Türkiye’yi de bu genel seyir içine yerleştiriyor ve ülkemizin geçen yüzyıldaki macerasına daha kapsamlı bir perspektiften bakma olanağı veriyor. 18 harita ve 100’den fazla fotoğrafla zenginleştirilen Kısa 20. Yüzyıl Tarihi, tarihi keyifle okuyup öğrenmek isteyenlerin vazgeçemeyeceği bir başvuru kaynağı olacak.
| Yayınevi |
İş Bankası Kültür Yayınları |
|---|---|
| Yazar |
Sina Akşin |
| Sayfa Sayısı |
575 |
| Kağıt Cinsi |
1. Hamur |
| Boyut |
"16 X 24" |
| Cilt Tipi |
Karton Kapak |
3 adet stokta
İş Bankası Kültür Yayınları – Kısa 20. Yüzyıl Tarihi
Dünya 20. yüzyılda neredeyse tüm yerküreyi kasıp kavuran iki büyük savaşa, “dünyayı sarsan” devrimlere, imparatorlukların çöküp sömürgelerin bağımsızlıklarını kazanmasına ve sonra da iki büyük sistemden birinin yıkılışına tanık oldu. İnsanoğlu 20. yüzyılda Ay’a gitti, uzayı keşfe çıktı, teknoloji ve iletişim devrimiyle dünyayı küçülttü, ama diğer yandan gezegenin tüketilmesi, çevre felaketi, açlık, yoksulluk daha önce görülmemiş boyutlara ulaştı.
Değerli tarihçi Prof. Dr. Sina Akşin, çelişkilerle dolu bu çağın siyasi tarihini, onu hazırlayan koşulları da ele alarak anlatırken esprili ve ince üslubuyla okuyucuyu da bir devrialeme çıkarıyor. Kısa 20. Yüzyıl Tarihi, Ortadoğu’dan Latin Amerika’ya, Rusya’dan Çin’e, Batı Avrupa’dan Balkanlar ve Doğu Avrupa’ya, Japonya’ya kadar çok geniş bir coğrafyadaki siyasi gelişmeleri özetlerken, Türkiye’yi de bu genel seyir içine yerleştiriyor ve ülkemizin geçen yüzyıldaki macerasına daha kapsamlı bir perspektiften bakma olanağı veriyor. 18 harita ve 100’den fazla fotoğrafla zenginleştirilen Kısa 20. Yüzyıl Tarihi, tarihi keyifle okuyup öğrenmek isteyenlerin vazgeçemeyeceği bir başvuru kaynağı olacak.
İlgili ürünler
Arapların Gözünden Haçlı Seferleri
9. yüzyılda Yunancadan Arapçaya çevrilen Salaman ve Absal öyküsü, başta İbn Sina’nın Hay bin Yakzan’ı olmak üzere, birçok İslam düşünürünün yapıtlarına kaynaklık etti. Genellikle alegorik öyküler ya da öykümsü anlatılar olan bu yapıtlardan Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de büyük bir okur kitlesine sahip olan Lübnan asıllı Fransız yazar Amin Maalouf’un büyük ses getiren kitabı “Arapların Gözünden Haçlı Seferleri” Yapı kredi yayınları tarafından yayımlandı. Maalouf’un 1983 tarihli bu yapıtı, 11. yüzyılın sonundan 13. yüzyılın başına kadar devam eden Haçlı Seferleri’ni egemen tarih anlayışının yerine “öteki”nin gözünden anlatıyor.
Büyük Dünya Tarihi
Homo Deus- Yarının Kısa Bir Tarihi
Hayvanlardan Tanrılara Sapiens kitabıyla insan türünün dünyaya nasıl egemen olduğunu anlatan Harari, Homo Deus'ta çarpıcı öngörüleriyle yarınımızı ele alıyor. İnsanlığın ölümsüzlük, mutluluk ve tanrısallık peşindeki yolculuğunu bilim, tarih ve felsefe ışığında incelediği bu çalışmasında, insanın bambaşka bir türe, Homo deus'a evrildiği bir gelecek kurguluyor.
Yola "önemsiz bir hayvan" olarak çıkan Homo sapiens, tanrılar katına ulaşmak uğruna kendi sonunu mu hazırlıyor?
Homo sapiens nasıl oldu da evrenin insan türünün etrafında döndüğünü iddia eden hümanist öğretiye inandı?
Bu öğreti gündelik yaşantımızı, sanatımızı ve en gizli tutkularımızı nasıl şekillendiriyor?
İnsanı inekler, tavuklar, şempanzeler ve bilgisayar programlarının tümünden ayıran yüksek zekası ve kudreti dışında herhangi bir alametifarikası var mı?
Tarih boyunca benzeri görülmemiş kazanımlar elde etmemize rağmen mutluluk seviyemizde neden kayda değer bir artış olmadı?
"Tüm bunları anlamak için tek yapmamız gereken geriye dönüp bakmak ve Homo sapiens'in aslında ne olduğunu, hümanizmin nasıl dünyaya hakim bir din hâline geldiğini ve hümanizm rüyasını gerçekleştirmeye çalışmanın aslında neden insanlığın kendi sonunu getireceğini incelemektir. İşte bu kitabın temel meselesi budur."
"Okurken hem eğlenecek hem de çok şaşıracaksınız. Her şeyin ötesinde, kendinizi daha önce hiç düşünmediğiniz şeyleri düşünürken bulacaksınız."
-Danıel Kahneman, Hızlı ve Yavaş Düşünme'nin yazarı-
"Homo Deus'u okuduğunuzda uzun ve zorlu bir yolculuğun ardından vardığınız bir uçurumun kenarında durduğunuzu hissedeceksiniz. Yolculuğun artık bir önemi kalmayacak, çünkü bir sonraki adımınızı engin bir boşluğa atacaksınız."
-David Runciman, The Guardian-
Kore: Güney’in Ve Kuzey’in Yeni Tarihi
“Bu kitap, iki Kore'nin İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra keskin bir şekilde ayrılan yollarında gösterdikleri olağanüstü ve 'esrarengiz' direncin ilginç tarihini anlamak isteyen herkesin mutlaka okuması gereken bir kitap. Bu kitap sadece Kore uzmanları ve analistlerine değil, Blackpink hayranlarından turistlere ve uluslararası ilişkiler öğrencilerine kadar yarımadayı daha iyi tanımak isteyen herkese hitap edecek.”
Jeongmin Kim, Korea Pro Yayın Yönetmeni ve NK News Başmuhabiri
Kore kültürü tüm dünyada o kadar hızlı yayıldı ki Kore’nin Uzakdoğu’nun bir parçası olduğu neredeyse unutuldu. Aradaki fiziksel mesafe yerli yerinde duruyor olsa da Korece şarkılara eşlik edip, dizi repliklerini ezbere bilecek kadar Kore kültürüne hâkim bir gençlik ortaya çıktı. Yakın bir zamana kadar Amerika’nın yön verdiği dünya kültür sahnesinde artık Asyalılar başrolde. Ancak bu gelişmelerin hepsi Kore’nin yalnızca bir tarafı sayesinde oldu: Güney Kore. Dünyaya pazarladığı bu göz alıcı kültür ve sanat hayatına ev sahipliği yapmanın yanı sıra, oturmuş demokrasisi ve güçlü ekonomisiyle de dikkat çekiyor ve böylece adını gelişmiş ülkeler listesine yazdırıyor. Sınır komşusu ve ezelî rakibi Kuzey Kore ise dünyanın en otoriter rejimlerinden biriyle yönetiliyor, pek çok ölçüte göre yoksul bir ülke ve daha çok iktidardaki Kim ailesiyle tanınıyor. Ancak her iki Kore de benzersiz bir ortak tarihi paylaşıyor.
Victor Cha ve Ramon Pacheco Pardo, modern Kore tarihini 19. yüzyılın sonlarından günümüze kadar getirirken, yıllar süren araştırma ve gözlemlerini çarpıcı anekdotlarla okurlara sunuyorlar. Odağına yalnızca Güney Kore’yi alan genel eğilimin aksine Kuzey Kore’yi derinlemesine analiz edip, Güney Kore’yle arasındaki uçurumun sebeplerini ortaya koyuyorlar. Bu kapsamlı eser, Güney ve Kuzey Kore’nin birleşme ihtimalini gerçekçi bir şekilde değerlendirip olası bütün senaryoları gözler önüne sererken, iki Kore hakkında söylenegelen bütün klişelerin ötesine geçiyor.
Sömürgecilik Tarihi
Sömürgecilik sorununa ve geçirmiş olduğu sürece eleştirel gözle bakmak, beş kıtanın son beş yüz yıllık tarihini gözden geçirmek, yalnız sömürenlerin değil sömürülenlerin de tarihini irdelemektedir. Daha düne kadar Batılı klasik tarihçiler için sömürü "ötekine" "uygarlık götürme" olarak gösterilmiştir. Oysa Avrupa kral ve kraliçelerinin yeni güç ve iktidar alanlarına ihtiyaçları vardı. Bilinmeyene yolculuk, efsanelerde ve masallarda işitilen, hep ağız sulandıran o görkemli hazineler, altın yollar, değerli madenler için başladı. Yeni yerlerin bulunması Batılı ülkelerin iştahlarını daha da kabarttı. Ve sermaye birikimi her geçen gün artan gücüyle, her sistemin dinamiğini oluşturan ve eş zamanlı olarak değerleri de yok eden yıkıcı bir süreci başlattı: Uygarlıkların talanı, kültürlerin yıkımı ve soykırımı... Geçmişten günümüze anlatılan uygarlık masallarına bugün artık kimse inanmıyor ve "avcı" tarafından yazılan tarihe eski kavramlarla bakmıyor. Amerika, Afrika, Asya yerlileri tüm bu tarihin nesneleri olarak kaldılar. Özne ise hep Batı‘ydı. "Yeni Dünya Düzeni" ve "Globelleşme"nin bir fetiş haline getirildiği, "tek kutuplu" duruma gelmiş bir dünyada geçmişi hatırlamak, bugünlere nasıl gelindiğini anlamak için elinizdeki kitap klasikleşmiş, "değişen dünya koşullarında" da güncelliğini koruyan önemli bir kaynaktır.
Sultanlar Ve İmparatorlar: Bir Bizanslının Gözünden Osmanlılar
"Dünyanın en mutlu ve en müreffeh şehrinin yağma edilmesi karşısında kim gözyaşı döküp yas tutmaz ki? Hangi kalp taştan yapılmıştır da bu musibetin acısını hissetmez?”
Doğu Roma İmparatorluğu, daha iyi bilinen ismiyle Bizans, bizim için hep "öteki"dir. Osmanlı'nın ezeli düşmanı, entrikaların diyarı, küffarın başkentidir Bizans. Günümüzde bile uzantılarını görebildiğimiz bu rekabetin hatta husumetin sebebi nedir? İstanbul gibi dünyanın gözbebeği bir şehri paylaşamamamızdan kaynaklıdır belki bu durum. Ne de olsa onlar şehrin eski sahipleridir, bizim "fetih" dediğimiz onlar için "işgal"dir. Ve iki kıtayı birbirine bağlayan bu eşsiz şehrin en ünlü yapısı, Ayasofya, artık kilise değil camidir. Bu bizim için kutlu bir olayken, diğer taraf için yıkımdır, işlenen günahlardan dolayı Tanrı'nın verdiği bir cezadır. Bu farklı bakış açıları gösteriyor ki madalyonun her zaman iki yüzü var. Tarihimizdeki zaferler bizleri gururlandırırken düşmanlarımız ne hissetti? Hakkımızda neler düşündü, neler söyledi? İşte elinizde tuttuğunuz kitap, bu sorulara tatmin edici cevaplar veriyor. Kimliği meçhul bir Bizanslının gözüyle Osmanlılara dışarıdan bakma imkânı sunan bu eser, Hüseyin Uçar’ın titiz çevirisiyle dilimize kazandırıldı.

Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.